Merkez Bankası yaptığı toplantıda aldığı karar ile 200 baz puan indırımı yaptı. Bu durum beklentilerin tersi bir tablo oluşturdu. Gelişmekte olan ülkelerin Merkez Bankaları, FED’in yaptığı toplantıda aldığı karar ile durumunu belirler ve genellikle defansif bir duruş sergiler. Yani FED’in aldığı karar doğrultusunda bir karar alırlar ki bu genellikle fiaz artırımı şeklinde olur. Oysa Merkez Bankası Eylül ayında yaptığı toplantıda aldığı faiz indirimi kararında olduğu gibi Ekim ayı toplantısında da faiz indirimi kararı aldı.
Gelişmekte olan ülkeler Fed’in sinyallerine ağırlıklı olarak faiz artırarak cevap verdiler. Çünkü eğer Fed para musluklarını kısmaya başlar ve risk iştahı azalırsa yabancı sermaye çekebilmek ve azalan risk iştahını bertaraf edebilmek için daha yüksek bir faiz gerekir. Fed kararına faiz artırarak cevap veren diğer gelişmekte olan ülkelerin aksine TCMB faiz indirimine gitti. Türkiye’nin kırılganlıkları ise zaten 2018 sonrası dönemde giderek artmış, enflasyon pahasına büyüme tercihleri aşırı ısınma, yüksek enflasyon ve yüksek kur olarak geri dönmüştü.
Ülkemizde ekonomik alanda alınan tedbirler ile belirlenen hedeflere ulaşılması planlanıyor. Ancak her planlamanın ardından yeni sıkıntılar ortaya çıkıyor. Hükümet, önce faizleri düşürdü, sonra kuru sabitledi. Böylece gelecek olan ekonomik maliyet baskılanmak istendi.
Ancak faiz düşürmek paramızı zayıflatıyor. Bu durum da ihracatı artırıyor. Fakat bozulan finansal şartlar ihracatı olumsuz etkiliyor.
Aslına bakarsak, dış ve iç piyasada faiz indirimine izin vermiyordu. İçeride yüzde 20 eşiğine dayanmış bir enflasyon, yükselen risk primi, zayıflayan TL, kredibilitesi kalmamış bir Merkez Bankası vardı. Bu şartlar, neresinden bakılırsa bakılsın bir faiz indiriminin söz konusu bile edilemeyeceği şartlardır. Yaşananlara baktığımız da, faiz indirimi ile piyasalar yeni bir sıknıt yaşayacak.Döviz artış gösterecek ve hesaplar yeniden yapılacak. Gelirler erimeye devam edecek. Büyüme hedeflenirken küçülme yaşanacak. Kredi maliyeti yükselecek, büyüyemeyeceğiz, işsizlik artacak, hayat pahalılaşacak, fakirleşeceğiz, ileride daha yüksek faizimiz daha değersiz paramız olacak.
Bu noktada yapılması gereken basit bir faiz kararının çok ötesinde, yeniden güven ortamının oluşturulması.
