SAKIN KİMSENİN AHINI ALMA!

Değerli okurlarımız şu imtihan dünyasında, kimsenin ahını ve bedduasını almayalım lütfen…
Şems-i Tebrizi “Ey İnsan!
Kafdağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma…
Her şeyin bir hesabı var, üzdüğün kadar üzülürsün.”
Evet, şimdi yazacağım yaşanmış bir hadisede yaşlı teyzemize yapılan haksızlıklar karşısında, yapanların cezasını nasıl aldığını çok iyi izah edilmiş olduğunu göreceksiniz…
Bir acelesi olduğunu, onu görür görmez anlamıştım.
Sağanak halinde yağan yağmura aldırış bile etmiyor ve bükülmüş haline rağmen sağa sola koşuyordu. Yanına sokularak:
– Hayrola teyzeciğim, dedim. Bir derdiniz mi var?
Sıcak bir tebessümle:
– Buraların yabancısıyım evladım, dedi. Hastane tarafına gidecek bir araba arıyorum.
– Biraz beklerseniz aynı dolmuşa binebiliriz, dedim. Oraya geldiğimizde size haber veririm.
Teşekkür ederek yanıma yaklaştı ve küçük bir çocuk gibi şemsiyenin altına girdi. Nurlu yüzü yağmur damlacıklarıyla ıslanmış ve yanakları pembe pembe olmuştu.
– Torunlarımdan biri menenjit geçirdi, diye devam etti. Ziyaret saati bitmeden dolaşmak istemiştim.”
– 20 dakikanız var, dedim. Hastaneye yakın ama, bu havada pek araba bulunmuyor.
Durağa herkesten önce geldiğimiz için, dolmuşa da rahatça bineceğimizi zannediyordum. Ancak araba yanaştığında, arkamızda duran 4-5 kişinin bir anda hücum ettiğini gördüm. İçeriye doluşan ve arkadaş olduğu anlaşılan adamlara:
– İlk önce biz gelmiştik, dedim. Sırayı bozmaya hakkınız var mı?
Ön koltukta oturanı:
– Hak istiyorsan Hakkari’ye gideceksin arkadaşım, dedi. Hem oradaki haklardan KDV’de alınmıyormuş.
Bu laf üzerine attıkları kahkahalarla bindikleri araba sarsılmış ve sinirlerim allak bullak olmuştu.
Sakinleşmeye çalışarak:
– Ben biraz daha bekleyebilirim, dedim. Ama şu ihtiyar teyzenin hastaneye yetişmesi gerekiyor.
Bu defa şoför lafa karışıp:
– Teyzenin arabaya falan ihtiyacı yok be kardeşim, dedi. Okuyup üfledi mi, hastaneye uçuverir. Tekrar kopan kahkahalarla birlikte araba uzaklaşıp gitti.
Yaşlı kadına baktım, tevekkülle susuyordu.5-10 dakika sonra gelen bir başka dolmuşa onunla beraber bindim ve şoföre “teyzeyi hastanede indirmesini” söyledim. Yaşlı kadın, yapacağı ziyaretten ümitsiz görünmesine rağmen şikayet etmiyordu. Üstelik trafik de, yarı yolda tıkanıp kalmıştı.
Şoför:
– Yolun bu durumu, hayra alamet değil, dedi. Sebebini anlasam iyi olacak.
Arabayı çalışır vaziyette bırakıp ileri doğru yürüdü ve biraz sonra döndüğünde:
– Kısmete bak yahu, dedi. Bizden önce kalkan dolmuşa kamyon çarpmış.
Heyecanla:
– Bir şey olmuş mu? diye atıldım. Yani yaralı falan var mı?
– Herhalde, diye cevap verdi. Dolmuşta bulunanları, teyzenin gideceği hastaneye kaldırmışlar.
Göz ucuyla yaşlı kadına baktım. Solgun dudaklarıyla bir şeyler mırıldanıyor ve sanki onlar için dua ediyordu. Şoför, koltuğuna yavaşça otururken:
– Kısmet işte, diye tekrarlayıp, duruyordu. Sen kalk koca bir kamyonla çarpış, hem de Türkiye’nin öbür ucundan gelen, Hakkari plakalı bir kamyonla…
Evet..
Okurken ve yazarken ağladığım yaşlı teyzemizin bu hadisesinden çok ders çıkarmamız gerekiyor değerli okurlarımız…
Yaşadığımız hayatta her şey birbirine bağlıdır. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa karşılığında hayır görür. Kim de zerre miktarı kötülük işlemişse o da karşılığında onu görür.” mealindeki ayetler bu gerçeği açıkça ifade etmektedir.
Büyük İslam alimi ve mutasavvıf Şemsi Tebrizinin dediği gibi ;
“Kainat yekvücut, tek varlıktır. Her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır.
Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının, hele hele senden zayıf olanın canını yakma.
Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir.
Ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü güldürebilir.”
Saygılarımla…

1
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
SAKIN KİMSENİN AHINI ALMA!

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin