20 Ocakta göreve başlayan ABD’nin yeni Başkanı Trump her gün açıkladığı sürpriz kararlarla dünyayı şaşırtmaya devam ediyor. Trump’ın gümrük tarifelerini yükseltmesiyle bir anda değer kaybeden Asya borsaları trilyon dolarlara varan kayıplar yaşarken, bu arada mevcut üçkâğıt ekonomisi kural ve dengeleri gereğince bu işten kazananlar da oldu. ABD’deki birçok şirket bu arada çok büyük kârlar elde ettiler. Bütün bu gelişmeler Trump’ın tamamen küreselcilerin emri altında olduğunu ve onların namı hesabına çalıştığını göstermektedir. Üçkâğıt ekonomisinin borsa, faiz ve tahvil ya da döviz üzerine kurulu düzeni birkaç yılda bir “keriz silkeleme” oyun ve manevralarıyla birilerinin paralarını üçkâğıtçıların ceplerine taşımaya devam ediyor, bu iş tıpkı kumar oyununda olduğu gibi, birileri kaybederken kazanan kasa oluyor. Fazla bir zaman geçmeden kripto paralarda da aynı oyun oynanabilir ve milyonlarca insan çok büyük zarar edebilirler.
Yıllık devlet bütçesinin yarısını dünyadaki emperyalist faaliyetlerine harcayan, dünyanın jandarmalığına soyunarak insanlığa kan ve göz yaşından başka bir şey veremeyen, Gazze’deki soykırımın en çok destekçisi ve silah tedarikçisi ABD’nin ektiklerini biçme vakti gelmiştir. 36 Trilyon dolarlık borç altındaki batmakta olan ABD ekonomisini kurtarmaya çalışan Trump bu arada yaptığı ekonomik manevralarla kendisine rakip olarak gördüğü başta Çin olmak üzere diğer ülke ekonomilerini de zora sokmanın peşindedir. Aslında bu konuda perde arkasındaki amaç net olarak şudur: Dünya ekonomik gücünü, tüm sermayeyi belirli küresel şirketlerin elinde toplayıp tüm dünya halklarını yoksullaştırıp köleleştirmektir. “Tek Dünya Devleti “ teorisini hayata geçirmeye çalışan Gizli Dünya Devleti dediğimiz Siyonist Merkezi güç 2020-21 yıllarındaki Covid-19 pandemisi oyunuyla birçok küresel hedefini gerçekleştirmiştir. Ortada çok büyük bir oyun oynanmaktadır. Küreselcilerin emri altına giren Trump dünyada siyasi ve ekonomik krizler çıkartmak suretiyle ülkelerin yönetimlerini zayıflatmaya ve onlardan küresel sermaye lehine daha çok tavizler kopartmaya çalışmaktadır. Nihai hedef Küresel Irkçı Emperyalizmin yani Siyonizm’in amaç ve hedeflerinin gerçekleştirmesini kolaylaştırmaktır. Petrol fiyatlarındaki düşüş ve altın fiyatlarındaki yükseliş kimlere ne kazandırmakta ve kimlere ne kaybettirmektedir, bunları iyi araştırmak lazım. Hülasa ekonomik ve politik olarak ortada büyük bir oyun oynanmaktadır.
Dünya ekonomisinin bir parçası haline getirilmiş olan Türkiye ekonomisinde de alarm zilleri çalmaktadır. 19 Marttan beri İstanbul’da devam eden siyasi olayların ekonomiye ağır bedelleri olmuştur. Son üç haftada yabancılar tarafından 40 milyar dolar civarında bir paranın piyasalardan çekilip götürüldüğünden bahsedilmektedir. Bu nedenle döviz kurlarında anormal yükselmeleri önlemek amacıyla Merkez Bankası (MB) piyasaya çok büyük miktarda döviz satmış ve MB’nin döviz rezervleri 20 milyar dolar azalmıştır. Bin bir zorlukla oluşturulan döviz rezervlerinin kısa zamanda eriyip gitmesinin elbette piyasalara olumsuz etkileri olacaktır ve bunun yansımaları ileriki vadelerde ortaya çıkacaktır. Sürekli kan kaybetmekte olan Türk Lirasının yüksek faiz oranlarına rağmen toparlanması çok zor görülmektedir. Faiz ve döviz kıskacı arasında sıkışıp kalmış olan Türkiye ekonomisinde durum,” iki ucu da pis bir değnek” misaline dönüşmüştür.
Türkiye ekonomisi ülkedeki ahlaki ve manevi erozyona paralel olarak hareket etmekte ve onunla birlikte aşağıya doğru inmektedir. Sosyolojik kurallara göre ahlak ve maneviyat ile ekonomi arasında çok büyük bir ilişki vardır. İsrafa, kötü alışkanlıklara, adaletsizliğe, hukuksuzluğa, doyumsuzluğa, köşe dönmeciliğe, debdebe ve şatafata bulaşanların çok olduğu bir toplumda ekonomik veriler olumlu yönde seyredemez. Yüksek enflasyon rakamlarının ardında bu saydığımız sebepler vardır. Sırf sebze fiyatları düşmesin diye elindeki malı götürüp çöpe döken bazı ahlaksız güruh üretici ve tüketicinin en büyük düşmanıdır. Artan girdi fiyatlarını veya enflasyon rakamlarını bahane ederek elindeki mala fahiş etiketler vuranlar vatandaşın düşmanıdır. Devletin kaynaklarını israf eden, verilen yetkiyi kötüye kullanan, devletin yani milletin malına, parasına ve haklarına sahip çıkmayanlar da bu milletin düşmanıdırlar. Elindeki parayı saçıp savurarak, akıl almaz harcamalar yaparak, sırf gösteriş olsun diye astronomik fiyatlar ödeyerek eğlenenler bu vatana ihanet edenlerdir. İşte hayat pahalılığının en önemli nedeni ahlaktan ve maneviyattan yoksun bu kesimlerdir. Bunlar yetimi itip kakan, onun hakkını yiyen, yoksulu doyurmayan, namazlarında riyakarlık yapan ya da namaza soğuk bakan, Gazze’de ve başka İslam beldelerindeki muhtaç ve mağdurlara yardım yapılmasına engel olan, Siyonistlerle işbirliği yapan kimselerdir. Yazıklar olsun bunlara ki, bunların gideceği yer cehennemdir. Gazze’de yapılan soy kırımı görmezden gelen, yükselen feryada kulaklarını tıkayan, Siyonist katillerle diplomatik ve ticari ilişkileri sürdüren İslam beldelerinin liderleri bir gün ilahi adalet gereği aynı zalimden aynı zulmü görecek, mazlum Müslümanlara ihanetin bedelini ağır bir şekilde ödeyeceklerdir. Allah (C.C.) zalimlerin yaptıklarından habersiz değildir, O çok sabırlıdır ve İntikam sahibidir. Zalimlerin cezasını yakın bir zamanda elbette verecektir. Yüce Rabbimiz nefsimizin şerrinden bizi korusun, düşmanlarımıza fırsat vermesin, bizlere Kur’an şuuru nasip eylesin rızasına uygun bir hayat sürmeyi ve O’nun yolunda cihat eymeyi nasip eylesin. Âmin.