Abese Suresindeki, Abdullah İbn-i Mektum (ra) olayında görülüyor ki, peygamber dahi olsan tebliğ ederken İslam Dininin maslahatını gözetemezsin.
Maslahat toplumsal yaşamın siyaseten idaresinde kullanılan bir argüman olabilir. İtikadı olaylarda maslahat gözetilmez.
Ebubekir (ra)’ın zekât ile namaz ayrımı yapan kabileye savaş açması buna en önemli örnektir.
Çünkü İslam dini Allah(c.c)’a aittir. İslam dininin sahibi ve koruyucusu Allah (c.c)’dır.
Biz yaşayan ve yaşatanlarız ancak. Yani İslam dininin yaşanması ve yaşatılması kıyamet saatine kadar devam eder. Onun için olsa gerek kıyamet saati gelince elinizdeki fidanı dikiniz. Fidanların yeşermesi bize ait değildir niyet ve fiil bize aittir.
Gerisi takdir-i ilahidir. Bu fidandan kasıt,“Salih Amel” olabilir.
Çağımız âlimlerinden Mevdudi (rha) en kuvvetli sünnetin “sünnet toplumu oluşturmak” olması gerektiğini söylüyor. Bunu yaşatabilmek için sünnetin günlük hayatımızın en kılcal damarlarına kadar işlemesi gerekiyor.
Sünnete uymak ile sünnet toplumu oluşturmak arasındaki fark:Farz-ı Ayn ile Farz-ı Kifaye farkı gibidir.
Bazı âlimlerimiz Farz-ı Kifayeyi daha ehemmiyetli saymışlardır.
Çünkü İslam Dini tek başın ve/veya dağ başında yaşanacak din din değildir.
İslam dininin tebliği ile yaşanmasını ayırmamız gerekiyor.
Tebliğ Gayr-i Müslime yapılır.
Yaşanmasını/yaşatılmasını sağlamak için Emr-i Bil Ma’ruf ve Nehy-i Anil Münker uygulanmalıdır. Tebliğde maslahat gözetilmez.
İrşatta ise “Salih Amel”in yaşanmasında/yaşatılmasında şartlara göre gösterile bilinir.
Saff Suresi 2. Ayet gereğince evvela “Nehy-i Anil Münker” ahiri “Emr-i Bil Ma’ruf”gözetilir.
Kelime-i Tevhid ifadesinde ve İslam fıkhında öncelik olumsuzluğun bertaraf ve terk ettirilmesidir.
Bu açıklamaların ışığında tebliğ ve irşadın farklı usul ve yöntemleri olduğunu söyleyebiliriz.
Tebliğde esas olan kişinin ve topluluğun/kavmin olumsuz mekân ortam ve düşüncelerden kurtarılması, irşad da ise iman ile amel birlikteliğini/bütünlüğünün sağlanması/korumasıdır.
Tebliğinde temel şartı “Salih Amel”i yüceltmek ve güncellemektir.
İtikattaki bozulmalar; Nebi ve Resuller tarafından, ameldeki bozulmalar ise âlimler tarafından irşad edilir.
Tebliğ ile irşadın karıştırılmaması ve uygulamada yöntem farklılığının göz ardı edilmemesi gerekmektedir.
Sağlıcakla Kalınız…
