İtalya’ da yoksul halkın vazgeçilmez yemeği olan mozzarella peyniri ve domatesten oluşan pizza…
Bir zamanlar yoksul halkın yemeği iken şimdi dünya çapında ün sahibi.
Latince kelime anlamı ‘ezmek’,’ öğütmek’ anlamına gelen pizzanın dünya çapındaki ününe kavuşması aslında çok değişik. 1889’lu yıllarda o zamanki Kraliçe Margherita yapılan pizzayı çok beğenince fakir halkın sofrasından eksik olmayan pizza böylece zenginin sofrasında da yer almaya başlamış.
Göçmenler kendi kültürlerini gittikleri yerlerde devam ettirirler. Haliyle Amerika’ya da göç eden İtalyanlar burada da gelenek ve alışkanlıklarına devam etmişler.
Yıllar içinde yapılan değişik tariflerle pizza, yaygın hale gelir. Tabi Amerika’ya gelen pizza oradaki kültürden de etkilenir ve çeşitlenir. Beğenilen bu tat, Amerikalı girişimcilerden kaçar mı hiç!
Elbette kaçmaz, pazarlanarak dünya mutfağına sunulur.
Sunulmuş sunulmasına da bizim kültürümüze nasıl gelmiş?
Pizzadan haberi olmayan bir millete bunu kabullendirmek ve hayatlarının parçası haline getirmek sanıldığı gibi hemen olmamış.
Zaten yapılan ilk girişimler, tam bir fiyasko!
Yapılan girişimin başarılı olabilmesi için ürün tanıtımının yapılması gerekiyor değil mi?
Konu çok basit…
Talep oluşturabilmek için öncelikle ihtiyaç yaratmak lazım değil mi ama…
Peki, yemek de nasıl talep yaratıp ihtiyaç duyulması sağlanacak ki?
Kişisel eşya olsa, vaat edeceği bir statü olsa ne bileyim en azından mutluluk vaat edebilse tamam da!
Yemek olunca daha da akıllı bir yola başvurulmuş.
Hem de ileriye dönük ve çocuklar üzerinde etki yaratarak,hem de devamlılığını sağlamaya yönelik…
Reklamlarda, yukarıda saydıklarım için mesaj verecek reklam örnekleri çok fazla, bununla birlikte sadece reklamla kalmayıp üstüne çekilen dizi, film, klip vs. görsel yapılarda da sürekli ürün tanıtım kullanılarak yapılan yapımlar söz konusu.
Gelelim konumuz pizza da nasıl gelişmiş. Başta başarısız olan girişim nasıl bir yol izlenerek, bu denli başarılı olmuş da üstüne hayatımızın parçası haline gelmiş?
Daha önceki pek çok yazımda bu konudan bahsetmiştim. İleriye dönük pazarlama stratejisi, ürün tanıtım planı olmak zorunda. Eğer ki uzun soluklu kar marjı isteniyorsa geniş pazar ağına da sahip olmak şart.
Pizza denince benim aklıma ilk ‘Ninja Kaplumbağalar’ gelir. Az mı izledik, oyun saatlerimizi, ders zamanlarımızı ayarladık.
İşte orada iştahlı iştahlı yenilen pizza ve o çizgi filmle büyüyen jenerasyon şuan pizzacı kitlesini oluşturuyor. Ülkemize 1991 ‘li yıllarda gelen ve bu çizgi film ile büyüyen kuşak bu alışkanlığı devam ettirmek için, akıllıca fikir. Hem çocuklar üzerinden talep, ihtiyaç yaratıldı hem de devamlılığı sağlanmış oldu.
Marlbora kullananlar ilk nasıl başladı dersiniz? Ya da büyük çoğunluğu…
Western bildiğimiz adıyla Vahşi Batı. Hahhh işte oradaki karizmatik kovboyun ağzından eksik etmediği sigarası. Adamdaki karizma o kadar etkileyiciydi denenmese, kullanılmasa olmazdı.
Bakın, yapılanların hiç biri masum değil. Düşüncelerimize etki ederek davranışlarımızda değişikliklere neden oluyorlar, değil mi?
İstediğim dibi düşün, istediğim gibi ye, istediğim gibi giyin, istediğim gibi…
Artık, rıza yöntemiyle ihtiyaç oluşturarak pazarlama yöntemi en etkili olan yöntem. Hem de kalıcı. Bir eşyayı kullan diye size dayatsalar, inanın ters teper, kuşku duyar ve kullanmazsınız. Ama bu şekil cezbeden yöntemlerle siz daha farkında bile olmadan kullanır, tiryakisi bile olursunuz.
Algı yöntemi ile bilinçaltı kayıt operasyonları düzenleyerek düşünce ve davranışlarda değişiklikler yaratmayı ve bunu uzun yıllara yönelik yapmayı planlayıp, yapıyorlar.
Peki, biz?
Bakın, bir çizgi film bile ilk izleyenlerden bu yana geçen 30 yılda kendini kabul ettirdi. Şuan bütün evlerde pizza yemeyen, adını bilmeyen yok.
Pizza sadece örnek. Pazarlama yöntemi, kültürünü bize kabul ettirebildiklerini ve kalıcılığını devam ettirdiklerini gösteren güzel bir örnek.
Adamlar kendi kültürlerini, alışkanlıklarını bize benimsetirken, biz kendi kültürümüzü dışarıda tanıtmak şöyle dursun, koruyamıyoruz bile.
İşte bu yüzden unutmayalım; izlediğimiz reklam, film, aile yapımızı yansıtmayan diziler vs. hepsinin hizmet ettiği bir amaç var. Ninja Kaplumbağalar’ ın yayınlanma amacını düşünün…
Sadece sevimli dört kaplumbağa değil! Değil mi?
