BEŞİR İSLAMOĞLU

KİTLE KÜLTÜRÜ MANİPÜLASYONDUR

Kültürlerin öznesi de nesnesi de insandır. Özne olan insan, kitleden bağımsız düşündüğünde, aklın ve vicdanın öncülüğünde daha sağlıklı düşünme fırsatını yakalar. Nesne olan insan ise, kitlenin kültürüne tabi kalarak hayatını idame etmeye çalışır.

Özgürlük, tektipleşmeye karşı asil bir duruştur. Kitle kültürü, bu asil duruşu, yani insanın özgür düşünmesini zayıflatarak şahsiyetsizliğe ve tektipleşmeye götürür. Zaten kitle kültürünün temel amacı, manipülasyondur. İnsanların; duygu, düşünce ve davranışlarını çeşitli yöntemlerle –sinsice- değiştirmeye çalışmaktadır.

Çağımızda toplumu manipüle eden televizyon, radyo, basın, sinema, telefonlar gibi pek çok kitle iletişim araçları vardır. Az sayıdaki Program hazırlayıcıları ve sunucuları, milyonlarca insanları pasifize ederek tektipleştirebilmektedirler. Kitle iletişim araçları, sürekli tekrarlarla kitle psikolojisini yönetmekte ve gerçekle ilgisi olmayan mitlere inandırabilmektedir.

Çeşitli ülkelerde yapılan anketlerde/istatistiklerde, toplumun önemli bir kısmının, zamanının çoğunu televizyon karşısında geçirdiğini ortaya çıkarmıştır. Zamanının önemli bir kısmını televizyon karşısında geçiren insanların, artık kitap okuma, özgürce düşünme ve bağımsız hareket etmesi pek beklenemez; zira televizyondaki programların çoğu, seyredenleri belli bir fikre/inanca kanalize etmektedir. Doğal olarak bu durum, onların sağlıklı ve farklı düşünmelerini engellemektedir.

Yeryüzünde, kitle iletişim araçlarına sahip olan güçler/iktidarlar, -adeta sahte mitler, idoller yaratarak- istedikleri şekilde kitleleri pasifize ederek yönlendirebilmekte ve yanıltabilmektedirler. Halkı, bir habere veya bir fikre inandırarak yönetmek için güç kullanmaya gerek yoktur. Halkın iradesini bazı programlarla, mitinglerle, basit eğlencelerle ve yasal yollarla değiştirmek, çok daha kolay ve etkili bir yöntemdir. Bu yöntemle önce halkın özgürce düşünme fırsatı elinden alınmakta, sonra da nasıl düşünmesi ve hareket etmesi gerektiği hususunda hazır paketler servis edilerek sunulmaktadır.

Çağımızda insanların ürettiği teknoloji ve kitle iletişim araçları, her alanda toplumun psikolojisini yöneterek rahatlıkla kontrol altına almakta, istedikleri yöne sevk edebilmektedir. Siyahı beyaz, beyazı siyah; yanlışı doğru, doğruyu yanlış; iyiyi kötü, kötüyü iyi yapabilmektedir. Kitle iletişim araçlarının etkisinde kalan kişiler, genellikle aşağılık kompleksine sahiptirler, dolayısıyla sağlıklı düşünmeleri beklenemez.

Kitle iletişim araçları, insanları istediği yöne kanalize etmek için “özenti/hayranlık” denen duyguyu harekete geçirir. Taklitçilik ve aşağılık kompleksine sahip olanların, özenti duyguları oldukça yüksektir. Bunların nerede duracağını kimse kestiremez. Nefsinin hoşuna giden her bir olguya sahip olmak veya taklit etmek isterler.

Unutulmamalıdır ki çürümüşlüğün ve yok oluşun sebeplerinin başında özenti ve aşağılık kompleksi gelmektedir. Kitle psikolojisinin etkisinde kalanların bu özentiden uzak durmaları oldukça zordur.

Özellikle öz güven eksikliğinden dolayı, kendini ispat etmeye dayanan özenti hayranlığı, gençlerde zirve yapmaktadır. Yabancılara hayranlık, isimleri değiştirmek, içki, uyuşturucu, sigara içmek, farklı saç tıraşı olmak, dar kıyafet, streç giymek, açık saçık dolaşmak vs. göze çarpan özentilerdir.

Özetle belirtmek isterim ki kitle iletişim araçlarının ve kitle psikolojisinin –olumsuz anlamda- etkisinde kalmamak için, özgür düşünmeyi, aklımızı vahyin ve bilimin ışığında kullanmayı asla ihmal etmemeliyiz. İnsanlık için olumlu ve yararlı olan bilgilere, hikayelere, örneklere ve uygulamalara özenti duymalı ve yaşatmalıyız. İnsanlık için olumsuz ve zararlı olan her türlü düşünce ve uygulamalardan şiddetle kaçınmalıyız. Bilelim ki sahip olduğumuz bütün nimet ve imkanlardan hesaba çekileceğiz.  75/21 37/102

NOT: Başta Filistin olmak üzere dünyanın neresinde olursa olsun, zulme uğrayan, hakları elinden alınan ve çaresiz kalan insanların yanında olmak inancımızın ve insanlığımızın bir gereğidir.

Yeryüzünde zayıfların korunması, zulmün önlenmesi ve her türlü terörist hareketlerinin son bulması için, yeni bir paradigmayla Hilfu’l-Fudül (erdemliler topluluğunun) kurulması zorunludur.

Çağımızdaki BM’in zulme karşı sessiz kaldığı, adaletli değil, yanlı hareket ettiği ortadadır. Dolayısıyla bir an önce hakkaniyet ve adalet üzere hareket edecek yeni bir birliğin kurulması için, her insan elini taşına altına koymalı, elinden ne geliyorsa onu kullanmalıdır. Aksi takdirde vahşetten, barbarlıktan ve zulümden kurtulmanın imkanı olmayacaktır.

Selam ve sağlık dileklerimle… BEŞİR İSLAMOĞLU

KİTLE KÜLTÜRÜ MANİPÜLASYONDUR

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin