Çiçeğin açması için sadece suya mı ihtiyacı var?
Çocuklar da çiçekler gibidir. Açması sabır, emek ister. Suyunu çok verirsen çürür, az verirsen kurur… Her bitkinin kendine göre bakımı vardır.
Her çocuk da kendine özeldir ama değişmeyen tek şey sevgi ihtiyacıdır.
Geçen hafta veliler toplantısına gittim. Öğretmen ile konuşmak için beklerken, velinin çocuğuyla ilgili yakınmalarına kulak misafiri oldum. Anne, baba beraber gelmişler ve ikiside öğretmen. Öğrenci annesinin, hangi branş olduğunu öğrenemesem de baba tarih öğretmeni. İşin enteresan kısmı ise öğrencinin diğer dersler bir yana tarih dersinden 25 alması çok şaşırtıcı…
Yargılamak için yazmıyorum ama çocuğun babası tarih öğretmeni olmasına rağmen, tarih dersi dâhil çoğu dersten zayıf alması, hele ki özel ders aldırmalarına rağmen durumunun bu kadar kötü olması, sorunun başka olduğunun en büyük kanıtı.
Konuşma ilerledi ve çocuğun annesi anlattıkça anlattı…
Öğretmen sordu:” … kaçta kalkıyor?” diye.
“Bilmiyoruz ikimiz de sabah erkenden kalkıp okula gidiyoruz. Ev ona emanet.” dedi.
Öğretmen sustu. Çünkü sorunun ne olduğunu zaten söylemiş oldu.
Konuşmalardan iki ebeveynin okulda geçirdikleri vakit dışında eve geldiklerinde çocuklarıyla sağlıklı iletişim kuramadıkları ortadaydı. Çünkü kaçta kalktığından haberleri yoktu.
Hesap sormak, yargılamak ve yapılamayanlar yüzünden sitem etmek en kolayı…
Ebeveyn olmak sadece çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamaktan ibaret midir?
Bütün sohbet boyunca hep çocuklarını ve yapamadığından şikâyet eden iki öğretmen velisi, hiç kendini eleştirmedi.
Çocuklarının hedefi olmadığından yakındılar ama hedef koyması yönünde caba harcadıklarını ya da buna benzer bir gayretlerinin bulunduğundan bahsetmediler.
Her şeyi önüne getirilen, hazıra konan hatta olması gerekenden fazla doyuma ulaşan çocuklarda ya da bireylerde hedef olur mu?
Yol göstererek, örnek olarak bazı konularda destek olmak bununla berber konuşarak, sağlıklı iletişimle yardımcı olmamız gerekmez mi?
Daha da önemlisi her çocuğa büyüme sürecinde yapabileceği ölçüde mutlaka sorumluluk verilmeli.
Sabah erkenden işe giden, işten sonra eve gelen ve yatana kadar elinde telefon ya da bilgisayar olan, iki lafın belini kırıp sohbet etmeyen, sorunlara sadece maddi boyutuyla yardımcı olan, temel ihtiyaçların verilince ebeveynlik görevlerinin yerine getirildiğini düşünen büyüklerin,durup düşünmesi ve hatayı kendisinde de araması gerekmez mi?
Onların yerine düşünmek, onların yerine yapmak hatta kimi zaman da onların adına karar vermekten vazgeçsek mi acaba!
Gidecekleri, yolda rehber olmalı, yol işaretlerini bırakarak mum misali yollarını aydınlatmalı ancak karar verme fırsatını da sunmamız lazım.
Biz büyükler dönüp geçmişimize bakarsak ne çok yanlışlar yaptık değil mi?
Düşüp düşüp tekrar ayağa kalktık ve her kalkışımızda daha da güçlü yola devam etmedik mi?
Peki, çocuklarımızın hata yapmalarına neden tahammülümüz yok!
Hata yapmaktan korkmasınlar!
Çocuklarımız, hataları yüzünden azarlanıp, yargılanma endişesi duymak yerine hata yaptıklarında bile yanlarında duracak ve daima sevecek ebeveynlerinin olacağını bilsinler.
Bilsinler ki sorunları olduğunda gelip sizden destek isteyebilsinler.
Onları çok sevdiğinizi ve güvendiğinizi hissettirin. Hata yapabileceklerini ve her zaman doğru kararlar veremeyeceğini; ancak zorlandığında da yanında yol göstermek için danışabileceği büyüklerinin olduğunu da bilsin.
Kurallar olacak elbette ama eğlenecekleri, ailesiyle vakit geçirmekten mutlu olacakları zamanları da olsun. Her şeyi fazlasıyla verip doyumsuz olmalarına yol açmak yerine kararında vererek asıl duygusal doyumsuzluk yaşamalarına engel olmak belki de pek çok sorunu ortadan kaldıracaktır.
Çocukları yarış atına döndürmeyin. Unutmayın ki! Hayat sadece derslerden, notlardan ibaret değil…