HADİ BENİ İKNA EDİN BAKALIM!

Seçimlere çok var demeyin!

Zaman öyle bir geçiyor ki bir bakmışsın seçim arifesindeyiz. Seçim dönemini biraz anlatayım sonra son ayın verilerinden yola çıkarak değerlendirmesini yapalım.

Üniversitede çok sevdiğim değerli hocamın verdiği Siyasi Bilimler dersimden yola çıkarak seçim sürecinden azıcık bahsetmek istiyorum.

Bu sürecin ilk ayağında bizim yakinen tanıdığımız siyasi aktörler başı çekiyor. Bu siyasi aktörler, mesajlarını hedef kitlelerine yönelik belirlemiş oldukları bir takım siyasi mesaj stratejileriyle         ulaşmaya çalışırlar. Her mesaj, hedefledikleri seçmen tipine göre farklılık gösterir yani seçmen tipine göre şekillenir. Onların anlayacağı seviyede, bulundukları konuma, yaşan standartlarına ya da ihtiyaçlarına göre değişir. Bu mesajların seçmene göre değişiklik göstermesinin nedeni,  verilecek olan mesajların seçmen tarafından doğru algılanması ve kod açılımının istenildiği gibi yapılmasını sağlamaktır. Bu sayede gönderilen kodun çözümlenmesi ve doğru algılanması ile seçmenin geri bildirimde bulunarak oy vermesi sağlanır.

Bu süreç içinde mesajların iletilmesinde kitle iletişim araçlarının yeri kuşkusuz önemli. Mesaj iletim sürecini de oldukça hızlandıran aynı zamanda da verilen mesajın geri bildirimini kamuoyu yoklamalarıyla( anketler vs. ile) tekrar siyasi aktörlere ulaşmasını sağlaması yönünden de oldukça etkili. Bir nevi iki taraf arasında alış-veriş görevi gören köprü vazifesini elinde tutmaktadır.

Genel siyasal iletişim sürecinin işleyişi;

Siyasi Aktörler- Siyasi Mesaj – Kanal- Medya veya Ortam- Hedef Kitle (Seçmen) ve

Geri Bildirim(oy)

Birbiri içinde sürekli etkileşim halinde bulunan bu basamaklar en son geri bilirim, başarılı olabilirse başa döner ve siyasi aktöre oy kazandırır.

Hedef kitle diyorum ya, buradaki hedef kitle sahip oldukları yani oyunu almayı başardıkları kitleyi yanında tutmayı başarmanın yanı sıra asıl hedef, kararsız olan kesimdir. Bütün siyasi aktörlerin asıl amacı, bu kararsız ortada kalan gri alandaki seçmenin oyunu almaya yönelik çalışmalar yapmak.

Belli bir partiye üye olan ya da sempatisi bulunanı ikna etmek için çok zahmet çekmeye gerek yok ki. Sahip olunan potansiyel yani oy kapasitesi az çok belli zaten. Ancak hiçbir partide olmayan ve seçme kararı vermemiş olan karasız kesimi partiye dâhil ederek ikna edebilmek ve mesajın bu kitlede geribildirim yapmasını sağlamak işte asıl önemli nokta burası.

Ağustos ayında seçmen durumunu analiz etmek için bir ankette, karasızların sayısında artış olduğu görülmüş.

Karasızlarla birlikte oy kullanmayacağını söyleyen seçmen %28 iken, son yapılan araştırmada bu rakam %37,7’ye yükselmiş. Bunların % 29.4’u kararsız seçmen olurken, %8,3 kısmı ise oy kullanmayacağını belirten seçmen.

Bunun yanında partilerin çekirdek oylarında da azalma olmuş. Çekirdek oyların azalmasına paralel olarak karasız olan yani gri alanda ki seçmen oranındaki artış dikkat çekici.

Gri alanda yani kararsız seçmen %58 oranında ve bu oldukça ciddi oy potansiyeli barındırıyor demek. Yani bu karasız olan kitlenin parti değişme potansiyeli oldukça yüksek anlamını taşıyor.

Zaten siyasi iletişim sürecindeki amaç, karasızların oyunu kazanmak değil miydi?

Bununla beraber seçim süreci karar seçmen üzerinden olduğu kadar genç ilk defa oy kullanacak olan genç seçmenler üzerinde de yoğunlaşacak. Çünkü ilk defa oy kullanacak olan 15-17 yaş arası genç seçmenin %64,3 ‘ü kararsız kesimde yer alıyor.

Kürt seçmenlerin oyu da azımsanmayacak kadar önemli.

Ortaya çıkan bu rakamlar partilerin de belirleyecekleri mesaj stratejilerinde oldukça belirleyici olacak kanaatindeyim.

Ben de şu “oy kullanmayacağım.” diyen kesimdeyim…

Hadi beni ikna edin bakalım!

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
HADİ BENİ İKNA EDİN BAKALIM!

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin