1. Haberler
  2. YAZAR
  3. MUSA (as) İLE BİR KUL YOLCULUĞUNDA VERİLEN MESAJ

MUSA (as) İLE BİR KUL YOLCULUĞUNDA VERİLEN MESAJ

Bilindiği gibi, Kur’an, insanlara hakikati çeşitli mesellerle (örneklerle) anlatır. (62/54) Kehf suresindeki Musa as ile bir kulun yolculuğu da bu mesellerden biridir. (62/60-82)

“Musa as ile bir kulun yolculuğu fiilen yaşanmış mı yoksa temsili bir anlatım mıdır” tartışmasına girmiyorum; bu tartışma bir şey kazandırmaz; zira fiili de olsa, temsili de olsa, verilmek istenen mesaj değişmez. Ben şahsen, Kur’an ayetlerini anlamaya çalışırken, maksat ve mesaj üzerinde yoğunlaşırım; çünkü asıl istenenin mesaj olduğuna inanıyorum. Diğeri teferruattır.

Bu yolculukta “gemiyi delme”, “bir genci katletme” ve “bir duvarı tamir etme” üzerinden önemli mesajlar verilmektedir. Mesajlara geçmeden önce, halk arasında “hızır” (her yerde hazır) olarak adlandırılan efsanevi bir kul üzerinde durmak gerekir.

Bilindiği gibi ayette “rahmetimizle kendisine lütufta bulunarak, ilim öğrettiğimiz ‘kullarımızdan bir kul’ olarak ifade edilmektedir. Kur’an dışı geleneksel bilgi kaynaklarında bu kul, “hızır” olarak isimlendirilerek efsaneleştirilmiştir; hatta tıpkı “mehdi ve İsa” gibi ölümsüzleştirilmiştir. Halbuki Kur’an, “senden önce hiçbir beşeri ölümsüz kılmadık. Sen öleceksin de onlar süresiz mi yaşayacaklar. Her nefis Ölümü tadacaktır” (21/34) buyurarak, hiç kimsenin “uzun süre veya süresiz” yaşayamayacağını beyan etmektedir.

Kur’an’ın hakikat ve ilkelerine en uygun düşen anlam, söz konusu kulun bir melek olmasıdır. Bilindiği gibi melekler Allah’ın emirlerini yerine getiren metafizik varlıklardır. Kur’an’da cinler kapsamında olan melekler de “kul” olarak isimlendirilmişlerdir. (43/19)

Kur’an, bir insanı haksız yere öldürmenin büyük bir suç olduğunu ve karşılığında kısasın uygulanması gerektiğin söyler. Dolayısıyla, Musa as’ın gözü önünde masum bir genci öldüren kulun, suç işlememiş gibi davranması kabul edilemez. Onun içindir ki Musa as, “bir cana karşılık olmaksızın masum bir canı nasıl öldürürsün; dehşet verici bir iş yaptın” diyerek hemen tepkisini göstermiştir; ancak öldüren kimse “ölüm meleği” olunca, suçlu olmaktan kurtulur; zira ölüm meleği, Allah’ın emri üzere canları alır ve kimse o meleği suçlayamaz. Ölen için başka sebepler aranır.

Yine, “ben bunları kendiliğimden yapmadım” (18/82) demesi ve yapıp ettiklerinin, kendi bilgi ve iradesiyle değil, ilahi bildirimle yapmış olması, o kulun melek olduğunun kanıtıdır. Ayrıca gayb bilgisinin melekler dışında başka kullara verilmemesi, bu kulun özel bir melek olduğu ve Musa as’a hakikati (olayların iç yüzünü) öğretmek üzere görevlendirildiği gün gibi açıktır.

Dolayısıyla Musa as’a “benimle birlikteliğe katlanamazsın” diyen kul, Allah’ın, kendi ilmiyle donattığı ve O’nun adına iş yapan özel bir melekten başkası olamaz; zira Allah, gaybı (perde ötesindeki görüntüleri) sadece meleklerine bildirir/gösterir; onlar da o bilgileri elçilere iletirler.

