ÜÇ TARZ-I FIKIH

Bu başlık,” Üç Tarz-ı Siyaset”, Yusuf Akçura’nın 1904’te Kahire’de Türk adlı gazetede kaleme aldığı makaleden alınmıştır.

Malikilik, Caferilik ve Hanefilik…

Bu sıralama hem tarihsel,hem de oluşum mantalitesine göre yapılmıştır. Birİnanc/Öğreti, öncelikle bulunduğu mekân ve o mekânda yaşayan insanlar arasında kabul ve ret edilir. İkinci aşama olarak o coğrafyada o inanç/öğretiyi kabullenerek yaşayanlar bunu başka coğrafyalarda kendileri ve başkalarına öğretmek için yaşarlar. Üçüncü aşama olarak bu inanç/öğreti başka coğrafya ve topluluklarda bu inanç/öğretinin düşünceleri kutsal/klasik metinlerindeki bilgilere dayanarak yaşarlar.En son aşama olarak bu yöntemler sistematik olarak fıkıh/doktrin oluşturur. Bunun fıkıhtaki karşılığı İmam Şafii (rha)’in Er-Risale kitabıyla başlamıştır.Bu açıklamalar ışığında islam fıkhının oluşumunun ilk aşamasının Malikilik temsil eder.

Malikilik, Medine eksenli bir fıkıh anlayışıdır. Hicretten sonraki 10 yıllık Risalet döneminde yesrib’in medinelileşmesi sürecinin yaşanmışlığının fıkhıdır. Malikilik, İslam düşüncesinin topluluk ve coğrafi birlikteliğinin rasulullah(sav) gözetimindeki yaşantısını referans alarak oluşturulmuş daha doğrusu doğal süreçle oluşmuş sonra fıkıhlaşmıştır. Malikilikle, İslam dininin bütün birleşenlerinin Rasulullah (sav), sahabe (r.anhum) ve Medine bir bütün olarak birleştirilmesinden oluşmuştur. Bunun en bariz örneklemesi bugünkü Mekke– Medine şehirlerindeki yaşayış farkında ortaya çıkar.

Caferilik; Medine’deki bütünlükten ehli-beyt referansına uyanlarının başka/uzak coğrafyada (IRAK) uygulanmasıdır. Bu coğrafi farklılığa Basra şehrini örnek verebiliriz. Bugün dahi bu farklılık, farklılığını koruyor.Zamanla bu coğrafi farklılığa ilave olarak siyasi farklılık eklendi ve daha uzaklarda siyasi farklılıkla(PERS) temas kurunca fıkıh anlayışı ile siyasi birlik oluşturuldu.

Hanefilik; hem coğrafi, hem de toplumsal farklılığın olduğu sadece şari’nin kurallarının benimsenmiş genel sünnet (mütevatir) hariç yani yaşam fıkhı oluşturulmuştur. Bu anlayışta Kur’ân-ı Kerimin Sünnetten önceliğinden ziyade Sünnetin otokontrolü anlayışıyla değerlendirilmesidir.. Yani sünnetin, sünnetliği kuranı kerimin yorumuna bırakıldı.

Bu anlayış farklı sünnet uygulamalarının bağımsız ve tarafsızlığının sorgulanmasını gerektirdi. Bu durum günümüzde de devam etmektedir. Bu hilafet makamını elinde bulunduran siyasal yapının yönlendirilmesi/koruması altında yapıldı. Selçuklu ve Osmanlı siyasi birliğiyle günümüze kadar devam ede gelmiştir. Günümüzde bu fıkıh anlayışını kabaca ve genel hatlarıyla üç farklı coğrafya ve üç farklı siyasal oluşum ile ilişkilendirebiliriz. Malikilik; Suudi Arabistan, Caferilik;İran ve Hanefilik; Türkiye olarak temsil edilmektedir. Genellemeler içinde hata barındırır düsturunu göz ardı etmeyelim

Selametle… akö

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
ÜÇ TARZ-I FIKIH

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin