Hiç sanmam! Tarih değil, hatalar tekerrür eder.
Şöyle ki;
Ülkemizin yegâne kurucusu ulu önder Atatürk, üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen hala daha etkileri devam eden dünya çapında bir lider…
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na az kala, bizim için yaptıklarına bir kez daha onur duyduğumuz evrensel nitelikte önder…
Yıllar öncesi yaptıklarına bakınca ne kadar da çağdaş, bilge, ilim, irfan sahibi değil mi?
Günümüzde olduğu gibi gelecek kuşaklarda da etkisi artarak devam edecek olan liderliğiyle, yıllar geçse de hiç kuşku yok ki aydınlığını yaymaya devam edecek.
Savaş meydanlarında elde ettiği başarılara doymayan; cumhurbaşkanı seçildikten sonra bile başarılarına, yeniliklerine yenilerini ekleyerek devam eden ulu önderimiz, döneminde yaşanan dünya çapında etkili olan ekonomik buhranda bile farkını konuşturmuş.
Öyle ki 1929 yılında cumhurbaşkanı seçileli daha 6 yıl olmuşken tüm dünyada etkisini gösteren büyük buhran, bütün devletleri olumsuz etkilemişken; üretime yapmış olduğu yatırımlarla farkını konuşturmuş, krizden etkilenmeden vatanı yönetmeyi bilmişti.
Buhran yıllarında Amerika ve Avrupa’da milyonlar işsiz kalmış, sanayi ülkeleri, tarım yapan ülkelere muhtaç kalmıştı.
İşte o dönem 1925 yılında çıkarmış olduğu kanunla, bir zamanlar padişahların kişisel malı sayılan ekilebilen arazileri, öküzüyle beraber çiftçiye bedava dağıtarak ülke genelinde tarımın büyümesini sağladı.
Bununla kalmamış! Osmanlı döneminde ekenden, ekmeyenden; evlenenden ya da bekârdan dahası hayvanını kaybedenden bile alınan gereksiz bütün vergileri kaldırmış ve tam teşebbüs tarıma yoğunluk verdi.
Üretim arttıkça da kriz yaşayan Avrupa ve Amerika ülkelerine Kliring sistemiyle yani iki yanlı yapılan ticaretin malla ödenmesi usulüne dayanan, mala karşı mal usulüyle ithalat ve ihracat yapmaya başladı.
Akıllıca değil mi?
Döviz kullanılmadan takas yoluyla, kliring kurumlar aracılığıyla gerçekleştirilen ticaret ile kriz yaşayan sanayi ülkelerine yüksek fiyattan tarım ürünleri satarak kazanılan parayla yeni fabrikalar açtı. Böylece tarımın yanında sanayide de gelişmeyi sağlamış oldu.
Osmanlının borcunu ödemiş, yıkılma tehlikesindeki ülkeyi ayağa kaldırmış üstüne tarıma ağırlık vererek ekonomik buhrandan başarıyla hem de bırakın etkilenmeyi o dönemin olumsuz koşulunu fırsata çevirerek hem tarımda hem de sanayide büyüme sağlamış.
İşte o lider, dünya tarihinin en sert küresel ekonomik buhranını akıllıca kullanıp fırsata çevirmeyi bilmiş. Hem de iktisatçı olmadan. Dahası okuma yazma oranı çok düşük olan çiftçisiyle başarmış.
Aslında yaşanan ekonomik krizler, akıllıca kullanan ülkeler için fırsat kapılarıdır. Çünkü akıllıca yapılacak yatırımlar sonrası, krizler fırsat kapıları açmak için en uygun dönemlerdir.
Keza dünya çapında yaşanan Covid salgınını düşünecek olursak; kullanmayı bilen şirketler için bulunmaz nimet niteliğinde fırsatlar oluşturdu.
Maske, kolonya, eldiven, dezenfektan, galoş vs. ürünlerin yanında; tedavi aşamasında kullanılan ilaç, dahası üretilen iğnesi bile bazı şirketler için korkunç gelir sağlamadı mı? Kısacası özellikle sağlık sektöründeki üretimde ciddi kar marjları elde edildi.
Dünya şimdi de gıda krizi tehlikesi ile burun buruna. Zamanında sanayide yaşanmış olan kriz, şimdi de gıda da yaşanacak ve bizim bu fırsatı kullanmamız şart.
Ülkemiz verimli topraklara sahip tarım ülkesiyken bunu kullanamazsak çok ama çok yazık olacak!