VİCDANIN YÜREĞİ

After Life dizisinde geçen bir replik ile satırlarıma başlamak istiyorum.

İnanmayan Tony’e inançlı biri olan Kath’in

“Ateistsin, cennet ve cehenneme inanmıyorsun. Buna rağmen neden kötü şeyler yapmıyorsun?” şeklinde bir soru soruyor ve Tony de “vicdan” diyerek onu yanıtlıyor.

Tony’nin kötülük yapmasına engel olan şey ne din ne yasalar ne de diğer toplumsal normlar. Yani kötülük yapmasına engel olan tek şey, vicdanı.

Peki o halde soruyorum; Tony’nin bahsettiği şu vicdan nedir? Her insanda doğuştan varolan içsel bir güdü mü yoksa sonradan kazanılan bir şey mi?

Dostoyevski’nin Suç ve Ceza kitabında şöyle bir diyalog geçer: “Bu insanların hepsi böyle senin gibi, biraz acı duysa ortalığı telaşa verir, bağırırsınız! Sizde ‘vicdan’ diye bir şey yok! Damarlarınızda kan değil, su taşıyorsunuz!”

Suçluların (hırsızlar, katiller, sapıklar, tacizciler vs.) vicdanı var mı? Neden yaptıkları kötülüklerden dolayı vicdanları devreye girmiyor? Yoksa Suç ve Ceza’da bahsedildiği gibi onlarda vicdan yok mu?

Halk arasında vicdan hakkında çeşitli tabirler kullanırız. Vicdanı körelmiş, vicdanı taş bağlamış gibi ifadeler var. Bu ifadelere dayanarak vicdan değişebilir diyebiliriz değil mi? Vicdan değişken bir şey. İçimizde biraz “vicdan muhasebesi” yaptıktan sonra vicdanı bir de psikoloji literatüründe ele alalım.

Psikanalizin kurucusu olan Sigmund Freud Yapısal Kişilik Kuramında insanın id, ego ve süperegodan oluştuğunu ileri sürmüştür. Kısaca bunları açıklamak gerekirse; id, alt benlik demektir. Doğumla birlikte var olur ve haz ilkesi ile çalışır. Ruhsal enerjinin (libidonun) kaynağıdır. Ego, benlik demektir. Kişide altıncı ayda belirir, ikinci ayda kendini gösterir. İd ve süperego arasında arabulucu-uzlaştırıcı görevi görür. Birinci görevi idden gelen istekleri gerçekleştirmektir. Bunun için erteler ve plan yapar. Karar mekanizmasıdır. Süperego ise  üst benlik demektir. 5-6 yaşlarında ortaya çıkar. Mükemmelliyetçi taraftır. Kanunlar, kurallar, örf, adet, gelenek, din, toplum gibi normları dikkate alır. Süperego da kendi içinde Ego ideali ve Vicdan olmak üzere iki parçadan oluşur. İşte psikanalitikçiler ahlak gelişimini Süperego’nun ilk parçası olan Ego ideali ve Vicdan ile açıklar.

Ego ideali, iyi davranışların kurallarını ve standartlarını içeren süperego parçasıdır. Bu davranışlar, kanun, toplum ve diğer otorite figürleri tarafından onaylanan, kabul gören davranışları içerir. Bu kurallara uymak, gurur, değer ve başarı duygularına yol açar. Bu kuralları çiğnemek suçluluk duygusuyla sonuçlanabilir ve işte bu noktada vicdan devreye girer. Yani vicdan, kabul görmeyen davranışlar sergilendiğinde devreye giren mekanizmadır.

Ego idealine uygun eylemlerde bulunduğumuzda kendimiz hakkında iyi hissederiz. Vicdanımızın kötü gördüğü şeyleri yaptığımızda ise suçluluk duygusu yaşarız.

Yazılarında vicdana sıklıkla vurgu yapan Prof. Dr. Kemal Sayar vicdanı, “Hakikati keşfetmek, insanın kendi dünyasındaki tutarsızlıkları fark edip iyiyi, doğruyu bulması. Aynı zamanda yaptığımız iyi veya kötü davranışların tartıldığı, öz sevgimizin yeşerdiği, kendi kendimizi yargıladığımız, ceza verebildiğimiz yer.” şeklinde açıklıyor.

O halde diyebiliriz ki vicdan insanda sonradan varolan içsel bir mekanizmadır. Kimi insan bu içsel mekanizmayı besler ve kötülük yapamaz. Çünkü kendi içinde bir yargı sistemi kurmuştur. Vicdanının yüreğini dinleyip güzel işler yapar. Ama kimileri de vardır ki vicdanlarının sesine kulaklarını tıkayıp onu kötülüğün karanlığına hapseder ve kötülük yapmalarının önüne geçen en büyük engel kalkmış olur. Vicdanımızın taş bağlamasına izin vermeyelim. Vicdanın yüreğini dinleyip dünyayı daha güzel ve daha vicdanlı bir yer yapmak umuduyla umutla kalın..

 

 

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
VİCDANIN YÜREĞİ

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin