T.C. Devleti’nin vatandaşlarıyla aidiyetini sistematik yapabilmesi için, seçim mekanizması kurulmuştur. Bir vekilin bu mekanizmadan faydalanarak, düşünsel olarak aidiyetlerini sağlamaya çalıştığı, kişi, kesim, yöre vb. aidiyetlerini sistem içine çekmek için bölge halkının bu potansiyelini kinetiğe dönüştürmek olacağını düşünüyorum. Bunu anlamlandırmak için Maden ilçesi özelinde Elâzığ’ın “Dicle havzası” içinde kalan halkı aidiyetini anlatacağım.
Maden Yolu-Çözüm Yolu (aidiyet):
Dicle havzası ile Fırat havzasını birleştiren yoldur.
Diyarbakır-Elazığ yolundaki Maden ilçesi bu yolun yaklaşık ortasında (E:70; D;80) olmasıdır.
Bu coğrafik avantajın yanında en önemli avantajı siyaset-sosyolojisidir.12 Eylül öncesi Diyarbakır ve Elazığ birbirlerini misafir edemezken. Madende hem 23 ve hem de 21 plakalı araçlar vardı.
Ayrıca Maden o zaman bir ilçe olmasına rağmen yaklaşık 15.000 nüfusa sahipti.
Etibank-Bakır fabrikasının orada olmasından dolayı sosyalist düşünce siyasetçileri işçiler üzerinden siyaset yapınca haliyle maden ilçesinin önemi siyasal olarak da arttı. Örnek olarak daha ilkokulda iken Deniz Baykal’ın( 1979 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı iken) Maden’deki mitingine katıldım.
Eksen derinliği:
Potansiyelin bir başka çeşidi; Fırat ve Dicle havzaları var.
Elazığ’daki siyaset; Doğu-Fırat – Batı Fırat ve ortada Harput ekseninde yani doğu-batı ekseninde tek eksen üzerinden yapılıyor. Elazığ’daki siyaset doğu-batı yapılınca Tunceli-Diyarbakır bağlantısı eksik kalıyor. Dicle havzası Elazığ’ın dört(4) ilçesi (Maden, Alacakaya, Arıcak ve Sivrice) ve Diyarbakır’ın (4) dört ilçesi (Ergani, Çermik, Çüngüş ve Dicle) olmak üzere toplam sekiz(8) ilçeden oluşuyor. Ayrıca Maden’de Etibank-Bakır ve Alacakaya’da Etibank-Krom fabrikalarından dolayı gerek bu yöredeki halklarının genel toplanma yerleri olmuştur.
Maden merkezli kuzey-güney eksenli bir siyasetin Elazığ’da yapılacak olmasıyla Tunceli-Diyarbakır hattını bağlamış oluruz. Hatta Dicle nehrinden dolayı Diyarbakır-Bağdat hattında siyaset yapılabilir. Bu eksikliği gidermek için Elazığ’da Dicle Havzası’nın da siyasete katılması gerekiyor.
Elazığ siyaset tarihinde Maden ilçesi, Diyarbakır’da gösterdiği etkinliği Elazığ’da gösterememiştir. Hâlbuki Maden ilçesinin Sosyo-dinamik yapısının çeşitliliği ve kuzey-güney hattının ortasında olması ve Osmanlıda eyalet ve mutasarrıf gibi idari olarak tarihsel bir birikime sahip olması hasebiyle bunu çoktan hak etmiştir.
Hazar Gölü- Huzur Gölü (Sosyo-Kültürel):
Hazar gölü; Fırat ve Dicle havzalarının en yüksek geçiş yerinde olmasından dolayı şu an itibariyle Diyarbakır ile Elazığ arasında birlikte kullanılıyor. Elazığ siyasetini Doğu-Batı yönüne ilaveten Kuzey-Güney perspektifi de eklenirse Hazar Gölü-Huzur Gölü Projesi gerçekleştirilir.
Bunun olması için de “Maden yolu, Çözüm yolu” düşüncesi uygulanmalıdır. Çünkü Elazığ’ın T.C. aidiyeti çok fazladır. Diyarbakır’ın ise malumdur. Hazar gölü bu iki topluluğu ideolojinin tutsağından kurtarıp kültürel birliktelikle ortak aidiyet oluşturabilir. Hatta bu birlikteliğe Dicle nehrinden dolayı Bağdat’a kadar her yer dâhil olabilir. Harput’un Osmanlıdan kalma eğitim merkezliğini (İstanbul dışındaki ilk yapancı okulun açıldığı yer) devam ettirmek ve etkili kılmak için Harput’ta Din-Dil-Tarih ve Coğrafya bölümlerinden oluşan fakülteler, buna mukabil Ergani ilçesinde tarihte ilk tarım ve yerleşim yeri olmasından dolayı bu konumuna uygun fakülteler kurulmalıdır. Harput ve Ergani Fakültelerindeki kazanılan düşünce birikimi, Hazar gölü sosyal laboratuvarında test edilir.
Türkiye’nin huzuru ve refahı Elâzığ-Diyarbakır dengesindedir.
Bu dengenin merkezide maden’dir.
Sağlıcakla Kalınız…