Her duyduğumda hayrete kapılarak, oturup düşünmeden yapamadım. Her yerde depremle ilgili haberler ve o ilk cümle;
”… hayat normale döndü.”
Normale dönen neydi ki?
Ailesiz kalmak mı?
Bir gecede dünya da yapayalnız kaldığı gerçeğiyle yüzleşmek mi?
Ya da evsiz, barksız kış günü sokakta kalmak mıydı?
Binlerce can enkaz altında kalmışken, binlercesi karda kışta sokakta…
Hayat, o kadar kayıpla nasıl normale dönerdi ki!
Gelin bir de TDK sözlük anlamına bakalım;
Normal; Kurala Uygun, Alışılagelen, Olağan, Düzgülü, Aşırılığı Olmayan, Uygun
Aşırılığı, Eksikliği Ve Taşkınlığı Olmama, Ortalama Durum( Değiştirmeden olduğu gibi yazdım)
TDK, normal kelimesinin Türkçedeki anlamı için yukarıdaki açıklamayı yapmış.
Bu durumda hayat alışagelmiş haline geri dönmüş oldu öyle mi?
Depremde bu kadar can kaybı vermemizin nedeni ihmalleler değil miydi? Normal olan ihmallerin devam etmesi mi?
Normal olan İmar affı mı, parayla mimarlık diploması verilmesi mi, belediyelerin denetlemeden ruhsat vermesi mi, fay hattına binalar yapmak mı, yardımların gecikmesi ya da arama kurtarma konusunda yaşadığımız gecikmeler mi, yerleştirilen lİyakatsiz görevliler mi, inşaat malzemesinden çalınanlar mı normal olan?
Kızılay’ın çadırları ya da yapılan yardımları parayla satması mıdır, normal olan?
Bu kadar aksaklık yaşanmasına rağmen kimsenin sorumluluk almaması, istifa etmemesi mi normal?
Zaten önlem alınmayan normalsizliklerden dolayı değil miydi, bu yaşadıklarımız!
Benim normal anlayışım söylenenle hiç ama hiç uyuşmadı!
***
O can senin olsaydı, yine aynı şekilde konuşur muydun?
Kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştık diye endişelenirken üst üste yağan sağanak yağmur sonrası oluşan sel felaketi maalesef 18 canımızı bizden aldı,
Yine felaket, yine can kaybı, yine gözyaşı…
Depremde yaşanan felaket sonrası azar işittiğimiz yetmemiş gibi sel sonrası yapılan açıklama beni dehşete düşürdü!
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi Şanlıurfa ve Adıyaman’da oluşan sel felaketinden sonra yaptığı açıklama:
“”Yağışların düzensizliği var. Kuraklık riski de vardı. Bir taraftan 15 canımızı (ölü sayısı 18’e yükseldi) aldı ama diğer taraftan toprak suya kavuştu. Atatürk Barajı’nda su mesafemiz 300 bin metreküp arttı. Bu önemli bir şey. Tabii ki taşkın, sel olmasın. Üç günde bu kadar yağış olsun elbette istemeyiz.” (Şiddetle kınıyorum.)
2021 yılında Afad ve Şanlıurfa valiliğinin ortaklaşa yaptığı il afet risk azaltma planı yapılmış ve bu planın içerisinde Cavşak, Karakoyun, Akpınar derelerinden bahsedilerek oluşabilecek sel felaketinden ciddi şekilde etkileneceği ve etrafında ciddi önlemlerin alınması gerektiği yer alıyor.
Peki, iki yılda önlem alınamadı mı?
Bu da kadere bağlanarak geçiştirilip, normale mi bağlanacak!
***
Şu memleket sorunlarına kalıcı çözümler bulun artık!
Sıra geldi benim güzel şehrimin nadide çalışkan belediyesine…
Aylardır alt yapı çalışmaları yapılmasına rağmen; yağan sağanak yağış sonrası yine caddeler geçilemez olmuş, alt yapı yine yetersiz kalmış durumda.
Yağış sonrası alt geçit, göledi andırmaktan geri kalmamış!
Sahi yapılan o kadar alt yapı çalışmaları nasıl olur da işe yaramaz!
Hele o yapılan alt geçit yok mu!
Kim yaptı gerçekten çok merak ediyorum.
Çünkü yapılan alt geçit, yukardan giriş yapıp aşağıya doğru inip tekrar yukarı çıkış şeklinde. Kısacası düz bir yapıda değil.
Eee haliyle de alt geçidin ortası havuz olmaya çok müsait. Yapı olarak o şekildeki geçit için her hangi bir boşaltma mekanizması yapılmamış mı?
Ya da yapılmışsa ne kadar yetersiz olmuş ki her yağış sonrası, hep aynı sorun!