BEŞİR İSLAMOĞLU
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. SELAM, ÖLÜLERE VERİLİR Mİ?

SELAM, ÖLÜLERE VERİLİR Mİ?

featured

S-L-M kökünden gelen selam; kurtulmak, rahatlamak, barış ve güven içerisinde olmak gibi anlamlara gelmektedir. İslam, Müslüman, selamet gibi kelimeler de aynı kökten gelerek “barış ve huzuru” ifade etmektedir.

Bir kimseye “selam” demek, “o kimsenin, her türlü sıkıntılardan uzak, rahmet, bereket, esenlik ve mutluluk içerisinde olmasını” dilemektir. Dolayısıyla selamlaşmanın amacı, karşılıklı sevgi, dostluk, iyi niyet ve güzel dileklerde bulunmaktır ki selam zaten duadır, bir temennidir.

İnsanlar arasında dostluk, sevgi ve barışın yaygınlaştırılması, kalplerinin birbirine ısındırılması açısından selam büyük önem taşımaktadır. Onun içindir ki âlemlerin Rabbi şöyle buyurmaktadır:

“Size selam verildiğinde ondan daha iyisiyle veya aynısıyla karşılık verin. Kuşkusuz Allah her şeyi hesaplayandır.” (4/86)

Selam, aynı zamanda adab-ı muaşerata (görgü kurallarına) dikkat etmeyi öğretmektedir. “Başka evlere izin almadan ve selam vermeden girmeyin.” (24/27)

Selam, sadece dışarıda karşılaştığımız veya ev ve iş yerlerine gittiğimiz kimselere değil, kendi evimize gittiğimizde de büyük küçük demeden evdekilere de selam vermemiz gerekir. (24/61)

Selam insanlara verildiğine göre, bir mekânda insan yoksa oraya selam verilmez. Ayrıca, selam almaya müsait olmayan kimseye de selam verilmez. Gayrimüslimlerle karşılıklı iyi münasebetler içinde olmanın gereği olarak görgü kuralları çerçevesinde selamlaşmak gerekir. Gayrimüslimlere “selamun aleyküm” ifadesiyle selam vermeyi doğru bulmayıp, sadece “selam” demeyi doğru bulanlar olmuşsa da bu isabetli bir karar olamaz; zira “aleyküm” yani “üzerinize” ifadesinin bir kıymeti yoktur.

Selam, manevi bir değere sahip olduğundan, her dilde bu gayeyi gerçekleştirecek uygun ifadelerle selamlaşmak mümkündür; ancak farklı dilleri konuşan Müslümanlar arasında iletişimi sağlayan (sembol işlevi gören) ve zengin bir muhtevaya sahip olan “selam” kelimesini ortaklaşa kullanmak önem arz etmektedir.

Her insanın selamına karşılık verilir; ancak “Selam verdi.” diye her insana güvenilmez. Yani kişinin selamı, her konuda bizi teslim almamalı; o kişiyle olan ilişkilerimizi selamdan bağımsız olarak değerlendirmeliyiz. Cahillerle karşılaştığımızda (bize sataştıklarında), “selam” deyip geçip gitmek gerekir. (25/63)

Allah’ın bir adı da selamdır; zira Allah, selamet veren ve insanları selamet yurdu olan cennete davet etmektedir. (59/23) Cennet de huzur yeri olduğundan bir adı da “selam yurdudur. (6/127) Oraya yerleşenlerin birbirlerine temennileri de selamdır. (10/10) Orada boş/kötü söz işitmezler. Sadece selam işitirler. (19/62)

Selam, esasen karşılaştığımız insanlara verilir; ancak Allah; Nuh’a, İbrahim’e, Musa ve Harun’a, İlyas’a hatta gönderilen bütün nebilere “Selam olsun.” (37/181) dediğine göre bizlerin de hem uzakta (gıyabi) olan kimselere, hem de ölmüş kimselere “selam olsun” dememizin bir sakıncası olmamalıdır; ancak bilinmelidir ki gıyabi veya ölmüş olanlar verilen selamı duymazlar. Ölmüş olanların, başkalarının girişimleriyle sonuçları değişmez. Sadece kendi amellerinin karşılığını görürler. (53/39)

Peki, ahiretteki sonuçlarına etki etmiyorsa niçin selem veriyoruz? Bizim onlara selamımız -sadece insani bir görev olarak- onları unutmamak, ahiret hayatlarının huzur içerisinde geçmesi için temennide bulunmaktır. Yani bizim ölmüşlere selamımız (rahmet dilememiz), sadece bir temennidir.

Hülasa; bizzat Rabbimizin iyi kullar için kullandığı selam ifadesini, -Nebimizin de tavsiyesiyle- yaygınlaştırmak insani bir vecibedir. Dünyalık çıkar dışında, samimiyetle verilen bir selam, insanlar arasında kardeşlik, sevgi ve barışı pekiştirir, kalpleri birbirine ısındırır ve iletişimi sağlar.

Selam ve sağlık dileklerimle…

SELAM, ÖLÜLERE VERİLİR Mİ?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin