BEŞİR İSLAMOĞLU

MUCİZELER İLAHİ/TABİAT YASALARINA AYKIRI MIDIR? (MUCİZE-2)

Mucize ile ilgili geçen haftaki 1. yazımızda, “Allah dışında kainatta var olan bütün varlıkların, olguların ve olayların birer mucize/ayet olduğu” üzerinde kısaca durmuştuk.

Bugünkü yazımızda da “mucizelerin ilahi/tabiat kanunlarına aykırı olup olmadığı” konusu üzerinde durmaya çalışacağız.

Kabul etmek gerekir ki kainatta, Allah’ın belirlediği sistem dışı işleyiş söz konusu değildir. Her bir varlık, o mükemmel nizam/sistemle hayatını sürdürmektedir.

Peki, Allah, belirlediği nizama/yasalara mahkum müdür? Allah istese –bulutsuz- gökten bir sürahi dolusu su veya –emeksiz- bir sofra indiremez mi? Veya bir şeye “ol” dese, o şey hemen olamaz mı?

Elbette Allah kendi koyduğu yasalara mahkum değildir, o koyduğu düzenin ve yasaların hakimidir; ancak Allah, yasalarına müdahale ederken dahi yine bir başka yasayı devreye koymaktadır; zira O’nun sisteminde asla bir düzensizlik, başıboşluk ve amaçsızlık yoktur. Sistemde değişiklik bekleyenlere, Kur’an, “Allah’ın sünnetinde (yasaların işleyişinde) asla bir değişiklik beklemeyin” demiştir.

Bu soru şuna benzer; “Allah istese gökyüzünde bulut oluşturmadan da yağmur yağdıramaz mı? Elbette yağdırabilir; ancak herkes şahittir ki O, asla bulutsuz yağmur yağdırmamıştır. Dolayısıyla Allah’ın gücünü ölçmeye yönelik bu tür sorular çok absürt ve saçma sorulardır.

Mesela, çölde susuz kalmış ve Rabbine yakaran bir insana, Allah gökten zembille su indirmez mi? Elbette buna gücü yeter; ancak gökten zembille o kimseye su indirmiyor; aksine sistem içerisinde onun içgüdüsüne müdahale ile onu bir vahaya/kaynağa/suya yönlendirir ve o yolla onu susuzluktan kurtarır.

Demek ki Allah elbette istediğini yapmaya kadirdir ve yapar; ancak bütün yaptıklarını bir sisteme, bir sebebe bağlamıştır. Önce o sebepleri yürürlüğe koyar, sonrada sistemini çalıştırır var eder.

Mesela, ademin/insanın var oluşu en büyük mucizelerden biridir; ama Allah, çamura hitaben, “ey çamur! Hemen bir adam ol!” demedi. Peki ne yaptı? Adem/beşer yaratma sürecini başlattı ve uzun bir zaman diliminde adem/beşer/insan meydana geldi. (76/1)

Havariler, İsa as’a şöyle sordular: “Rabbin bize gökten bir sofra indirmeye güç yetirebilir mi?” İsa da “eğer müminseniz, Allah’a karşı sorumluluklarınızı yerine getirin” dedi. Onlar ısrar edince, “İsa, Rabbimiz! Gökten bize bir sofra gönder…” şeklinde istekte bulundu. Allah da size onu göndereceğim; ancak kim inkar ederse, dünyada hiç kimseyi azaplandırmadığım şekilde ona azap ederim” dedi. 5/112-115

Ayette Allah, “o sofrayı indireceğim” derken, bu sofranın nasıl indirildiği elbette belirtilmemiştir; ama belli olan bir sistem vardır. O sistem, var olan kurallar üzerinden yürümektedir. Allah, İsa as’a destek çıkmak, onu mahcup etmemek ve muhataplara ayetlerini/nimetlerini göstermek için bir şekilde onlara istenen yiyecekleri –tabii yollarla- göndererek sofrayı kurdurmuştur.

Tabi, Kur’an’ın bu yöntemini bilmeyenler haklı olarak bu konularda zorlanırlar. Kur’an’daki bu yöntemin anlaşılması için şu ayetlere bakmak gerekir:

“Ey Ademoğulları! Üzerinize/size, edep yerlerinizi örtecek ve süslenecek elbiseler indirdik…” (7/26) derken, tabi ki yukarıdan elbiseler yağdırılmıyor. Elbiselerin nasıl elde edileceği öğretiliyordu.

Yine başka ayetlerde, “Gökten size vahiy indirdik; rızık indirdik; azap indirdik” gibi ayetlere/ifadelere rastlamak mümkündür. Bu ifadeler, mecazdır ve Kur’an’ın bir üslubudur. Yani her şeyin Allah’tan olduğunun kanıtıdır.

Dolayısıyla gökten elbise, vahiy, rızık, azap vs. nasıl indiriliyorsa, sofra da öyle indirilmektedir. Tabir caizse gökten zembille inmez.

Öyle ise, bütün bunların nasıl indiği/verildiğini anlamak için “bulut ve yağmur” örneğine tekrar bakmamız gerekir; o da önce alt yapı/sebepler oluşturulur, sonra da olay vuku bulur; ama altyapı/sebepler olmadan sistem dışı hiçbir şey var edilmez. (yani bulut olmadan, yağmur yağmaz.)

Selam ve muhabbetlerimle…

MUCİZELER İLAHİ/TABİAT YASALARINA AYKIRI MIDIR? (MUCİZE-2)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin