ETEM YALIN

YOKSULLUĞU YÖNETME SANATI!…

ANAR Genel Müdürü Araştırmacı ve Siyasal İletişim Uzmanı Sayın Dr. İbrahim Uslu geçen bir TV programında AKP’nin son 11 yılda sürekli oy kaybettiğini ve yüzde 35 civarında bir oy oranını konsolide ettiğini söyledi.

Sayın Uslu bu yüzde 35’lik dilimin toplumun en alt gelir düzeyine sahip vatandaşlar ile en yüksek gelir düzeyine sahip vatandaşlardan oluştuğunu da sözlerine ekledi.

Tüketici Hakları Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre ise, Türkiye’de 25.5 milyon kişinin açlık sınırının, 51 milyon vatandaşın da yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi verdiği açıklandı…

ORC Araştırma Şirketi tarafından medyaya yansıyan 31 Mart seçimleriyle ilgili anket sonuçları da Sayın Uslu’yu teyit ediyor. ORC tarafından yapılan ankete göre AKP’nin Elazığ’daki oyu %36,1. Yani Türkiye ortalamasının 1 puan üzerinde…

Tüketici Hakları Derneğinin araştırmasına baktığımızda AKP’nin konsolide ettiği %35 oyun en az %28’i toplumun en yoksul kesimini oluşturuyor…

Yoksulluğu yönetme elbette maharet isteyen bir sanattır… Ama yeni değil… Dünyanın en eski taktiği olarak iktidarı elde tutma yöntemlerinin başında gelmektedir…

Yoksulluk yalnızca ekonomik bir olgu değil, aynı zamanda sosyal, politik ve kültürel boyutları olan karmaşık bir yapıdır…

Kentleşme süreciyle topraklarından uzak kalan insanlar maddi yoksulluğun yanında sosyal ve kültürel anlamda da yoksullaşmıştır. Yani yoksulluk sadece maddi değil geniş bir konsepttir… Dolayısı ile yoksulluk sadece sosyolojinin değil birçok alanın ortak araştırma konusu olduğundan süreç içerisinde sürekli olarak değişen ve gelişen bir kavramdır…

Odun-kömür, makarna bulgur üzerinden oy devşirilmesi ve buna ağır eleştiriler getiren muhalefet madalyonun diğer yüzüne bakmayı sanıyorum hiç akıl etmiyor…

Zira…Yoksulluğun belirli bir gelir seviyesinin altında kalındığında oluşan bir durum olmadığı bireyin sosyal ve ekonomik çevrenin tamamen ya da kısmen dışında kalmasının, çalışmasına rağmen yeterli gelire ulaşamamasının, kendini gerçekleştirebilmesi adına fırsatlara sahip olamaması ya da bu fırsatları değerlendirebilecek ortama sahip olmamasının da yoksulluk kavramı çerçevesinde ele alınması gerektiği hep ıskalanmıştır…

Yaşama, geçinme peşinde tüm yaşamını eskiten insanlar, başlarını kaldırarak yönetenlere haksızlık yaptıklarını söyleyemezler… Yoksullaşan aynı zamanda dilsizleşir… Hakkını arayamaz, kendisine uygulanan yardım baskılarının altında ezilmek zorunda bırakılır…

Yani bu kitleye kızmaya, gücenmeye, sinirlenmeye hacet yok… Muhalefet bu kitleyle siyasi iletişim dili ve etkileşim metodunu geliştiremediği sürece aynı kısır döngü hep devam eder…

Günü geldiğinde konuyu inceleyerek bilimsel yayına dönüştürecek bilim insanları için en hazır sahaların başında şüphesiz Elazığ gelmektedir…

Bürokraside tam 25 yıl kalmış, 3 cumhurbaşkanına, 2 başbakana, sayısız bakana, üst düzey toplantılara yüzlerce rapor hazırlamış, Elazığ ekonomisiyle ilgili 5 ayrı Ekonomik Rapor Yayınının editörlüğünü yapmış, onlarca sektör yayını hazırlamış, DAP, Elazığ Kalkınma Kurultayı, Elazığ Ekonomi Kurultayı gibi onlarca organizasyonlarda görev yapmış ve bu şehri iyi tanıyan biri olarak net bir şekilde ifade etmeliyim ki, Elazığ Belediyesi son 25 yıllık dönemde bu son dönem kadar kötü yönetilmemiştir…

Hatta bir yazımda Elazığ Belediyesi bu son dönemde Başkansız yönetilseydi ne olurdu? diye sormuştum… Şüphesiz bugünkü durumdan çok daha iyi olurdu… Çünkü, ifade ettiğim gibi bürokraside 25 yıl görev yapmış biri olarak söylüyorum hiçbir bürokrat 458 milyon TL borcu 5 katrilyon liraya çıkarma cesareti gösteremez… Kaldı ki, bu 5 yıllık dönemde yapılan işleri kurum profesyonelleri sıfır borçlanma ile belediye kaynaklarıyla yapabilirlerdi…

Bu şehri bu noktaya taşımış bir siyasi parti ve adayın oy oranı %36,1…

Bu tablo şunu gösteriyor: Bu şehri, ilçe yapıp bir bölümünü Malatya’ya, Bingöl’e, Tunceli’ye, Diyarbakır’a ve Erzincan’a bağlasan %36,1 sizce bir tepki verir mi?

Yada bu %36.1 içerisinden kaç kişinin Elazığ’ın ilçe olduğundan haberi olur?

Son söz olarak şunu ifade edeyim:

Seçime sayılı günlerin kaldığı bu zaman diliminde Elazığ’da eğer bir değişim isteniyor ise adayların çalışma yapması ve odaklanması gereken tek nokta şehrin çeperleridir…

YOKSULLUĞU YÖNETME SANATI!…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin