Mucize ile ilgili 1. yazımızda, “Allah dışında kainatta var olan bütün varlıkların, olguların ve olayların birer ayet/mucize olduğu”, 2.yazımızda da “mucizelerin ilahi/tabiat kanunlarına aykırı olmadığı” konusu üzerinde durmuştuk. Şimdi de bazı nebiler üzerinden gösterilen olağanüstü hadiseleri (ayetleri, mucizeleri) anlamaya çalışalım.
Başta şunu belirtelim ki “Sünnetullah” denilen ilahi yasalar ve evrendeki Kevni kanunlar, düzenli işleyişi sağlamak amacıyla konulmuş harikulade sistemlerdir. Kainattaki sistem, asla düzensizlik, aykırılık kabul etmez. Dolayısıyla mucize, sistem (kural) dışı değildir. Her ne meydana geliyorsa, mutlaka kurallıdır ve bir yasaya bağlıdır. Bilim ilerledikçe bütün bunlar net olarak ortaya çıkacaktır.
Şunu da belirtelim ki şu tarihe kadar bilinen tabiat kanunları dışında keşfedilmeyen pek çok kanun vardır. Kaldı ki Allah’ın yaratması devam ediyor. Allah’ın ilmini ve sistemini, “denizler mürekkep olsa, ağaçlar kalem olsa yazmakla bitiremez.” İnsanlar o ilimden henüz az şey öğrenmişlerdir. Daha öğrenecekleri çok şey vardır.
Nebilerin gösterdiği “olağanüstü haller (mucize)” olarak kabul gören hadiselere gelince; öncelikle bu mevzuyu doğru anlayabilmek için, Kur’an’ın hitap yöntemini (mecaz, teşbih, temsil, sembol) ve yaşadıkları dönemin konjonktürle yapısını iyi anlamak gerekir; zira söz konusu hadiselerin bir kısmı mecaz, bir kısmı sembolik ve bir kısmı da Allah’ın inayetidir.
İBRAHİM AS’IN ATEŞ VE KUŞLAR MUCİZESİ
İbrahim as, atalarının putlarını kırınca, halkın bir kısmı, “tanrılarının öcünü almak için onu yakın, öldürün” (21/68) diye bağırıp çağırdılar; fakat Allah, İbrahim’i onların tuzaklarından ve yakmalarından korudu. Allah onu koruyunca, onu ateşe atamadılar.
Allah’ın onu nasıl koruduğuna dair ayrıntılı bilgi verilmemektedir. Yaktıkları ateş, şiddetli yağan yağmurla sönmüş olabileceği gibi, İbrahim nebiyi arkadaşları alıp kaçırmış da olabilir. Neticede Allah, elçisini koruyarak onlara yaktırtmamıştır. Dolayısıyla, bu hadisedeki mucize, bütünüyle Allah’ın doğal inayetidir.
İbrahim Nebi’nin kuşlar mucizesine gelince, “İbrahim, Rabbim! Ölüleri nasıl dirilteceksin, bana göster, dedi. İnanmıyor musun, inanıyorum, ancak kalbim tatmin olsun” deyince, Allah da dört grup kuş bulundur ve onları kendine alıştır. Sonra onları ayrı tepelere koy. Sonra da kendine çağır. Hızla sana geleceklerini göreceksin” dedi. (2/260)
Bazı kimselerin söylediği gibi, bu hadisede kuşların parçalanması ve tekrar dirilmesi söz konusu değildir. İnsanların nasıl dirilip mahşerde bir araya geleceğine dair temsili bir anlatımdır. Bu temsil üzerinden anlatılmak istenen, insanlar dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, Allah onları çağırdığında -bu kuşlar gibi- hemen geleceklerdir (dirileceklerdir). Dolayısıyla bu ayetteki kuşlar örneği, ölümden sonraki dirilişin nasıl olacağına dair bir mecaz/metafordur.
Diğer Nebilere ait mucizelere devam edeceğiz inşallah…
Selam ve muhabbetlerimle…