Türkiye’nin deprem ülkesi olduğu, Doğu Anadolu Fay hattı ile Kuzey Anadolu Fay hattı nedeniyle tarihsel süreç içinde birçoğu büyük ve yıkıcı olmak üzere binlerce kez deprem yaşamış, bilim adamlarının ifade ettiği gibi bundan sonrada yine bu depremleri yaşamaya devam edecek olduğu bir gerçek. Her depremin ardından yüreklerimizin yanmasına son verebilmek adına alınması ve kesinlikle uygulanması gereken önlemleri de yine bilim adamları tek tek açıklıyorlar. Ancak her depremin ardından bunlar unutuluyor ve yaşanan yeni bir depremin ardından tekrar gündeme geliyor.
1939 yılında Erzincan, 1975 yılında Lice, 1975 Çaldıran, 1999 yılında Gölcük ve Düzce, 2011 Van,2020 Elazığ, 2020 İzmir, 2023 Kahramanmaraş depremleri ülkemizde meydana gelen büyük depremlerdi. Şiddetleri 6.5 ile 7.7 arasında değişiyordu. Yıkıntıları ve can kayıpları büyük oldu. Bundan, sonraki süreç içinde de bu depremlerin olacağı ifade ediliyor ise buna karşı depremin olacağı belirtilen şehirlerimizin depreme dayanıklı hale getirilmesi gerektiği kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Baktığımız da yakın gelecekte İstanbul, Bingöl depremleri söz konusu. Bunu bilim adamları net bir şekilde ifade ediyorlar ancak daha öncede belirttikleri şehirlerde nedense gerekli önlemlerin alınmadığı da yine bilim adamları tarafından ifade ediliyor. Hemşerimiz Prof.Dr. Naci Görür, “Biz Kahramanmaraş depremini işaret ettik ancak kimse bu konuda ne yapacağız nasıl yapacağız diye bizimle konuşmadı” dedi
Şimdi artık önlemlerin alınması, şehirlerin depreme karşı hazırlanması zamanı. Jeologlar bu konuda nelerin yapılması gerektiğini nasıl yapılması gerektiğini ifade ediyorlar. Depremlerin yaşanma riski bulunan illerde yerel yöneticiler bilim adamları ile vakit geçirmeden temasa geçip neyi nasıl yapacaklarını konuşmalı ve bu çalışmaları da, hemen başlatmalılar. Şehirlerimizi depreme karşı dirençli ve hazırlıklı hale getirirsek olacak depremlerde zayiatımız azalacaktır. Çünkü depremin, kar yağmur yağışı olduğu gibi bir doğa olayı olduğu, gerekli önlemlerin alınması durumunda olumsuz sonuçlarının da azalacağını tüm dünya bilim adamları ifade ediyorlar. Depremlerin yaşandığı ülkeler bu konuda gerekli tüm önlemlerini alıyor, şehirlerini bu olaya karşı dirençli hale getiriyorlar.
Ülke olarak bizimde bu doğa olayına karşı artık gerekli önlemlerimizi kesinlikle uygulanması şartı ile uygulamamızın zamanı geldi de geçiyor. Yapılacakları yapacak gücümüz var. Bilim adamlarımız var ve bunların toplamında şehirlerimizi ve insanlarımızı koruyacak adımları atmamız gerekiyor ise bunları da atmalıyız. Bu önlemlerin içine Milli Eğitim Bakanlığı okullarımızda Coğrafya ve Jeoloji derslerini de koymalı ki hepimizin hem ülkemizin yapısını hem de olabilecek olaylara karşı bilgisini artıralım. Tabiki burada en önemli sorumluluk Yerel Yönetimlere düşüyor. Şehirlerin imarı konusunda Karar alırken ve uygulamaya koyarken deprem gerçeğini bilerek kararlarını almalılar.
Önümüzde Yerel Yönetim Seçimleri var. Siyasi Partilerin adayları çalışmalarını devam ettiriyor ve seçilmeleri durumunda hangi projeleri uygulamaya koyacaklarını, açıklayacaklar. Bizler bu adayların ilimizde Deprem konusunda neler yapmayı planladıklarına da bakacağız. Bilim adamları yakında bölgede büyük bir depremden bahsediyorlar. İlimizde yapı stokunun önemli bir bölümü yenilendi ancak yinede sıkıntı var. Bu konu gerçekten hepimiz adına önemli. Belediyelerimizin Deprem Konusunda bilimsel açıklamaları da dikkate alarak ilimiz genelinde gerekli önlemleri almak adına adımlarını atması gerekiyor. Park bahçe yol yapılır. İlimiz merkezi ile ilçelerinde Depremin olumsuz sonuçlarını giderecek önlemlerin alınması durumunda insanlarımızın can güvenliği artacaktır.
Bakıp göreceğiz. Bu konuda kimin ne hazırlığı var?
Yoksa deprem kimsenin umurunda olmayacak mı?