Seçime aylar kaldı ama ne ekonomide ne de uygulanan politikalarda gözle görülür bir düzelme yok.
Kaldı ki yapılan birçok kamuoyu araştırma anket sonuçları gösteriyor ki iktidarın oy kitlesinde ciddi oranda düşüş söz konusu.
Bunun başlıca sebebi hiç kuşku götürmeyen ekonomideki olumsuzluklar. Tabi ki ekonomi başlı başına etkili değil ama büyük oranla belirleyici konumda.
Oy potansiyeli diğer yıllar göz önüne alınıp değerlendirildiğinde neredeyse %20 düşüş söz konusu diyebiliriz.
Özellikle son üç yıl baz alındığında iktidardaki oy potansiyelinin yarı yarıya düşme nedeni ne olabilir ki?
Sokak röportajlarında yorumlara dayanarak, ilk sıra ekonomik koşulların ciddi oranda kötüye gitmesi diyebilirim. Keza benim için de ağırlıklı olarak bu olumsuzluk ilk sırada yer alıyor.
Demirel’in de bir dönem sıkça telaffuz ettiği gibi” Seçimleri, tencere belirler.” tam da bunu doğrular nitelikte.
Diğer etmenlere gelirsek başta çok sık gündeme gelen yolsuzluk haberleri. Ardından gündemde bomba etkisi gösteren sınav sorularının çalınma haberleri. KPSS başta olmak üzere devlet kadrolarına yapılan yerleştirmelerin de sağlıklı yapılamaması…
Siyasette sahip olunan oy potansiyelini korumakla beraber asıl hedef kararsız seçmenin oyunu kazanabilmektir. Kazanılan oy potansiyelini korumanın yanında hem kararsızlara hem de yeni oy kullanacak olan kitleye yönelik seçim yatırımları yapılması önceliktir.
Kararsızları ya da yeni oy kullanacak seçmen kitlesini geçtim sahip olunan oy kitlesinde ciddi düşüş yaşayan iktidarın çok az zamanı kaldı.
Öyle ki seçimi en çok belirleyecek olan tencerenin görmüş olduğu zarar çok az zaman kalmasına rağmen hala daha düzeltilemedi.
Ciddi kaynak sorunu yaşandığı ortada ve hal böyleyken nasıl yapılacağına dair çözüm yolu da sunulamıyor.
Maalesef şuan ki iktidara yönelik ciddi bir güvensizlik söz konusu.
Çünkü yönetimde bulunan kişilerin ekonomiye ve vatandaşın içinde bulunduğu zor duruma karşı görmezden gelme, yok sayma, sanki her şey yolundaymış tarzı yaklaşımları ve dahası komik tavsiyeleri, oy kitlesinde tepkiye neden oluyor ki bunların hepsi bir araya gelince de oy potansiyelindeki düşüşü net açıklamaya yetiyor.
Bunlara ek yakın zamanda yaşanan iki cumhurbaşkanı danışmanını istifaya zorlayan olumsuzlukları da sayılabiliriz.
İktidar olunca yolsuzluk, yoksulluk ye yasakları ortadan kaldırma sözü vardı. Lakin ortadan kaldırma şöyle dursun 3Y ile geçmeyen günümüz kalmadı.
Ekonomi her geçen gün zamlarla perişan dolayısıyla alım gücü her dakika düşüyorken yoksulluk da artıyor.
Zannedersem yolsuzluk kısmına değinmeme gerek kalmadı. Yasaklar gelince malumunuz ki eleştirmeyi geçtim, derdimizi anlatmaya korkar oldum.
Yapılacak seçim sonrası, ülkemiz bir geçiş dönemi yaşayacak diye düşünüyorum. Alt yapısı güven üzerine oluşan bir parlamenter sistemin oluşturulması en doğrusu olacaktır.
Vatandaş olarak; her şeyden önce adil bir yönetim, hakkımın yenildiğini hissetmediğim kaygı duymayacağım bir gelecek beklentisi, iktidardan isteyeceğim en doğal hakkım olsa gerek.