Azık; kişiyi besleyen, ayakta tutan ve koruyan gıdadır. Maddi anlamda kişinin azığı yiyecek ve içecek iken, manevi anlamda azığı da takvadır. Maalesef maddi hayatımız (beş günlük dünyamız) için gece gündüz azık peşinde koşarken, manevi anlamda (ahiret hayatımız için) azık hazırlamaya pek çaba göstermeyiz. Halbuki en hayırlı azık, takvadır. (2/197)
Yine maalesef ekonomiden, siyasetten, spordan, felsefeden, tarihten, teolojiden, teknolojiden her dem konuşup yazarız; lakin asıl bizi kurtaracak olan takva azığını pek gündemimize almayız. O günü çok uzak görürüz. “O gün gelsin, birileri bize o azığı hazırlar” zan ederiz.
Peki, en hayırlı azık olan takva nedir?
Takva; sorumluluk bilinciyle hareket etmektir.
Takva; fıtrat denilen yaratılış ilkelerine bağlı kalarak yaşamaktır.
Takva; hakikat karşısında hassas, duyarlı ve samimi davranmaktır.
Takva; olumsuz sonuçlara karşı tedbir almak, korunmak, sakınmaktır.
Takva; iman ve amelin, hidayet ve kurtuluşun sigortasıdır.
Takva; fücur denilen yoldan sapmanın zıddıdır.
Takva ile iman arasında sıkı bir bağ vardır. “Eğer inanıyorsanız, Allah’a karşı takvalı olun” (5/11) denilerek, takva sahibi olmak, imanın gereği kabul edilmiştir. İmanınız sizi takvaya götürmüyorsa (yükümlülüklerinizi yerine getirmiyorsa), o iman koftur, boş bir iddiadır. O takdirde “İmanınız size ne kötü şeyler yaptırıyor” (2/93) ayetin muhatabı kılar. Bilinmelidir ki ancak takva sahipleri cennete layıktır. (3/133)
Takva türevleriyle birlikte Kur’an’da 280 küsur yerde geçmektedir. Kur’an, insanın bütün eylemlerini takvaya bağlar. “Allah katında en kerem/şerefli olan kimse, en takvalı olan kimsedir” (59/13) buyurarak, takvayı merkeze alır ve ancak muttakilerin Allah’ın öğütlerinden yararlandığını belirtir. (24/34)
Takva, kötülük ve zarar veren her türlü tehlikeye karşı ilahi korumayı talep etmektir. Bu da ancak vahye kulak vermekle mümkün olur. Yani, vahyin kişilere hidayet olması için, takva vasıflarına sahip olmaları gerekir. (2/2) Ayrıca bilinmelidir ki Allah, yalnız takva sahiplerinin taleplerini kabul eder. (5/27)
Peki, takva sahiplerinin özellikleri nelerdir?
Kur’an, asıl iyilik sahiplerinin takva sahipleri olduğunu belirterek onların özelliklerini şöyle sıralar:
Onlar, Kur’an’ın bildirdiklerine iman eden, sevdikleri mallarını ihtiyaç sahipleriyle paylaşan, salatı ikame eden, kendilerini arındıran, sözlerini tutan, her türlü sıkıntı ve zorluklara karşı direnen, hayatlarında samimi ve dürüst davranırlar. (2/177)
Hakikat şudur ki akıl ve vicdan, insanların takva sahibi olmalarını gerektirir. (65/10) takva üzerine inşa edilmeyen hayatlar, ruhsuzdur, anlamsızdır ve sahiplerini asla mutluluğa götürmeyecektir.
Takva libasına sahip olmayan bedenler, (zira en güzel ve en hayırlı libas, takva elbisesidir) (7/26), takva üzerine inşa edilmemiş mescitler (9/108), takva üzerine inşa edilmemiş binalar (şehirler) (9/109), takva üzere bir araya gelmeyip iyiliklerden uzak olan insanlar (cemaatler) (58/9), takva esasla sürdürülmeyen ticaretler, siyasetler, yönetimler, eğitimler vs. koftur, ahiret terazisinde bir karşılığı yoktur.
Diğer taraftan, hak ve özgürlükler için mücadele vermeyen, yoksulu ve mazlumu gözetmeyenlerin takva sahibi olmaları beklenemez.
Yine namaz salatımız, zekatımız, orucumuz, haccımız, kurbanımız takva esaslı değilse, bizlere yararı olmayacaktır. Unutmayalım ki hayvanların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşmaz; ulaşacak olan bizlerin takvasıdır. (22/37)
Unutmayalım ki hayırlı akıbet/son, kalpleri Allah’a saygı ile dolu olup, günahlardan sakınan ve ilahi buyruklara uyanların olacaktır. (20/132) O gün cennet nimetleri, ancak muttakiler içindir. (26/90)
Selam ve sağlık dileklerimle…
