RÜŞVET

Müslümanca siyasetin beş temel görev ve sorumluluğu var.
“Din, akıl, can, mal ve nesil emniyetidir.”
Müslüman olduğu için siyasetçileri eleştirenlerin, beş temel emniyet için derdi var mı? Rüşvet, yolsuzluk ve israf bu beş temel emniyeti, direk ve temelden zedelemez.
Rüşvet, İsim Arapça, Rişvetİsim Yaptırılmak istenen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için bir kimseye mal veya para olarak sağlanan çıkar.
“Bu zat rüşvetin, hediyenin korkunç bir düşmanıymış!”- Ömer Seyfettin
Arapça bir kelimedir ”ةوشر “ Arapçada son harfi T (tamarbuta) ile biten kelimlerdişi(müennes) kabul edilir. Bir şey, dişi ise, onun, bol, artan, devam eden vs. özelliklere sahip olduğunun ifadesidir.
Yani; rüşvetin etkisini spontane olamayacağını, o olay ile sınırlı kalmayacağı, toplumun diğer fertlerine bulaşacağı, en nihayetinde kurumsalmış gibi kabullenilmesine kadar giden bir süreç oluşturur. Rüşvet; evvela kişisel ahlaki, “sümme” toplumsal hayatı ve nihayetinde hukuki/kanuni zaaflara neden olur.
Rüşvet; bireysel olarak işlenen herhangi bir günah oluşturacak eylem değildir. Minimum, iki kişi arasında olması ve etkisinin sebebine/mecburiyetine göre toplumsal ve hukuksal yansıması olur.
Hz. Muhammed(sav) zamanında, zekât memuru olarak görevlendirilen şahıs, zekâtları toplayıp geldiğinde, bir kısmını ayrı tutmuş, sebebi sorulduğunda; bunu bana hediye olarak verdiler dedi.
Hz. Muhammed(sav):“annenin evinde otursaydın, bu hediyeleri sana vereceklermiydi?
Bu hadis, rüşveti sıfır epistemolojik seviyede net ve sade şeklinde açıklıyor.
Beş emniyet ile rüşvetin ilişkisi: İslam siyaset felsefesinin klasik eserlerinden biri olan İbn-i Teymiyye’nin es- siyasetü’ş-şeriyye kitabında bir toplumu idare eden yönetimin adaletli yönetip yönetmediğini veya toplumundaki adalet anlayışı/adaletli oluşunu şöyle özetliyor:
O toplumun coğrafi, salgın hastalık vb. olayların olmadığı bir yerde, nüfusuna oranla, adliye ve hastanelerde çok insan varsa orada adaletli yönetim ve adalet anlayışı eksiktir.
İslam siyaset felsefesinde yöneticinin Müslümanlığının kabulünden sonra ilk şart adil olmasıdır. Adil olmak için Müslüman olmaya gerek yoktur, lakin Müslüman bir coğrafyada ve Müslümanları idare eden kişinin Müslüman olma zorunluluğu vardır.
Bir yerde, yönetimde ve/veya sosyal ilişkilerde hiç rüşvet yoktur demek, insan fıtratını ve imtihanını göz ardı ediyor demektir.
Yani; günah olan eylemleri yapmanın kolay, sürekli, yaygın olması; insan, toplum ve yönetim için tehlikeli sonuçları olur. Rüşvet olayından devam edersek: ben rüşvet olayını şuna benzetiyorum. İnsanların yaşadığı mekânlarda, biyolojik ihtiyaçtan dolayı altyapı sistemleri vardır.
Bu altyapının müdavimi olan hayvanlar da vardır. O hayvanın orada olması sorgulanamadığı gibi olmamasının bile sorun olacağı aşikardır. Lakin o hayvanın oradan çıkıp ortalığa yayılmaması koşuluyla…
Bu yayılma koşulunda şu ayete dayandırıyorum. Zina olayında dört şahidin gerekliliğidir. Çünkü Böyle, özel ve hassas olayın 4 kişi tarafından aynı anda bilinmesi imkânsıza yakındır. Lakin bu olay, toplumda yaygınlaşırsa işte o zaman ulu orta yerde bu fiil işleneceğinden minimum 4 kişi görür.
İşte buradaki kıstas; bu eylemin yapılmasının hangi nedenle/sebeple olursa olsun yaygınlaşması ve kabul görmesidir. Maalesef kabul görülme aşamasına geldik/geliyoruz.
İnşallah, yapılmasının yaygınlaşmadan toplumda ret edilmesidir. İşte buradan hareketle, rüşvet gibi dar ve az kişi arasında olan olayların olmamasından ziyade kabul görülerek uygulanmasının yaygınlaşmamasıdır.
Yani; adaleti zedelemeyecek kadar, bireysel hatalar, toplum tarafından tölere edilmelidir.
Şimdi sizlere soruyorum?
Adaletin varlığı rüşvetin olmamasına engel midir?
Bu sorunun cevabı evet ise; durum çok daha vahimdir.
Ya; toplum rüşveti, rüşvet olmaktan çıkarmış, ya da Paralelcilerin “haram lokma yemedik” dedikleri gibi veyahut da insanın ontolojik imtihanını, epistemolojiye indirmektir.
Böylelikle, ya insan fıtratı göz önüne alınmaz veya haramın olmadığı bir anlayış hâkim olur. Şu anda T.C. Cumhurbaşkanı yönetiminin, adaleti öncelemediği/önemsemediğini kim iddia edebilir.
İddianın somutluğu ve kesinliği inandırıcılıkları artırır. Son zamanlarda toplumda gördüğüm bir adaletperestlik var. Bu adaletperestlik, kişilere negatif yönlü özgüven vererek, Yahudilerde olan “İrade dışı sorgulama hastalığı” oluşturuyor.
Bu hastalık, insanı, tekrardan beşer konumuna indirecek, hatta “aşağılık maymunlar olun” ifadesine muhatap hale getirecek. Maazallah!
Selametle… akö

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
RÜŞVET

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin