Mafya mafya mafya. Ne oldu böyle bize. Çok değil yirmi yıl önce Ak Parti iktidara geldiği gün toplum rahat ve derin bir nefes aldı. Tarafı olsun olmasın halkın bütünü iktidardan Allah razı olsun dedi.
Gerçekten gün be gün mafya çöktü, mafya bitti. Toplumun ahlakı, erdemi arttı. Atılan her adım kendimizi daha değerli hissettirdi.
Sedat Peker’in siyaset arenasındaki pozları ülkem adına huzursuzluğun ilk belirtileri oldu. Çakıcı, …Türkiye bu alanda eskiden daha eskiye gitti. Kimileri bu olayları bahane ederek Ak Parti’yi lekelemeye çalıştı kimileri Cumhurbaşkanımıza olan sevgisinden bu olayları görmedi. İyi niyetle bu köyü gelişmelere engel olmaya çalışanlar ne kadar çırpındıysa da hiç bir anlam ifade etmedi.
Bizler aslında olan bitenin farkındaydık ama Cumhurbaşkanımızın iyi niyetinden, azminden, gayretinden ve yalnız kalışından dolayı Ak Parti iktidarına leke kondurmak istemiyorduk. Bu alandaki sorunları da düzelir ümidiyle görmezden geliyorduk.
Fark etmediğimiz şey mafya bizden çok daha öndeymiş meğer onlar da bizim Cumhurbaşkanımıza hissettiğimiz iyi duygulu yumuşak karnımızı keşfetmişler. Cumhurbaşkanımızı, Ak Parti iktidarının gerekliliğini dillerine pelesenk edip bir grubun hegemonyası tarzında ihale dünyasındaki bütün köşe başlarını tutmuşlar. Gelir gelecek ne kadar musluk varsa bir şekilde kendilerini o muslukların başlarına bekçi olarak kavuşturmuşlar.
Elazığ gibi devletçi kişiliğiyle ön plana çıkan bu şehirde devletçiliğe sığınarak şehrin en ballı ihalelerini alan şirketler türedi. Bu şirketlerin aldığı ihaleler gün gün üredi. Bu şirketler güçlerine güç kattılar, güçlendikçe de Elazığ’a dadandılar. Bizler artık ihalelerin sayıca üremesine, işlerin davetiyeli verilmesine hiç itiraz etmiyoruz. Sorgulamak istediğimiz şey başlangıçta bir bedelle alınan bu ihalelerin bitiminde devletimize, şehrimize maliyeti ne?
Ödenen fiyat farkları ya da imar değişimlerinden bu firmaların cebine giren rant ekstraları ne?… Büyüklerimiz rahatsız olmazlarsa bu noktaların aydınlatılmasını talep ediyoruz.
Çünkü bu rant işi ve bu fiyat farklarının gidişi ne kadar büyükse artık firmalar sırf bunlar uğruna bürokrat kıyımına başladılar. Korkarım böyle giderse kötü niyetli iş firmaları bu rantlar ve bu fiyat farkları uğruna adam indirilecek.
Gerçi adam indirilme konusunda Elazığ’dan ne korkum var ne de endişem. Çünkü bizim vekillerimiz, bizim yöneticilerimiz firmaları atıpta kendi bürokratlarını tutacak bir karakterde değiller. Hatta zannımca yanlarında bir firma yetkilisi bir bürokrata cebir ya da zorbalık yapacak olursa o firma yetkililerine itiraz edip, o firmaya yaptırım uygulamak yerine kendi bürokratlarını yatıştırma, kendi bürokratlarını sindirme yolunu tercih ederler. Böylece hem işi zayıf tarafa yüklerler hem de ilişkilerine bir zarar gelmesini önlerler.
Bir şehirde bir bürokrat rüşvet istemeden, birilerinin hakkını bariz olarak ellerinden almaya çalışmadan birilerinden fırça yiyorsa, kendisine cebir uygulanabiliyorsa farkında olsakta olmasakta o şehir mafyanın işgaline geçmiştir. Bu mafyanın kravatlı ya da silahlı olması da bir şey ifade etmiyordur.
O şehrin milletvekilleri ve mülki amirleri bu işin hesabını sormak zorundalar. Hesap soracak güç ya da kapasiteleri yoksa da hükümete hesap vermek zorundalar. Sormuyorlarsa ya korkuyorlar ya da mafyaya ortaklıkları var veyahut da mafyayla çıkar ortaklıkları var. Bu üç durumda da halkın idaresinin bu ellere bırakılması tehlikeli ve sakıncalıdır. Yarınlarımızda telafi edilemeyecek sorunları doğurur.
Heleki gün be gün seçime yaklaştığımız bu süreçte işini yapan bürokratlara güçlü firmalar ya da mafya tarafından baskı ve cebir uygulamaları hükümete güvensizlik doğurur.
Sn. Cumhurbaşkanım Elazığımızda son günlerde detaylarını bilmediğimiz ama bir bürokrata cebirle hakaret edildiğinin iddia edildiği çok çirkin bir olaydan söz ediliyor. Sizden ricamız bu olayın tarafınızdan incelenip soruna neden olanlara ve olayı ihmal edenlere gerekli cezayı vermeniz. Çünkü yoksa kendimizi yaşama dair güvende hissetmemiz mümkün olmayacaktır.
Eline gücü ya da silahı alan şehrin kralı, şehrin kararı olacaktır.
Bizler halk olarak hem bizim hem bürokratların şehre hizmet alanında baskı altında kalmadan hizmet edeceklerine inanmak istiyoruz aksini düşünmek istemiyoruz.