BEŞİR İSLAMOĞLU
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. YAZAR
  4. MUHAMMED AS NE EHL-İ SÜNNET, NE DE EHLİ ŞİA İDİ

MUHAMMED AS NE EHL-İ SÜNNET, NE DE EHLİ ŞİA İDİ

Kur’an’da şöyle bir ayet yer alır: “Ey Kitap Ehli! Tevrat ve İncil kendisinden sonra indirildiği halde, neden İbrahim hakkında tartışıyorsunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?” (3/65)

Bu ayeti okuyunca, bir zamanlar Kitap Ehlinin, bilgisizce ve yeterince sahih argümanlar ellerinde olmadan, İbrahim as’ı tartıştıkları gibi, kendilerini Ehli Sünnet ve Ehli Şia olarak kabul edenlerin, Muhammed as’ı, sahih bilgiler olmadan (bilgisizce) tartıştıkları aklıma geldi.

Ayetler devamla şöyle demektedir: “Hadi bildiğiniz şeyleri tartışıyorsunuz da hakkında hiç bilgi sahibi olmadığınız konularda ne diye tartışıp duruyorsunuz? Allah her şeyi bilir, siz bilmezsiniz. İbrahim ne Yahudi ne de Hristiyan idi, aksine muvahhit bir Müslümandı.” (3/66,67)

Görüldüğü gibi, Yahudi ve Hristiyanlar, sahih bilgiye sahip olmadıkları halde, İbrahim Nebiyi tartışıp duruyorlardı. Yahudiler, İbrahim Nebiyi kendileri gibi Yahudi olarak görürken, Hristiyanlar da onu kendileri gibi Hristiyan olarak görüyorlardı. Oysa o, ne Yahudi ve ne de Hristiyan idi. O aksine muvahhit bir Müslümandı.

Kendilerine Ehli Sünnet ve Ehli Şia diyenler, -tıpkı Yahudi ve Hristiyanların İbrahim Nebiyi kendilerinden gördükleri gibi- Muhammed Nebi hakkında bilgisizce tartışarak, onu kendilerinden biri olarak gördüler.

Diğer bir ifadeyle, Ehli Sünnet taraftarları, asıl kendilerinin Resulullah’ın yolunda olduklarını iddia (zan) ederken, Ehli Şia da asıl kendilerinin Resulullah’ın yolunda olduklarını iddia (zan) ettiler. Yani bir anlamda (örtülü bir şekilde) birileri onu Ehli Sünnet, diğerleri de onu Ehli Şia olarak kabul ettiler. Oysa o, ne Ehli Sünnet, ne de Ehli Şia idi. O muvahhit bir Kur’an Müslümanı idi.

Şimdi, bu ayetlerin Kitap Ehline, “neden göz göre göre Allah’ın ayetlerini dikkate almıyorsunuz? Neden bile bile gerçeği sahteleriyle örtüp hakkı gizliyorsunuz” dediği gibi, Ehli Sünnet ve Ehli Şia’ya aynı soruları sormak lazım: “Sahiden, niçin Resulullahı Allah’ın ayetlerinden okuyarak tanımak istemiyorsunuz? Niçin, gerçeği (vahyi bilgiyi) sahteleriyle (uyduruk rivayetlerle) örtüp, hakkı gizliyorsunuz?”

Birileri, bu ifadeleri ağır bulabilir; ancak Resulullah hakkında yazılmış olan binlerce esere baktığımızda, onlarca ayrı Muhammed Nebinin var olduğunu rahatlıkla görebiliriz. O zaman da haklı olarak şu soruyu sorarız: “hangisi gerçek Muhammed Nebidir?

Hülasa; İbrahim Nebi nasıl hanif/muvahhit bir Müslüman idiyse, Muhammed Nebi de -ne Ehli-Sünnet, ne de Ehli Şia idi- aynı şekilde hanif bir Müslümandı. Müslüman olmak, İslam’a uymaktır. İslam’a uymak Kur’an’a uymaktır. Nebi as da bir elçi olarak sadece Kur’an’a uymuştur. “De ki: Ben sadece bana iletilen mesajlara (Kur’an’) uyarım.” (6/50)

Öyleyse, Müslümanlar Nebi as’ı doğru anlamak zorundadırlar. Doğru anlamak için, ona nispet edilen bütün söz ve eylemleri (hadis ve sünneti) Kur’an’ı merkeze alarak ve akıllarını doğru kullanarak test etmekle mükelleftirler. Yahudi ve Hristiyanlar, kendi elçilerini vahiy terk ederek zanlarıyla vasıflandırmaya çalıştıkları için, haddi aştılar ve ilahlaştırdılar.

İster Ehli Sünnet, ister Ehli Şia ve ister başka kaynaklar olsun, rivayet kimden gelirse gelsin, onu kim anlatırsa anlatsın, kuşku ve çelişkilerden uzak olan Kur’an ve fıtrat ayetleri ışığında aklımızı kullanarak tanımak zorundayız. Değilse, her kişi ve gruba göre Muhammed Nebiler çıkar ki o takdirde itikat olarak Yahudi ve Hristiyanlardan farkımız kalmayacaktır.

Selam ve sağlık dileklerimle…

MUHAMMED AS NE EHL-İ SÜNNET, NE DE EHLİ ŞİA İDİ
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin