Son yüzyılda dünyada gelişen bilim ve teknolojiyle birlikte insanlık geçmiş dönemlerde yaşamadığı büyük acıları ve felaketleri de yaşamaya başladı. Önce ateşli silahların gelişmesi ve yaygınlaşması ve daha sonra geliştirilen etkili bombalar ve bunların uçaklardan atılmasıyla savaşların şekil değiştirmesi ve cephe gerisindeki siviller üzerinde kitle katliamlarının gerçekleştirilmesi bilim ve teknolojiyi bir canavar haline getirmiş oldu. Nitekim İkinci dünya savaşında kullanılan atom bombası bilim ve teknolojinin ne denli insanlık aleyhine kullanıldığının önemli bir delili oldu. Daha sonra nükleer silahların gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla insanlık iyiden iyiye savaş teknolojisinin tehdidi altına girmiş oldu. Şu ana kadar milyonlarca insanın ölümüne neden olan gelişmiş bombalar bir çoğunu da sakat bıraktı.
İnsanlığı tehdit eden savaş teknolojisi yanında bir de ”biyolojik silah” denilen çok önemli bir tehlike ortaya çıktı ki bu da bilim insanları tarafından insanlığı tehdit eden daha büyük bir tehlike olarak görülüyor. Canlıların genetik yapısını değiştirerek farklı türleri elde etmeye çalışan bir takım hain odaklar dünyada biyolojik dengeleri bozarak bunu bir tehdit ve silaha dönüştürmüş durumdalar. Son olarak ortaya çıkan Kovid-19 virüsünün de bu amaçla laboratuar ortamında üretildiğine dair birçok delil ortaya sürülmüş ve aksi isbat edilmemiştir. Aslında bunun bir deneme olduğu, ileriki yıllarda laboratuarlarda daha ölümcül virüslerin üretilerek tüm insanlara bulaştırılacağından söz edilmektedir. Geçmişte “komplo teorisi” diye ciddiye alınmayan birçok iddianın bugün gerçekleştiğine şahit olmaktayız. Küresel şeytani güçler insanlık için hazırladıkları birçok felaket ve tuzağın önce senaryolarını yazarak Hollywood’da filmini çekiyor, sonra da gerçek hayatta uygulamasına geçiyorlar. Terminatör ve Matrix gibi Hollywood yapımı filmler bunun en anlamlı örnekleridir. İnsan görünümlü robotların gelecekte ne gibi tehditler oluşturacağı bu filmlerde çok iyi işlenmiştir. Yapay zekâ alanında yaşanan gelişmeler robotların insanın yerini alacağı endişelerine neden olurken, “insan olanın sınırlarının aşılması manasını taşıyan” transhümanizm hareketi ile birlikte geleceğin; düşünen robotların değil, robot-insan karışımı olan “cyborg”larda olduğu düşünülüyor. İngiltere’nin ürettiği sanatçı robot Ai-Da sergi açmak için gittiği Mısır’da gözetim altına alınmış, casusluk yapmakla suçlanmıştır. Şimdi bu durum bize komik gelse bile ileride robotların casusluk ve suikastlarda kullanılmaya başlanmasıyla birlikte onların kullanımı ile ilgili gerekli yasaların çıkarılacağı muhakkaktır.
20.yüz yılın ikinci yarısından itibaren bilgisayarın ve 1990’lardan sonra da internetin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte bilgi paylaşımında önemli bir devrim yaşanmış oldu. Özellikle uzayda yer alan haberleşme aygıtları uyduların kullanılmasıyla birlikte küresel iletişim çağına geçilmiş oldu. Bütün bu icat ve teknolojik gelişmelerin en önemli sahipleri olan küresel emperyalist güçler bu teknolojiyi de yine kendi süfli emelleri doğrultusunda kullanmaktan imtina etmediler. Nihai hedefleri “dünya iktidarı” olan Siyonist şeytani güçler insanları etkilemek, yönlendirmek ve daha kolay sömürmek için çeşitli bilişim ağları kurdular. Şimdilerde adına “sosyal medya” denilen iletişim ağlarının neden oldukları olumsuz sonuçlar nedeniyle ileride farklı isimlerle anılacağından şüpheniz olmasın. Artık kabul ettiğimiz bir gerçek var ki sosyal medya denilen iletişim ağlarının bir örümcek gibi beynimize ve kalbimize ağlar örerek bizi etkisi altına aldığıdır. ABD ve Avrupa ülkelerinde sık sık yargı karşısına çıkan sosyal medya patronları özel kişisel bilgileri yayınlamaktan, başkalarına satmaktan veya kötüye kullanmaktan dolayı ceza alıyorlar. Özel hayatın hiçbir gizli yanının kalmadığı günümüzde sosyal medya kullanıcıları gönüllü olarak bu kuruluşlara bilgi taşımakta ve ajanlık yapmaktadırlar. “Bedava peynir sadece fare kapanında olur” diye son dönmelerde sıklıkla kullanılan Rus atasözü bedava hizmet veren sosyal medya ağlarının amaç ve niyetini ortaya koymaktadır. Dünyada sosyal medyayı kullanan milyarlarca insan, tüm iletişim araçları ücretli olduğu halde bu hizmetin niçin ücretsiz olduğunu hiç düşünmüş müdür dersiniz? Belki birkaç kişinin aklına gelse de çoğumuz bunu hiç düşünemedik. Whatsapp üzerinden yapılan uluslar arası görüntülü aramalar niye bedava diye hiç merak ettik mi? Sosyal medya internetin çektiği her yerde birbiriyle görüşmek isteyen, birbirine haber ve bilgi ulaştırmak isteyenler için ne kadar kolay ve ne kadar ucuz bir yöntem değil mi? Evet bu şekilde “biri bizi gözetliyor” projesi gerçekleşmiş oldu. Böylece “Gizli Dünya Devleti”’ nin doların üzerinde de yer alan “Tanrının gözü” artık dünyanın dört bir yanında olan biteni anlık olarak takip ederek bilgi depoluyor ve yeri geldiğinde bunu kendi amaç ve çıkarları için kullanıyor.
Sosyal medya artık tüm hayatımıza girerek bizi gütmeye başladı da diyebiliriz. Bu durum üzerine yasal düzenlemelerin yapılması bir zaruret haline geldiği için şu anda TBMM’nin gündeminde sosyal medya yasası görüşülmeye başlanmıştır. Üzerindeki tartışmaların alabildiğine devam ettiği yasa taslağı muhalefete göre bu iktidar tarafından muhalif basını susturmaya yönelik bir atak olarak kabul ediliyor. Ancak ne olursa olsun sosyal medyada işlenen suçlarla ilgili bir düzenleme ve yaptırım getirilmezse birçok insanımız bunların mağduru olarak zarar görmeye devam edecektir. Adına trol denilen sosyal medya tetikçilerinin hedefe koydukları insanların izzet, şeref, namus ve itibarlarıyla ilgili linç girişimlerine artık müsaade edilmemelidir. Yalan ve yanlış bilgilerle kamuoyunu zehirlemeye devam eden bu suçlular yargı önüne çıkartılarak gerekli cezayı mutlaka almalı ve yaptığına pişman edilmelidir. Sosyal medyaya bir çeki düzen verilmeli, kullanımı konusunda özellikle gençlere eğitim verilmelidir. Aslında doğru olan bizim kendi sosyal medya ağlarımızı kurarak küresel emperyalizmin gözünü üzerimizden uzaklaştırmamızdır. Bunu bir an önce yazılım mühendislerimizin gerçekleştirmesini temenni ediyoruz. Devletimizin bu konuda gereken destek ve imkânı vererek “milli güvenlik sorunu” haline gelen bu konularda gerekli adımları atmasını bekliyoruz.
Bilim ve teknolojinin insanlık aleyhinde kullanılması sadece bu çağa mahsus değildir. Geçmiş devirlerde de bilimin sonuçları insanlık aleyhinde kullanılmıştır, ancak günümüzde doğrudan insanlığın varlığını, özgürlüğünü ve haklarını tehdit etmeye başlamış, insanlığın önüne geçmiştir. Bilim ve teknoloji insana hizmet etmesi gerekirken bugün neredeyse insanı esiri haline getirmiştir. Eğer bütün bunların önüne geçilmezse önümüzdeki yıllarda insanlığın baş belası küresel emperyalizm; uluslar arası sermaye ve gizli dünya devleti var olan her şeyin sahibi olmak için ellerindeki bilimsel ve teknolojik imkânları sonuna kadar kullanacak ve insanları ya yok edecek ya da köleleştirecektir. Elbette onların bir planı varsa Yüce Yaradanımız ve Yaşatanımız Âlemlerin Rabbinin de planları vardır. Ancak biz zulmü hak etmişsek zulüm gelecektir. Biz Hakkın hâkimiyeti için çalışmazsak Batılın işgaline uğramaktan asla kurtulamayacağız. Rabbim Hakkın yanında yer almayı ve Hak için çalışmayı hepimize nasip etsin. Âmin.