Öncelikle “Vakit tamam, Bu tanrının ordusu, El-Muzaffer Daima” nidalarıyla lüks araba ile sefere gidiyormuşçasına video atılınca, arkadaşlarıma sordum:
“Duymadığım bir gaza kararı mı aldık? Sonunda Kudüs’ü fethetmeye mi gidiyoruz?” Meğerse Van’a maça gidiliyormuş.
Komşu bir şehirle maça giderken neden öyle bir mesaj verilir, anlayabilmiş değilim doğrusu. Taraftar grubundan biri yapsa tolere edilebilir açıkçası. Bu durumun karşı takım taraftarını tahrik edeceğini öngörmemek çok zor olmasa gerek. Ve korkulan oldu: Yıllardır dost geçindiğimiz bir şehri kendimize düşman ettik.
Elazığspor futboluyla bugüne kadar geldi; yönetim, taraftar, futbolcular bin bir çile ve emekle, lüks arabalarda değil, deplasman otobüslerinde yolculuk ederek finali gördü. Onların da çektiği çile, verdiği emek, popülizm siyasetine kurban oldu.
Şehrin imajına hiç girmek istemiyorum bile.
Üstelik karşı takımın bu vandallığı ve taşkınlığı sadece konunun muhatabına değil, taraftarlarımızın taşlanmasına, milletvekili ve il başkanlarının konvoylarının taşlanmasına, yine taraftar grubundan insanların gözaltına alınmasına neden oldu. Ama bunlar konuşulmadı bile.
Öte yandan Elazığspor asbaşkanı, kulüp başkanını yanına alarak yaptığı tahrik eden açıklamalarla başkanlık makamını hem zora soktu, hem de şehrin iyice gerilmesine sebep oldu, bunların hepsi aslında futbola bu kadar siyasetin bulaştırılmasının eserleri.
Nitekim maç günü geldi çattı, tüm şehir burnundan soluyordu. İşler bu noktaya gelmişken yediden yetmişe tüm Elazığ taraftarını sakinleştirmek imkansızdı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi stadyuma 10 bin adet şişe su sokuldu. Öfkesini atamayan halk, şişeleri sahaya fırlattı; yetinmedi, musluk sökerek hakeme attı.
Sonuç?
Elazığ gibi bir şehrin tüm Türkiye’de imajının bozulmasına sebep olundu. Birbirini seven iki halk birbirine düşman oldu.
Birçok taraftarımız galeyana gelip taşkınlık yaptı, gözaltına alındı.
Biraz zamanı geriye alıp şunu sormak istiyorum:
Karşı takım taraftarlarının kökeni yüzünden bu videonun yanlış algılanacağı tahmin edilip, düşmanın üzerine yürüyormuş gibi bir müzik seçimi yerine Elazığspor’un herhangi bir marşı eşliğinde video servis edilseydi, tüm bunları konuşuyor olur muyduk?
Bakalım buradan yeni kahramanlıklar mı çıkacak, yoksa hiç görmedik ama mesuliyet üstlenip özür dilenecek mi? Bekleyip göreceğiz.