Bütün dünyanın gözü önünde 7 Ekimden beri Filistin’in Gazze bölgesindeki 362 km2’lik sahnede trajik bir oyun sergileniyor. Bu oyunun adı: Gazze katliamı. Aslında bu bir oyun değil, bu büyük bir zulüm ve büyük bir soy kırım, aynı zamanda bu büyük bir fitne, yani imtihandır. Bu zulmün mazlum tarafında bir asırdan beri toprakları elinden alınmış, kendi yurdunda mülteci durumuna düşürülmüş, on sekiz yıldan beri abluka ve ambargo altında ezilmiş, gıdadan, ilaçtan, zorunlu imkân ve ihtiyaçlardan mahrum edilmiş, çocuğu, kadını ve erkeği ile mahrumiyet ve mağduriyet içinde yaşamaya çalışan iki milyonun üzerinde çaresiz bir toplum vardır. Bu zulmün zalim tarafında sapık ve batıl inançlarıyla başkalarına ait toprakları kendine vatan edinmek için emperyalist ülkelerin desteği ile terör faaliyetleri yürüten gaddar, kan dökücü, vahşi, alçak, şerefsiz, namussuz, şımarık, kanun-kural tanımaz katil ve cani Siyonistlerden oluşan pislik ruhlu ve yapılı bir güruh vardır. Bu zulmün zalim tarafında yine bu zulme ortak olan ve destek çıkan başta ABD olmak üzere batılı devletler; İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda ve diğer sefihler vardır. Bu sahnenin seyirci kısmında bu zulmü sadece trajik bir oyun olarak seyreden diğer dünya ülkelerinin liderleri ve hükümetleri vardır. Seyirci konumundaki ülkelerin içinde Müslüman olduğu bilinen ya da Müslüman olduğunu iddia eden hükümetler ve liderler de vardır.
Gazze katliamı yeryüzünde yaşanan ilk katliam değildir elbette. İnsanlığın varoluşundan itibaren dünyanın dört bir yanında nice zalimler yüz binlerce mazlum insanı katlettiler. Kur’an-ı Kerim nice zalim krallar ve kavimlerden haber vererek, onların korkunç akıbetinden söz ediyor. İnsan yeryüzünde başıboş bırakılmış değildir. Allah’a kulluk için yaratılmış olan insan elbette büyük bir imtihandan geçirilecek ve ahrette hesaba çekilecektir. Yüce Rabbimizin dünya ve ahret saadetini kazanmamız ve gerçek kurtuluşa ermemiz için gönderdiği ilahi kurallardan oluşan bir nizam, bir kutlu düzen, doğru bir yol, bir hayat rehberi ve bir reçete vardır ki, onun adı: İslam’dır. İslam, ilk insan Hazreti Âdem babamızdan itibaren gönderilen Hak dinin adıdır. Hazreti Âdem (A.S.)’den itibaren İslam’ın öğreti ve kurallarını içeren ilahi kitapları insanlara tebliğ ile görevlendirilen peygamberler kendilerine emredileni yerine getirmişler ve Hak dinin hâkimiyeti için çalışmışlardır. Sonuç olarak Cenabı Allah’ın nebi ve Resullerine karşı çıkanlar, onlarla mücadele edenler ilahi gazaba uğramış ve helak edilmişlerdir. Son kitap Kur’an-ı Kerim’de helak edilen birçok kavimden bahsedilir. Yeryüzünün tamamı helak edilmiş kavimlerin kalıntıları ile doludur. Gazaba uğrayan kavimlerden biri de İsrail oğullarıdır. Hazreti İshak (A.S.)’ın torunları ve Hazreti Yakub (A.S.)’ın çocukları olan Beni İsrail, Hazreti Musa (A.S.) döneminde Firavunun esaretinden kurtulmuş, Hazreti Davud ve Hazreti Süleyman (A.S.)zamanında büyük bir devlete sahip olmuşlardır. Sonraki dönmelerde kendilerine verilen nimetlerin kıymetini bilmemiş, azıtmışlardır. Ellerindeki Tevrat ve Zebur’u tahrif ederek dinlerini az bir paraya değişen İsrail’in dini önderleri kendilerine gönderilen tüm peygamberleri de öldürmüşlerdir. Bunun üzerine Rabbimiz kendilerine gazap etmiş ve üzerlerine dönemin en güçlü ordularını göndererek onları Filistin topraklarından uzaklaştırmıştır.
Ahir zaman ümmeti için toplu helak olmayacaktır. Çünkü Son Peygamber Hazreti Peygamber (S.A.V.): “Ben, Rabbimden, benim ümmetimi helâk etmemesini istedim. Rabbim benim bu duamı kabul buyurdu. Dedi ki: ‘Onların helâki kendi aralarında olacaktır. Günah işledikleri zaman ben onları birbirine düşürecek ve vurduracağım.’ Ben bunun da kalkmasını diledim; ama Rabbim, bunu kaldırmadı.” ( Müslim, Fiten, 20) Bu hadisin tecellisi yüz yıllardan beri devam etmektedir. Hazreti Osman (R.A.) döneminde ortaya çıkan fitne günümüze kadar devam ede gelmiştir. Sahabeler arasında çıkan fitne savaşlara neden olmuş ve mesele Kerbela faciasına kadar uzamıştır. Bugün de Müslümanlar arasında derin çatlaklar vardır. İslam âlemi bir ve beraber olamamanın acısını yaşamaktadır. Afganistan, Suriye, Irak, Libya ve Yemen’de Müslümanlar birbirini öldürmüş, katliamlar yapmışlardır. Bütün bu yaşananlardan doğru dürüst bir ders çıkarılamamıştır. Müslüman halklardaki şuursuzluk ve inanç boşluğu parçalanmayı da beraberinde getirmiştir. İslam düşmanları bugün bu durumdan istifade ederek Müslümanlara en büyük zulümleri uygulamaktadırlar.
Nihai hedefi Arz-ı Mev’ud olan Siyonistlerin Gazze’yi aldıktan sonraki hedefleri bellidir. Bugün Gazze’deki Siyonist zulmü durdurmayan Müslümanları aynı akıbet beklemektedir. Büyük fitne yaklaşmaktadır. Ya Müslümanlar Allah’ın kendilerine emrettiği cihat emrini yerine getirecekler, ya da Gazze’deki akıbete uğrayacaklardır. Rabbim bizlere cihat ve ümmet şuurunu nasip eylesin. Amin.