BEŞİR İSLAMOĞLU
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. YAZAR
  4. GAZZELİLERİN HİCRET ETMELERİ GEREKMEZ Mİ?

GAZZELİLERİN HİCRET ETMELERİ GEREKMEZ Mİ?

Gazze’de iki yıldır dünyanın gözleri önünde soykırım yapılmakta, insanlar öldürülmekte, şehir imha edilmekte ve dünya bu katliamlara seyirci kalmaktadır. Artık görülmüştür ki fiili müdahale olmadan konuşmalar ve müzakereler fayda vermiyor, caydırıcılık olmuyor ve işgal ve soy kırım sonlandırılmıyor.

Esasen yapılması gereken iş, halkı Müslüman olan ülkelerin, dünyanın diğer merhametli ülkelerini de yanlarına alarak güçlü ve kararlı bir güç/ordu oluşturmaları ve her şeyi göze alarak masaya demir yumruğunu vurmalarıdır; ancak iki yıldır yüzbinlerce insan ölmesine ve şehir yıkılıp yakılmasına rağmen bu yumruk vurulmadı.

Peki, bu durumda oradaki insanların hicret etmeleri gerekmez mi?

Bu hususta iki temel görüş ileri sürülmektedir: Bir görüş, “ne pahasına olursa olsun, vatanlarını terk etmemeli ve direnmeye devam etmelidirler; zira İsrail ve ABD’nin de istediği budur.” denilmektedir.

İkinci bir görüş, “Gazze’deki insanların artık dayanacak gücü kalmadı. Her gün onlarca, yüzlerce kişi öldürülüyor. İki yıldır dünya seyirci kalmakta ve bu gidişle açlıktan ve ilaçsızlıktan kimse ayakta kalmayacaktır. Dolayısıyla bir an önce hicret etmeleri gerekir” denilmektedir.

Bu iki görüşü Kur’an’a arz ettiğimizde, “hicret etmenin daha uygun olacağı” görüşü önem kazanır; zira benzer durumu Resulullah ve arkadaşları da yaşadı. Onlar da öz vatanları Mekke’de onurlarıyla yaşama imkanı bulamayınca, Medine’ye -Allah’ın izniyle- hicret etmek zorunda kaldılar. Hatta işkencelere maruz kalıp dayanamayanlar, önce Habeşistan’a geçici olarak gönderildiler.

Sadece Resulullah değil, daha önce Hz. İbrahim’in (29/26), Şuayb’ın (7/88) ve Hz. Mûsa’nın (Firavun zulmünden kaçarak Medyen tarafına) hicret ettikleri Kur’an’da belirtilir.

Kur’an, Müslümanların birlik beraberliğini esas alarak tümünün Resulullah ile birlikte Medine’ye hicret etmesini imanî bir konu olarak belirtmiş, zorunlu hale getirmiş ve uymayanları şiddetle kınamıştır. (Nisa 97) Hatta “İman edip de hicret etmeyenleri koruma konusunda müminlerin bir sorumluluklarının olmadığını” belirtmiştir. (Enfal 72)

Kendi ülkelerinde zulüm ve haksızlıklara maruz kalanlar, zalimlerle baş edemiyorlarsa, yapmaları gereken iş, onlara boyun eğmek değil, özgürce yaşayabilecekleri yerlere hicret etmektir. Aksi takdirde kendi nefislerine zulmetmiş olacaklar ve hesapları da ağır olacaktır. Hele hele “toprak/vatan insandan daha önemlidir” diyerek insanların hicretine engel olmak ve ölümlerine sebep olmak daha ağır bir suçtur.

Allah, insanların hicret etmeleri halinde pek çok imkâna kavuşacaklarını haber verir. “Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek pek çok yer ve genişlik bulur.” (4/100)

Bilindiği gibi Mekke’de Müslümanlar hem siyasi ve hem de ekonomik olarak büyük sıkıntılar içerisindeydiler. Ne özerk bir vatanları, ne de siyasi iktidarları (devletleri) vardı. Medine’ye göç eder etmez, hem ekonomik sıkıntıları aştılar, hem bir vatana, hem de bir devlete sahip olmuş oldular.

Kabul etmek gerekir ki hicret/göç, insanca yaşamanın bir yoludur ve doğal bir hareketliliktir; hiçbir zaman bu göç durdurulamaz. Kaldı ki coğrafya insanın kaderi de değildir. Coğrafyayı kader kılmak, insanı doğduğu yerde sabit tutmaktır ki bu insan fıtratına aykırıdır ve zaten mümkün de değildir.

Rabbimiz, hicretin önemi hakkında şöyle buyurur: “Zulme uğramalarından dolayı hicret eden kimseleri dünyada iyi bir yere yerleştiririz. Ahiret ödülü daha büyüktür. Keşke hicretten geri kalanlar bunu bilselerdi.” (Nahl 41)

Rabbimiz! Dünyadaki mazlumlara yeterince yardımcı olamadık; bizleri bağışla!

Selam ve sağlık dileklerimle…

GAZZELİLERİN HİCRET ETMELERİ GEREKMEZ Mİ?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin