Geçen hafta, “Bid’at ve Hurafeler, Dine Karşı Dindir. Nasıl Ayıklanır” başlığıyla bir makale yazmıştım.
Bu hafta ise, o başlığı örneklerle detaylandırmaya çalıştım.
Önceki makalede de belirttiğim gibi, hurafe ve bidat, dine (ayet, akıl ve bilime) aykırı olan ve hiçbir dayanağı bulunmayan batıl inançlardır. Bu batıl inançları (hurafe ve bidatleri) iki ana başlık altında ele almak gerekir. Bunlardan biri inançla ilgili, diğeri de ibadetlerle ilgili olanlardır.
İnançla İlgili Hurafe ve Bidatler
Bilinmelidir ki inanç/iman; sadece Kur’an’ın öğrettiği vahyi/gaybi bilgilerden oluşmaktadır. Bu bilgileri öğrenip kabul edenlere mümin denilir. Dolayısıyla Kur’an’ın onay vermediği inançlar, hurafedir, bidattir ve batıldır. Bu yazımızda, Allah ve elçisi ile ilgili üretilen batıl inançlara örnekler vereceğiz. Örneklere geçmeden belirtelim ki Allah’ı ve elçisini gereği gibi tanımanın yolu, Kur’an’dan geçer. Kur’an’dan değil de başka kaynaklardan tanımaya çalışanlar, doğru anlayamazlar.
- Allah İnancı ile ilgili batıl inançlar
Vahdeti vücut inancı; (“Allah’tan başkası yoktur” İbni Arabi tarafından dillendirilir ve çok kimse tarafından kabul görür.)
Hulul inancı; (Allah’ın, insan bedenine girmesi, Allah ile birleşmesi. Cüneyd Bağdadi; “cübbemin içinde Allah’tan başkası yoktur” der.)
Zuhuriye inancı; (Allah’ın, bazı veli kimseler şeklinde ortaya çıkması. Şemsi Tebrizi, “Allah’ın kendisine kadın suretinde geldiğini ve …” iddia eder.)
Fenafillah inancı; Allah’a ulaşarak, Allah’ta yok olmak. Akarsuyun denize karışması gibi, Allah’a karışarak kaybolmak… Böylece Sufi O olur, O da sufi…
Sudur nazariyesi: Bu inanca göre, Allah kendini “Nuru Muhammedi” şekline sokmuş, oradan da bütün kainatı var etmiştir. Bu nazariyeye göre yaratılış yoktur, sudur vardır. Yani, her şey Muhammed as’ın nurundan sudur etmiş, dönüştürülmüştür.
Allah’ın, ilk ademi/insanı “bir kişi” olarak yarattığı ve o bir kişiden de eşini yarattığı ve doğan çocukların, ensest ilişkiyle (kardeşlerin birbirleriyle) evlendikleri inancı hurafeddir, Tevrat kaynaklı batıl bir inançtır. Oysa, bir anda bir kişi yaratan Allah, binlerce kişi/adem yaratabilir ve yaratmıştır.
Allah’a mekan tayin etmek, görülebileceğini iddia etmek, melek vb. varlıklara ihtiyaç duyduğunu kabul etmek, başkalarına şefaat izni verdiğine inanmak, O’nu razı etmek için -mesajlarına/sistemine tabi olmak yerine- ruhbanlığı tercih etmek, Duanın gereklerini yerine getirmeden dualara icabet ettiğini kabul etmek hurafe/batıl inançlardır.
Allah’ın, evrenin yaratıcısı olduğunu kabul edip, evrene müdahil olduğunu ve din gönderdiğini kabul etmemek (deizm) batıl inançtır.
- Muhammed Nebi İle İlgili Batıl İnançlar
Başta şunu belirtelim ki Muhammed Nebi’ye isnat edilen, ancak Kur’an’a ve akla aykırı olan bütün rivayetler hurafedir, batıldır.
Nuru Muhammedi inancı: Bu inanca göre, Allah’tan başka hiçbir şey yok iken ilk defa nuru (hakikat-i) Muhammediye var olmuş, bütün yaratıklar bu hakikatten ve onun için yaratılmıştır. Alemin var olma sebebi, maddesi ve gayesi bu hakikattir.
Doğumu esnasında ortaya çıktığı söylenen olağanüstü olaylar, çocukken kalbinin çıkartılıp temizlenmesi, öndekileri gördüğü gibi, arkasındakileri de görmesi, gayptan haber vermesi, göklere çıkması, ayı yarması, parmaklarından su akması, kütüğün ağlaması gibi mucizeler hurafedir, batıl inançlardır.
Yine, Muhammed Nebi’nin öldüğü, ancak beden ve ruhuyla dünyada dolaştığı, eşleriyle buluştuğu, kimi zikir meclislerine ve toplantılara katıldığı, ancak melekler gibi görünmez olduğu, hurafedir, batıldır.
Muhammed Nebi’nin, yaşadığı toplumun örf ve adetlerinin ibadet zannedilmesi, rüşdüne ermemiş kız çocuklarla evlendiği, ter, idrar ve tükürüğünün şifa olduğu, sakal ve kıyafetlerinin kutsal olduğu ve ziyarete açılması gerektiği hususlar hurafedir, batıldır.
“Allah ve Resulü” kalıbı yanlış yorumlanarak, Muhammed as’ın Allah’ın yetkilerine ortak edilmesi, Kur’an’dan ayrı bir din getirdiği, hesap günü şefaat iznine sahip olduğu iddiası hurafedir, batıldır; ancak “Bize Kur’an yeter” deyip, Resulullah as’ın örnekliğini dikkate almamak da modern çağın hurafelerindendir; zira o, Kur’an’ı en güzel şekilde icra edendir. Onun içindir ki resule itaat, Kur’an’a itaat, Kur’an’a itaat da Allah’a itaat olarak kabul edilmelidir.
Muhammed Nebi’ye hitaben, ölülerin duyurulması için okunan “sela” bidattir, hurafedir; zira seladaki ifadeler Kur’an bilgisine aykırıdır. Şöyle okunur: “Selat ve selam senin üzerine olsun ey Allah’ın habibi, yaratılmışların en hayırlısı, arşın nuru, öncekilerin ve sonrakilerin efendisi…” Oysaki Kur’an, Muhammed Nebi’yi, Allah’ın habibi olarak belirtmediği gibi, yaratılmışların en hayırlısı ve öncekilerin ve sonrakilerin efendisi olarak da bildirmez. Arşın nuru da Nebi değil, Allah’ın kendisidir.
Hurafe ve batıl inançlara devam edeceğiz inşallah…
Selam ve sağlık dileklerimle…