İHMALİ ADI, KADER OLAMAZ!

Burada sayılardan bahsedip olayın ne kadar vahim olduğundan dert yanma, hiddetlenme ya da sitem etmeyeceğim. Çünkü 1999 depreminden bu yana değişen hiçbir şey olmadığı gibi bundan sonra da değişen bir şey olacağını zannetmiyorum.

Artık kafa yapısının değişmesi ve şu kadercilik mantığından sıyrılmamız lazım.

Keza 17 Ağustos 199 depreminde 17.480 can hayatını kaybettik. Deprem merkezine yakın yerde bulunan Tavşancıl’da ise tek bir insanın burnu dahi kanamdı.

Evet, yanlış okumadınız. Deprem bölgesine çok yakın olmasına rağmen depremden hiç etkilenmedi.

Neden mi?

Gelin, geçmiş zamana yolculuk yapıp nedenini açıklayayım.

Tarihler 1987‘leri gösterirken Tavşanlı belde belediyesi oldu ve 1989 yerel seçimlerinde Salih Gün başkanlığa seçildi.

Hiç vakit kaybetmeden beldenin imar planını hazırlattı. Kocaeli Üniversitesi’nden bilim insanları getirterek beldede analizler yaptırdı.

Bilim insanlarının yapmış oldukları analizlerde deprem riski taşıdığı ve Tavşancıl’ın Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın tam üzerinde bulunduğuna dikkatleri çekiyorlardı.

Gün, bilimsel raporları dikkate alarak belde için bir imar planının hazırlanmasını istedi. Yapılan imar planı doğrultusunda da başta yüksek katlı binalara kat sınırlamaları getirtti.

Yapılan uygulamayı destekleyenler olduğu kadar karşı çıkanlar da oldu. Çünkü çok katlı bina yapımından menfaat sağlayacak olanlar az değildi.

Tavşancıl’ın yapılan bu plan yüzünden “Köy gibi kaldı.” diyerek yakınmalar bile oldu. Salih Gün’ün en yakınları, akrabaları bile eleştirmiş, küsmüş hatta düşman bile olmuşlar.

Buna rağmen plana uymayan en yakını bile olsa ev izni, ruhsat vermemiş. Hatta kendi babasına bile kat çıkması için gereken onayı vermemiş.

Gerekçesi; ”Burası deprem bölgesi, olmaz!” cevabıymış.

Veee o talihsiz 19 Ağustos 1999 günü gelir ve büyük kayıp yaşadığımız Marmara Depremi gerçekleşir ancak deprem merkezine çok yakın olmasına rağmen Tavşancıl’da tek bir kişi bile etkilenmez.

Salih Gün’ün o anlamlı, görev bilinci cümlesi,” İnsan kaybetmektense, oy kaybetmeyi tercih ederim.” diyen bir belde başkanından yola çıkarak istenildiğinde ne kadar da etkili ve güzel işler yapılabilineceğini görebiliriz.

Her afet sonrası kadere bağlayan yöneticilerden gına geldi artık!

Depreme yönelik dahası doğal afetlere karşı alınan her hangi bir tedbir, çalışma, koordinasyon ya da planlama yok.

Son 20 yılda 9 defa imar affı yapılmış. İmar affı demek, insan canının hiçe sayılması demektir. Kontrol yapılmadan, denetlenmeden imar affı yapılır mı?

Hangi gerekçeye dayanarak bu kadar imar affı yapılabiliyor?

2019 yılından bu yana Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür hocamın defalarca uyarılarda bulunmadı mı? Aynı şekilde yabancı bilim adamlarından da uyarılar gelmemiş miydi?

Peki, bu kadar uyarıya rağmen hani, nerede? Hangi önlemler, ne tür planlamalar yapılmış!

Yine gördük ki önlem alınmadığı gibi, kurtarma çalışmalarındaki eksiklikler yenilir yutulur gibi değil. Yetersiz, kontrolsüz ve plansız…

İstanbul için de olası büyük bir deprem olacağı uyarıları yapılıyor. Umarım artık şu kader lafından kurtuluruz da bilimin açtığı yolda emin ve sağlam adımlar atmaya başlarız.

 

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
İHMALİ ADI, KADER OLAMAZ!

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin