BEŞİR İSLAMOĞLU
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. YAZAR
  4. SAĞLIKLI EVLİLİK, AİLE KURUMU İÇİN KAÇINILMAZDIR

SAĞLIKLI EVLİLİK, AİLE KURUMU İÇİN KAÇINILMAZDIR

featured

Bu haftaki makalemde toplumu çöküşe ve buhrana götüren “sağlıksız evlilikler” üzerinde durmaya çalışacağım.

Bilindiği gibi, sağlıklı toplumlar ancak sağlıklı evlilikler, sağlıklı yuvalar ve sağlıklı nesiller kurmakla oluşur. Üzülerek belirtmek gerekir ki Türkiye toplumu pek çok konuda dini/insani değerlerden uzaklaşmaya yüz tuttuğu gibi, “evlilik kurumu” konusunda da değerlerimizden gittikçe uzaklaşmaktadır.

Her şeyden önce bilelim ki Allah, her şeyi bir ölçü ve düzene göre tanzim edip yasalaştırmıştır. Bu düzenin/yasaların dışına çıkıldığında birçok problemler baş gösterecektir. Eğer, yeni kuşağın/gençlerin değerlerimizden uzaklaşmasından yakınıyorsak, temel nedeni ilahi ve aynı zamanda insani olan yasalardan uzaklaşmak olduğunu bilelim.

Mesela; normal evlilik yaşı 20’li yaşlar iken, bunu 30’lu yaşların ortalarına kadar uzatarak geciktirmek, insan fıtratına uygun değildir. Geciktirilmiş evliliklerin pek çok problemlerin oluşmasına neden olacağı açıktır. Onun içindir ki başta anne-baba olmak üzere tüm ilgililerin, konuyla ilgili tedbirleri almaları önem arz etmektedir.

Bir kadınla bir erkeğin evlenip yuva kurmaları sadece nikâh ile mümkün olacaktır. Nikâh dışı hiçbir evlilik veya birliktelik din adına asla kabul edilemez. Mut’a, misyar, misyaf, misraf, örfi gibi “imami” nikâhlar Kur’an tarafından onay almaz. Ayrıca, evlilik öncesi tanışma safhasında çiftler mahremiyet konusuna titizlikle uymalıdırlar.

Nikâhın güvenilir olması için mutlaka resmileştirilmesi gerekir. Resmileştirme yeri nüfus müdürlükleridir. Dolayısıyla nikâh merasimleri belediye, müftülük veya benzeri yerlerde değil, nüfus müdürlüklerinde kıyılarak resmîleştirilmelidir. Bir kurumda bitecek olan iş, başka kurumlara verilerek zorlaştırılmamalıdır.

Dinin ve aklın öngördüğü evlilik, sadece şartları yerine getirilerek yapılan nikâhla ancak mümkün olur. Şartları yerine getirilmemiş hiçbir nikâh sahih değildir; zira evlilik sadece cinsel ihtiyaçları giderme kurumu değildir; ondan öte sağlıklı bir yuva kurarak toplumun çekirdeğini oluşturmaktır.

Sahih bir evliliğin ilk şartı, evlenecek kişilerin akıl sağlığı, rüşt yaşı müsait olmalıdır. Akıl sağlığı yerinde değilse ve henüz rüşt çağına (kendisini ve ailesini yönetecek yaşa) gelmedikçe evlenemezler.

İkinci olarak; akrabalık, inanç ve süt emme açısından haramlık durumu elverişli olmalıdır. Kur’an’da belirtilen yakın akraba ve varsa süt emdiği bir kadın ve onun çocukları ile evlenemezler.

Sosyal statü, ahlak ve dindarlık açısından denklik aramak da sağlıklı bir evlilik için önem arz etmektedir. Yine, evlenen çiftler, mutlaka velilerinin izinlerini almalıdırlar. Kabul etmeyen olursa, zaman içerisinde mutlaka ikna edilmelidir.

Evliliğin kalıcı olması için eşlerin birbirlerine karşı adaletli ve merhametli davranmaları zorunludur. Evlilik, zahmetli bir iştir; dolayısıyla sabır ve tahammül gerektir. Zorunlu olmadıkça boşanmaya gidilmemelidir.

Evliliğin şartlarından biri de düğün ve ikramla ilan edilmesidir. Düğünlerde elbette eğlenceler olmalıdır; ancak dinimizin haram kıldığı eğlence ve davranışlardan uzak durulmalıdır. Mesela; damat ve gelinin, toplumun içinde kalkıp oynaması dini açıdan asla kabul edilemez. “Düğün” diye mahremiyet çiğnenemez.

Belirtilen bu şartlara göre durumu elverişli olanlar, kendi hür iradeleriyle evlenmelidirler. Evlenemeyecek durumda olanlara devlet ve zenginler katkıda bulunmalıdır; zira Allah, “İçinizdeki bekârları evlendirin. Durumları iyi değilse, Allah onları lütfuyla varlıklı kılacaktır.” (Nur, 24/32)

Kanuni resmiyetin olmadığı dönemde Allah, erkeğe “mehir” adı altında bir yükümlülük getirmişti. Mehir o gün, kadın için bir güvence, adeta bir sigortaydı. Çağımızda evlilikler kanunlaştığı için artık mehirin bir önemi kalmadı. Yine de evlenen çiftler, maddi-manevi her konuda birbirlerinden bazı isteklerde bulunabilirler.

Allah’a ve ahiret gününe inananlar, mutlaka evlilik ve aile kurumu için yukarıda belirtilen hususları dikkate almak zorundadırlar. Düşüncede deizmi reddedip, fiiliyatta deizm felsefesini yaşamak en büyük tehlikelerden biridir. Yani, Allah’a ve ahiret gününe inanıp, (mesela) evlilik ve aile hayatı konusunda Allah’ı devre dışı bırakmak, yani “Allah bize karışmaz” demenin inkâr sebebi olduğunu unutmamak gerekir.

O halde sağlıklı bir gençlik ve sağlıklı bir nesil arzu ediyorsak, Allah’ı devre dışı bırakmadan O’nun yasalarına göre bir aile hayatı sürdürmek zorundayız. Kadın-erkek arasındaki mahremiyeti dikkate almadan bir yaşam sürdürmeye çalışırsak, bunun faturası bu topluma ağır olacaktır. Toprağa attığımız acı biber tohumundan çilek bekleyemeyiz. “Ne ekersek onu buluruz.”

Selam ve sağlık dileklerimle…

SAĞLIKLI EVLİLİK, AİLE KURUMU İÇİN KAÇINILMAZDIR
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin