Elazığ Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen 5. Kitap Fuarı, son gününde ziyaretçilerini ağırlamaya devam etti. Ahmet Tevfik Ozan Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuara bu yıl 70’i ulusal olmak üzere 110 yayın evi katılım gösterdi. Dokuz gün boyunca devam eden kitap fuarına Elazığlıların yanı sıra çevre illerden de gelen kitapseverler, fuarı ziyaret ederek hem kitap almanın hem de yazarlarla buluşmanın keyfini çıkardı. Oldukça geniş bir kitap yelpazesiyle okurları ağırlayan fuarda, Elazığlı yazarlar başta olmak üzere toplam 34 yazar ve şair imza günleri ve söyleşilerde okuyucularla bir araya geldi.

Fuarın dokuzuncu ve son gününde Oytun Erbaş, imza ve söyleşi programında okurları ile buluştu.

Yazar Oytun Erbaş, dünyada ve Türkiye’de cep telefonu kullanım sürelerinin çocukları olumsuz etkilediğini söyleyerek, çocukların belli bir disiplin seviyesinde yetiştirilmesi gerektiğini ifade ederken, “Şuanda dünyada ortalama cep telefonu kullanma süresi 4 saat çok büyük bir rakam bu. Türkiye’de ortalamaya baktığımızda hadi 4 saat olsun. En az 2 saat kullanıyor insanlar en fazla 8 saat kullanan var. Ve şuanda onunla bir dünya kurmuş durumda. Çocuklarınızı eski yöntemle yetiştirin. Yemeğini bitirecek, tabağını yıkayacak, dersinin başına oturacak” dedi.

 

 

Yazar Eray Hacıosmanoğlu, Türkiye’nin tek dünya görüşüne itildiğini ve bunun Türkiye’nin kültürü ve inancı için bir tehdit olduğunu söylerken, “Türkiye son hızla tek dünya sapıklığına gidiyor. Muhteşem bir şeymiş gibi gösterilerek. Dünyanın en büyük yalanlarının örgütü kurulmuş bu yalanlarının örgütünün adına biz Roma veya İtalya diyoruz ama sonuçta bizden gördüğümüz her şey her isim her makam bu yalana boyun eğmek bu yalanı uygulamak bu yalanla canınıza kast etmek çocuklarınızı öldürmek eğitimizi yok etmek aynı zamanda dine ulaşabileceğiniz kaynakları işgal altında tutmak için bir sistem” dedi.

 

 

Yazar Selçuk Küpçük, Türkiye’de müzik sosyolojisi ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Modern Türk Şiirinde bellek arayışı kitabı ile ilgili bilgilendirmelerde bulunurken, “Türk şiirinin siyasetle bağlantı biçimini sorgulama biçimi yani diyelim ki Cemal Süreyya neden 27 mayıs darbesini destekledi. Türk şiirindeki solun darbecilikle ilişkisi nedir. İslamcılık ve şiir ilişkisi nedir gibi bir soru. Alevilik meselesi, kürt hareketi yine alevi kökenli şair bir arkadaş var. modern zamanlarda Alevilik ve şiir ilişkisi ekolojik yazan bir arkadaş var. Dünyada en iyi sosyoloji hareketlerinden bir tanesi de ekoloji biliyorsunuz” dedi.

 

 

Yazar Gökhan Ergür, insanların neden kitap okuma arayışına girdiğini ve neden bilgi öğrenmeye ihtiyaç duyduğu ile ilgili bilgiler verirken, “Benim tuhaf kitaplarımdan bir tanesi Orhan Pamuk’un Yeni Hayat kitabı. Kitap şöyle başlıyor. Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti. Biz o hayatımızı değiştirecek kitabı arıyoruz. Franz Kafka iyi kitapla ilgili şunu söylüyor. Bir kitap içimizdeki donmuş denize inen bir balta gibi olmalı o kitaptan beklentimiz bu oluyor” dedi.

 

 

Yazar Altay Cem Meriç, Ortaçağ yönetim ve siyaset anlayışı ile ilgili bilgiler paylaştı.  Meriç, “Ortaçağ özellikleri nelerdir dersen derim ki merkezi otoritenin olmaması yani yönetimin tek bir kişi olmaması batı da var mı var. Derebeylik sistemi diyorsun işte. Merkezi otorite olmadığı için ticaret güçlü olur mu olmaz. Merkezi otorite yoksa tüccar bir sürü yere vergi vermek zorunda kalır. Bu durumda orada ticaret yapmazsın mal taşıma maliyeti çok artar çünkü” dedi.

 

 

Yazar Tufan Gündüz, insanlardaki doğu-batı kavramı algısının oldukça farklı olduğunu ve bu durumun dünya görüşlerini doğrudan etkilediğini kaydederken, “Doğu batı çok sınırlandırılmış bir doğu batı değil. Ben köy çocuğuyum bizim köyümüz ırmağın açtığı küçük bir çanak diyelim etrafı tepelerle çevrili onun kenarında bir köy. Köyümüzün güneşi doğu tarafında dağların arkasından doğuyor. Hemen köyümüzün yanında bir tepe var. O tepeden de güneş batıyor. Bizim için doğu ve batı oradan ibaretti. Sanki dünya da o kabarcıktı. Güneşin nereden doğup battığını bilirsek dünyamız aslında o kadar yani” dedi.