1. Haberler
  2. YAZAR
  3. SEVİYE NASIL DÜŞÜRÜLÜYOR?

SEVİYE NASIL DÜŞÜRÜLÜYOR?

Cehaletin bütün kötülüklerin anası olarak nitelenmesi ne doğru bir tesbittir ki, günümüzde bunu bizatihi her alanda görmekteyiz. Ülkemizde giderek artan suç oranları bu konunun en önemli isbatıdır. Cezaevlerinin dolup dolup taştığı, habire yeni cezaevlerinin yapıldığı, bir taraftan da yeni mahkûm ve tutuklulara yer açılması için CMUK ve infaz yasalarında sürekli değişiklikler yapılarak sürelerin indirildiği bu dönemde cehaletin azaldığından bahsedilebilinir mi?  Adaletin neredeyse tıkanma noktasına geldiği ülkemizde çoğu mahkemeler bazı davaları ancak bir-iki yıl sonra görüşebilmekte, adliye binalarına sığmayan yargı birimlerine ek binalar verilmektedir. İcra müdürlükleri icra dosyalarını koyacak yer ararken, icradaki dosya sayısının 24 milyonu aştığı da ifade edilmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan hesaplamaya göre, son 11 yılda cezaevi girenlerin sayısı 3.8 kat arttı. TÜİK’in Kasım 2020’de yayınladığı en güncel veri 2019 yılına ait. Buna göre 2019’da ceza infaz kurumlarına 281 bin 605 kişi girdi. Bu sayı 2009 yılında 74 bin 404 kişiydi. Suç türü üzerinden veriler irdelendiğinde, hırsızlık, cinsel suçlar, uyuşturucu ve kaçakçılık alanında işlenen suçlarda patlama yaşandığı görülüyor.2009 yılında öldürme suçundan içeri girenlerin sayısı 1.514 iken bu sayı 6 kat artarak 9 bin 574’e yaralamada ise 4.5 kat artarak 34 bin 987’ye çıktı. Aynı dönemde cinsel suçlar 10 kat artarak 562’den 5 bin 800’e yükselirken, hırsızlıktan hükümlülerin sayısı 7 kat, uyuşturucudan hapis cezası alanların sayısı 11 kat arttı. 11 yılda kaçakçılıktan cezaevine konulanların sayısı 9 kat artışla 935’ten 8 bin 111’e yükselirken, sahtecilik suçu 5 kat, yağma 11 kat, trafik suçları ise 15 kat artış gösterdi. Bütün bu sonuçlardan çıkarılacak en büyük ders ne olabilir? Ülkemizde zorunlu eğitim her ne kadar on iki yıla çıkarılsa da, her ile bir veya iki üniversite açılsa da, televizyon, internet ve iletişim yaygınlaşsa, bilgiye ulaşmak çok kolaylaşsa da cehalet çoğalmakta, yaygınlaşmakta, derinleşmekte ve egemenliğini güçlendirmektedir. Çünkü birileri böyle olmasını istiyor:  “Yoksul bırak, itaat etsin, cahil bırak, biat etsin” diye çok kullanılan güzel bir söz bu durumu açıklıyor.

İnsan okuyarak nasıl cahilleşir? Bir insana, lazım olan bilgiler yerine lüzumsuz bilgiler verir, zihnini onlarla doldurursanız o insan cehaletin içinde debelenir durur. Bildiğini zannederek yaşar, karar verir, ancak bildikleri kendini doğruya değil yanlışa götürür. Ülkemizde özellikle din alanında o kadar çok dezenformasyon yapılmaktadır ki, bu yanlış bilgileri düzeltmek için aylar değil yıllarca uğraşmak gerekir. İslam’ın içine birileri tarafından kasıtlı veya cehalet eseri sokulan bidat, hurafe, efsane, yalan ve yanlış bilgiler maalesef son dönemlerde öyle bir çoğaldı ki, artık din bağlanılan ve uyulan bir gerçek olmaktan çıkarak üzerinde tartışılan bir alan haline geldi. Cemaat ve sermaye toplamak, nüfuz alanı oluşturmak ya da siyasi rant elde etmek amacıyla din adına ortaya çıkan ihlâs ve samimiyetten çok uzak birileri ne yazık ki dini sulandırmakta, mensup veya takipçilerine din adına yanlış, eksik veya gereksiz bilgiler vermek suretiyle itikat, amel ve ahlak konularında insanları zaafiyete düşürmektedirler. Yüce Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’de “dini mübin” yani apaçık, doğru din diye tanımladığı İslam’ın kaynakları bellidir. İslam’ın itikat, ibadet, amel ve ahlaki kuralları gayet açık şekilde ortaya konmuştur. Dinde şari’ olan, yani hüküm koyan Allah ve Resulünün çizdiği sınırlar bellidir. Helal ve haramlar birbirinden kesin çizgilerle ayrılmıştır. O halde birilerine ne oluyor ki, helali haram, haramı ise helal göstermeye çalışıyor? Birilerini memnun etmek için Allah’ın rızasından niçin uzaklaşılıyor?

Ülkemizde sadece dini konularda değil, tarih, kültür, edebiyat başta olmak üzere her alanda bilgi seviyesi giderek düşüyor. Televizyon izleme oranlarında günlük 330 dakika ile dünya rekoruna sahip olan ülkemiz, kitap okuma oranında ise binde bir oranıyla 86.sırada yer alıyor. Bu durumdan başka,  internet kullanımının giderek yaygınlaştığı ve özellikle akıllı telefon ve buna paralel olarak soysal medya kullanımının yüzde seksenlere ulaştığı göz önüne alındığında seviye düşüklüğünün nedeni de gayet net anlaşılıyor. İlim, irfan, fazilet, tefekkür, edep, ahlak ve erdemden uzak tv yayınları ve sosyal medya aygıtları bize bir şey katmadığı gibi, bizden çok şeyler götürüyor. Bu konularda anayasa ve kanunlara göre hareket ederek önlem alması gereken kurumlar ve yetkililer harekete geçmek için neyi bekliyor? Aile, çocuklar, gençler ve toplumun önemli bir kesimi uyuşturucu, alkol, kumar, cinsel istismar, inanca, mala ve cana saldırı tehdidi altında iken, ülkenin gündeminde sadece seçimlerin ve seçileceklerin olması ne kadar acı değil mi? Ulusal Tv kanallarında kelli felli adamların bütün bu problem ve sorunları görmezden gelerek siyasete kilitlenmiş olmaları neyi çözecek? Biz zihin yapımızı değiştirmedikçe, önceliğimiz ahlak ve maneviyat olmadıkça, çözümü Hak ve hakikatta aramak yerine bir kaç beşerin veya ideolojinin peşinde koşarak şimdiye kadar neyi halledebildik, şimdi de neleri halledeceğiz? Bu ülke halen savaşmakta olan iki ülkenin enerjisine ve gıda maddesine muhtaç halde ise, oturup düşünsün, çareyi dışarılarda değil, kendinde arasın. İnanç hürriyetinin, düşünce hürriyetinin ve teşebbüs hürriyetinin halen daha tartışıldığı bir ülke ne kadar gelişmiş ve müreffeh hale gelmiştir?  Seviye alabildiğine düşüyor, ya da düşürülüyor, bunu görelim, tedbirimizi alalım. Yoksa bu işin sonu pekiyi gözükmüyor. Rabbim hepimizi hidayetiyle doğru yola kavuştursun, feraset ve basiret vererek gerçekleri görmemizi nasip eylesin. Âmin.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
SEVİYE NASIL DÜŞÜRÜLÜYOR?
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin