Kolay değil elbette deprem sonrası bir şehri yeniden inşa ve yeniden dizayn. Her türlü sorunla karşılaşıyor insan. Bin tarafta yıkım, bin bir yerde yapım. Neresinden tutarsanız tutun tarumar olmuş birkere bu şehir bu topraklar.
Yetkililerden kim konuşursa konuşsun tüm yapılanlar allı pullu her şey tastamam, vatandaşlardan kime mikrofonu uzatsan hayatında eksik bir çok nokta var depremden kalan.
TOKİ’lerden resimler paylaşılıyor bazı binalarda döküntüler ve yine TOKİ’den anahtarını teslim alanlar isyan ediyor evlerimize hala giremiyoruz hiç kimse de bizi muhatap alıp söylemiyor bu bekleyiş neden?
Bir termalimiz vardı kalite ve kapasitede Türkiye’nin en üst standartı. Afiş ve reklamlarımızda artık cip bölge bağırarak diyecekti ki kaplıca turizminde birim, seracılıkta da ülkemizdeki en iyi yerim. İşte buydu Elazığ için en gerçek, en faydalı, en güzel verim. Hem şehrin gelişmesi ve genişlemesi sağlanacaktı hem depremin ekonomik olarak bir parça yaraları sarılacaktı.
Elazığ İl Özel İdaresi, Ticaret Sanayi Odamız en sonda Belediyemiz. Hepsi termal söyleminden yeterince faydalandılar. Kulağımıza bu şehirde çok güzellik olacak diye fısıldadılar. Peki ne oldu?
Unutuldu, unutturuldu. Su doğaya hasret orda yatırılıyor biz suya hasret burda uyutuluyoruz.
Şehrimizde resmi kurumlar tarafından çeşitli yatırımlar yapılıyor. Özel İdare, Belediye. İhaleler şeffaf, ihaleler lekesiz. Bırakın itirazı karşıt bir söyleme bile yer yok ama neredeyse her projemiz KİK ( Kamu İhale Kanunu )’a gidiyor ve iptal kararı veriliyor. Hem muhalefet hem S.T.K’larımız hepsi sessiz. Kimse ne kurumlarımıza ne KİK’e demiyor ki bu şehir zamanla yarışıyor nedir bize bu gareziniz?
KİK’mi bize düşman biz mi sözümona işimizde kurnazız bari bunu söyleyin.
En iyi plana ve en çok imara ihtiyacımız olan bu devirde İmar planımız var mı? Yok mu? Belli değil. Hiç kimse de oralı değil.
Ve bu şehrin tek sorunu Tarım İl Müdürlüğü’nü halka açan, halkla gönül bağı kuran, bir sorunumuz olduğunda canla başla çözüme kavuşturmak için uğraş veren Turan Karahan.
Siyasetçilerimiz birbirine tavırlı. Televizyonlarımız şehrimizde eksik görmemeye ayarlı. Gazetelerimiz hakeza gelir kapısına endeksli.
Her eline yetki geçen Ali kıran baş kesen. Herkes biliyor ki hesap soran yok artık ilke olarak eline geçen fırsattan elden geldiğince önce sen nemalan sonra adamlarına kavuşsun faydan.
Muhalefeti de alkışlıyorum. 40 yıl sonra gelen vekilde bile sansasyonel bir kaç olay dışında ne şehir adına bir sorunlar analizi ne çözüm önerileri.
S.T.K’larımız; Allah bize başka bela vermezse kemirgen olarak bu topluma bunlar yeter.
Yahu TOKİ’leri kontrole sizler de bir gitseniz vatandaş siteminde haklıysa bunu dike getirseniz, bu termali, ve bir kaç nitelikli teknik liseyi gündeme taşısanız, ovalarımıza su isteseniz kıyamet mi kopar?
Kaç gün önce şehrin göbeğinde yolumuz çöktü. Ne failini öğrendik ne bu çöküşün bedelini kimin ödediğini? Hiç bir STK, hiç bir basın ne belediyeden, ne kurumlardan işlerde lakaytlığa son verilsin diye bir açıklama geçemedi. Çok şükür ölen ya da yaralanan olmadı bu bize İlahi bir ikramdı.
İktidar STK’ları satın almış diyecem ama mümkün değil bu kadar korkak, bu kadar aciz, bu kadar çaresiz bu kurumlara hiç kimse bir değer biçmez.
Düşünün bireysel bazda bir şeyler yapan herkese artık tüm STK’lardan daha fazla itibar edilmekte ve STK’lardan daha fazla kıymet verilmekte.
Tüm S.T.K’larımıza seslenmek istiyorum sizler artık boş beleş değil eksi oluşumlarsınız.
Siz Arkaların ve biz Basın’ın sayesinde kanunsuzlar kanun, hırsızlar iş adamı, mafya patron oldu. Sonuç olarak siyaset halka hizmet eden bir kurum olmaktan çıktı halkı hizmetçi kılan bir kurum oldu.