AHLAK YOKSUNU, VİCDANSIZLAR!

Arka arkaya yaşanan Kahramanmaraş depremi, üstüne Hatay, devamında Malatya ve Bingöl şimdi de Adana…

Bingöl uyarısından sonra geçen hafta içi de Adana için olası bir deprem uyarısında bulunuldu.

Deprem faciası binlerce canın hayatını kaybetmesine yol açarken; nerdeyse bir şehrin haritadan silinmesine yol açtı diyebiliriz.

Acımız, kaybımız çok büyük…

Ancak yaşadığımız bu büyük acı yetmemiş gibi bir de piyasada türeyen fırsatçılarla mücadele etmek açıkçası çok acı.

Yardım tırlarının engellenmesi, yağmalanması. Yapılan yardımlar üzerinden siyasi yorumlarda bulunmalar, yapılan yardım çağrılarına dönüşler yaparak dalga geçmeler. Depremzedelerin mağduriyetlerini fırsata çevirip uçuk fiyatlar istemeler, hasarlı olan evine hasarsız raporu çıkarmaya çalışmalar ya da hasarlı raporu çıkacak diye korkup bildirmemek gibi daha neler neler…

İnsanların acılarından ve bulundukları zor şartlardan faydalanmak hangi dine, hangi insanlığa, hangi kitaba sığar!

Bunlar yetmemiş gibi en büyük tehlikelerden birini de atlamamak lazım. Hatay ve Kahramanmaraş’ta insanların zor durumda kalmaları nedeniyle yok parasına sattıkları arsaların yabancı tarafından satın alınması büyük tehlike!

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün Ocak 2012 verilerine göre; Hatay’da toplamda 1974 yabancıya 1320 parselde toplam 3 milyon 722 bin 824 metrekare toprak satışı yapılmış. Hatay’ın sahip olduğu yüzölçümü düşünüldüğünde (5 milyon 556 bin metrekare) neredeyse yarısının yabancılara satılmış olduğu görülüyor.

On yıl öncesi durum bu kadar vahimken; deprem sonrası yaşanan mağduriyetleri fırsat bilerek faydalanmaya çalışanları düşününce, şimdiki durumu düşünmek bile istemiyorum.

Peki, ama neden?

Milli Gazete’den Fatih Yedier’in haberine göre; Hatay’ın yarıdan fazlasının yabancılara satılması tesadüf değil. Bölgede sıcak gelişmeler devam etmesine rağmen toprak alımları devam ettiği belirtiliyor.

Eee hem Hristiyanların hem de Yahudilerin kutsal saydıkları çok sayıda yerleşim yerini içinde barındırması, dünyanın ilk mağara kilisesinin bulunması, özellikle de Hristiyanların en önemli ibadet mekânlarından St. Pierre Kilisesi’nin Hatay’da bulunması aslında aranılan cevabı bizlere veriyor.

Hatırlayalım; tarihler 2005’i gösterirken, Hatay’da 1. Hatay Medeniyetler Buluşması adı altında beş gün süren toplantı yapılmış ve toplantının açılış konuşmasını İstanbul Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos yapmıştı.

Hatay’da yaşayan farklı inançlara sahip grupların varlığını göz önüne alacak olursak, medeniyetlerin ve inançların birleştiği yer olarak kullanılmaya ne kadar müsait bir yapıda olduğu görülecektir. Günümüze dönecek olursak; yaşanılan deprem faciası sonrası terk edilen ya da mecbur sebeplerle satışı yapılacak olan arsaların istenmeyen kişilerin ya da fırsat kollayanların eline geçmesi kaçınılmaz.

İşin kötü ise farkında olup da engel olamamak, ne büyük çaresizlik!

Değinmek istediğim başka bir husus daha var. O da deprem sonrası hep müteahhitlerden ve yapılan çürük binalardan bahsedip duruldu. Ancak son 20 yılda 9 defa imar affı verenler, çürük yapılara rağmen projelere gerekli denetimler yapılmadan onay verenler, zemin analizi bile yapmadan dahası inşaatlara hatır gönül uğruna ruhsat verenler de en az müteahhitler kadar sorumludur.

Ülkemizde doktor sayısının 2,5 katı fazla olduğu anlaşılan ve herhangi bir eğitim alma mecburiyeti bile bulunmayan müteahhitlerin sayısı, 450 bin kişi. 18 yaşını doldurun her kişi, bulunduğu şehrin ticaret odasına kaydolarak 2 bin metrekare inşaat yapabilme hakkı kazanabiliyor.

İşte, insan hayatı işte bu kadar ucuz!

Yaşadığımız bu felaketlerin en büyük sorumlusu ahlak ve vicdanlarımızdır. Bu sebepledir ki ahlak ve vicdan sınavından ülke olarak bir kez daha sınıfta kalmış bir milletiz.

Kader deyip işi geçiştirenler, yeri gelince bilime sığınmakta hiç sakınca görmüyorlar ama becerip de vicdanlarına dönüp baksalar belki de her şey çok başka olacak.

Harput’ta mezarlıkta yatan ölülerimiz, aşağı ovada yapılan binalarda yaşayan bizlerden daha güvendeler. İşte burada aklı devreye koyup “neden” diye düşünmek lazım.

Bilimin yolunda; akıl, vicdan ve ahlak üçlüsüyle ilerlemek dileğiyle.

Hiç umudum olmasa da…

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
AHLAK YOKSUNU, VİCDANSIZLAR!

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin