İrfan ARSLAN
İlimizde 24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen depremin ardından yapılan hasar tespit çalışmaları sonucunda ağır hasarlı olan ve yıkılması gereken binaların yıkım çalışmaları devam ederken, bazı binaların yıkımından ilimizde ki kurum ve kuruluşların bilgisi olmadan yapıldığı belirlendi.
İlimizde daha önce yıkım kararı alınan Mehmet Akif Ersoy Lisesi binasının yıkımından ilimizde ki kurumların resmi açıklamalarında bilgilerinin bulunmadığı ancak binanın yıkıldığı öğrenildi. Bu olayın yetkililerce incelenip incelenmediği bilinmez iken bu olaya benzer ikinci olay Harput’ta yaşanırken yapılan müdahale sonucu yıkım durduruldu.
Hukukçu Av. Murat Erdoğan, depremin ardından ağır hasarlı binaların yıkımı konusunda gazetemize açıklama yaparken “ Acil yıkılması gereken binaları AFAD Kanununa göre üç gün içinde herhangi bir ihale yapılmadan yıkılır. Bu acil durumlardaki binalar için geçerlidir. Bunun dışında ilgili kurumlarca ihalesi yapılarak bu binaların yıkımı söz konusu olur. İhale yapılır ve ihaleyi kazanan firma yıkımı gerçekleştirir. Birde yıkılacak olan binaların durumu hak sahibi vatandaşlarca gerekli görüşmelerin yapılması sonucunda vatandaşların menfaatlerine bir karar alınarak yıkımı yapılır.
Burada ki yıkım gerçekten çok yönlü bir soruşturma gerektiriyor. Yıkımı yapılan bina turizm beldesi olan bir alanda yapılıyor. Burada sürekli güvenlik önlemlerinin alınması gerekir. Yıkımda bir kişi zarar görürse bunun sorumlusu kim olur?
Bu binanın yıkımına baktığımız da bir acil durum söz konusu değil. Çünkü depremin üzerinden yaklaşık 2 yıllık bir süre geçmiş. Herhangi bir kurum bu binanın yıkımı için ihale yapmamış gibi duruyor. Vatandaşın da menfaati yok gibi duruyor. Bölgeye baktığımız da risk var. Bu yıkımın nasıl başlatıldığı gerçekten çok manidar.” Dedi
Mutlaka bir sözleşme olmalı
24 Ocak depreminin ardından hasar tespitleri yapılan ve ağır hasar raporu verilen binaların yıkımında ilgililerin yıkım le ilgili kararın ne şekilde yapılması kararlaştırılmış ise bu yönde ilgili kurumlar ile sürekli görüşmeleri yaparak mutlaka bir sözleşme ve bedel yatırması gerektiğini belirten yetkililer yaptıkları açıklamada şunları söylediler.
“ Burada öncelikli şunun çok iyi bilinmesi gerekiyor. Yıkım ile ilgili olarak alınacak karar ve izlenecek çalışmanın belirlenmesinin ardından yıkım ne şekilde yapılacaksa bu konuda bir sözleşme yapılır beledi yatırılır ve yıkım gerçekleşir. Harput’ ta yaşanan son olayda böyle bir belge yok. Bir vatandaş gidip bu binayı yıkmaya başlamış. Olayın görülmesi ile gerekli müdahale yapılarak yıkım durdurulmuştur. Yıkımın durdurulması le birlikte bu işi yapan yıkım firmaları da olaya müdahil olmuşlardır. Yıkımı yapanların bir sözleşmesi var mı? Bu önemli. Yoksa bu konuda ne yapılacaksa bu yönde bir çalışma yapılır.” Dediler
İlgili kurumlar koordinasyon sağlamalı
Yıkım konusunda ilimizde yaşanan olumsuzlukların önüne geçilmesi adına bu konuda çalışma yapan Çevre ve Şehircilik, İl Özel İdare, Elazığ Belediyesi, AFAD Müdürlüğü Elazığ Valiliği öncülüğünde bir koordinasyon sağlayarak yıkımların akıbeti konusunda gerekli kararı alması ve buna göre yıkımları gerçekleştirecek adımları atması bekleniyor. Aksi durumda ilimizde bu sıkıntılar önümüzdeki süreç içinde de devam edecek gibi duruyor.
RANT KİMİN OLUYOR
İlimizde ki bazı biniların kimsenin bilgisi olmadan yıkımı yapılırken, bu yıkımdan elde edilen gelirler kimin kazancı oluyor? Haksız olan bu kazancı elde edenler için herhangi bir çalışma yapılmayacak mı?
Depremin ilk gününden itibaren yapılan yıkımların ciddi eleştiri alırken, birçok ihalenin hatırlı ve nüfuzlu kişilere verildeği idde edildi. Yıkım firmaları bu oknuda şikâyetlerini dile getirirken, ilgililerin bu konuda net açıklamkalardan kaçınmaları da soru işaretlerine neden oluyor.
Yıkım firmaları, yakımların bir şekilde başlatılmasının daha sonrada kılıfına uydurulması uygulamasının ilimizde otorite zaafiyetinin olmasına yorumlanıyor.