“Gaybaleminin sadece Allah’a ait olduğu ve elçiler dışında kimseye bilgi verilemeyeceği” prensibini dikkate almayanlar, batinilik, israiliyat ve mesihiyat kaynaklarından beslenerek Hızır, İlyas, Mehdi, Mesih, “evliya”, kırklar, cinler, periler, devler gibi mitolojik şahsiyetler icat ederler. Sonra da bu batıl inanışlarını Müslümanların kaynaklarına taşıyarak İslamı tahrif eder ve Müslümanları batiniliğin/batılın bataklığına sürüklerler.

Bu kıssa (veya mesel) üzerinden tasavvuf paradigmasına argüman çıkartmak, “ilm-i ledün” adıyla sözüm ona gnostik/sezgisel bir bilgi türü icat etmek, gayb bilgisini Allah’ın yanı sıra -adına evliya dedikleri- kimi özel insanlarla paylaşmak, hakikat ile asla bağdaşmayacağının bilinmesi lazım. Bir kulu/meleği “hızır” yaparak gaybalemine muttali kılmak, sonra da önderlerini de -zincirleme olarak- onun gibi gayb alemine vakıf kılmak, batıl inançtan başka bir şey değildir.

Musa ile bir kul kıssasının vermek istediği mesaja/ana fikre gelince; bu hadisede verilmek istene mesaj, “tek boyutlu/görüşlü bakış açısından sakınmaktır. Bilindiği gibi, insanlara kapalı olan, görünmeyen, bilinmeyen, pek idrak edilmeyen ve adına “gayb” denilen bir alem vardır. Bu alemi sadece Allah bilir. Allah, alemle ilgili bilgi vermek isterse, melekler aracılığı ile elçilerine bildirir. Kur’an’da haber verilen bütün kıssalar (gaybi bilgiler) bu yolla Muhammed as’a bildirilmiştir.

Kabul etmek gerekir ki hadiselerin görünen tarafları yanında görünmeyen tarafları da vardır. Çoğu kimse, yaşanan hadiselerin görünen dış kısımlarına bakarak kanaat sahibi olmaktadır veya hüküm vermektedir. Oysa bir de görünmeyen -Musa as kıssasında olduğu gibi- ancak görenlerin/bilenlerin anlatmasıyla görünebilen/anlaşılabilen iç kısmı vardır. Dolayısıyla tek taraflı (at gözlüğüyle) bakmak, insanı yanıltabilir.

Mesela, çocuğunu ikinci kattan aşağıya atan birini gördüğümüzde, “delirmiş, o masum çocuğu nasıl aşağıya atar; vicdanı yok mu” deriz; ancak bir yangından dolayı veya onu öldürmeye teşebbüs eden birinin içeride olduğunu öğrendiğimizde, onu aşağı atmakla doğru yaptığını kabul ederiz.

Tek taraflı/boyutlu bakan kimse, söz konusu Musa as kıssasını okuduğunda, ilk bakışta o kulu/meleği, gemiyi deldiğinden dolayı “kıymet bilmeyen bir eşkıya”; genci öldürdüğünden dolayı “bir katil”; duvarı karşılıksız tamir ettiğinden dolayı “bir ahmak” olarak kabul edilebilir; ancak hadiselerin iç yüzü anlatılınca/görülünce, işin öyle olmadığı rahatlıkla anlaşılacaktır. Öyle ise, yüzeysel bir bakış açısıyla Allah’ın kainattaki iradesinin nasıl gerçekleştiğini bilmek kolay olmayacaktır.

Hülasa, bir olayın iç yüzünü ve nedenini bilmeden veya bir konuda doğru bilgi sahibi olmadan yargıda bulunmak kişiyi/toplumu yanıltabilir. Bu kıssa da görüldüğü gibi, Musa as nedenini ve iç yüzünü bilmediği, sadece bildiği ve gördüğü ile yargıda bulunarak yanılmıştır. Binaenaleyh, araştırmadan, maksadına bakmadan ve kesin emin olmadan sadece gördüklerimizle ve bildiklerimizle hareket etmek yanıltıcı olabilir; buna dikkat etmek gerekir.

Selam ve muhabbetlerimle…

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
MUSA (as) İLE BİR KUL YOLCULUĞUNDA VERİLEN MESAJ
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin