Milyonlarca yıl yaşında olduğu sanılan dünyamız, üzerinde insanlar
yaşamaya başladıktan sonra neler gördü neler? İnsanın yaratılışına itiraz eden
melekler haksız da değillerdi yani. Yeryüzünde kan dökecek ve bozgunculuk
çıkaracak birinin varlığı onları endişelendirmişti. Nitekim de öyle oldu,
yeryüzünde ilk kanı Hazreti Âdem (A.S.)’in oğlu Kabil döktü, ardından onun
soyundan gelen milyonlarca zalim katil, cani ve seffah yeryüzünün tamamında
milyonlarca insanı katlettiler. Ve hatta bu zalimler yeryüzünde hayvan katliamı
dahi yaptılar, tabiatı katlettiler, toprağı, suyu ve havayı bile bozdular. Onlar
bütün bu ifsat ve zulmü çeşitli gerekçelerle yaptılar, zulüm öncesinde ve
sonrasında kendilerini hep haklı gösterdiler. “Kendilerine yeryüzünde
bozgunculuk çıkarmayın denildiğinde, biz sadece ıslah edicileriz derler.”
(Bakara Suresi,11.Ayet)
Sekiz ayı aşkın bir zamandan beri Gazze’de ve işgal altındaki diğer Filistin topraklarında binlerce masum insanı katleden siyonist işgalcilerin en büyük destekçisi ve suç ortağı ABD, her yerde ve her zaman olduğu gibi Gazze konusunda da tam bir iki yüzlülük sergilemeye devam ediyor. Gazze’de soykırım ve katliamın başladığı Ekim ayından beri Siyonist katillere en büyük silah yardımı ve her türlü istihbarat ve lojistik destek sağlayan ABD, BM Güvenlik Konseyinde son alınan ateşkes kararına evet oyu vererek bir kez daha ikiyüzlülüğünü ortaya koymuş oldu. Oysa bu karardan birkaç önce Gazze’deki Nusayrat kampına Siyonist katillerin rehine kurtarma operasyonu adı altında yaptığı saldırıda çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere üç yüz civarında masum insan Amerikan’ın verdiği destekle öldürüldü. Siyonist katiller Amerikan’ın Gazze kıyılarına kurduğu geçici limandan gelen yardım kamyonlarına gizlenerek sivil kıyafetlerle kampa girdiler ve katliamlarını yaptılar. Hatta bir Amerikan timinin de operasyona destek verdiğinden bahsediliyor. Sekiz ay içinde rehineleri kurtarmak için hiçbir başarı gösteremeyen mel’unlar ağabeyleri büyük şeytanın desteği ile üç yüz masumu öldürmek suretiyle dört rehineyi güya kurtarmış oldular.
Son seksen yılın dünyada en çok kan döken devleti olan ABD, işgal ve katliam için gittiği her yerde özgürlük, bağımsızlık, demokrasi ve ıslah etme yalanlarını söylemişti. Aslında ABD zulüm ve katliam üzerine kurulmuş bir devlettir. Her ne kadar kendilerini özgür dünyanın temsilcisi ve hamisi gibi göstermeye çalışsalar da gerçekte Amerikalılar, bu kıtanın keşfinden sonra Avrupa’dan buraya göç etmiş olan kanun kaçağı katil, haydut, hırsız, sahtekâr ve yağmacı tiplerin torunlarıdır ve ataları gibi aynı tıynete sahiptirler. Bu zalim güruh önce Kızılderili ismini verdikleri Amerika kıtasının yerli insanlarını katlederek onların topraklarını gasp ettiler. Sonra Meksika ile yapılan savaşlarda binlerce sivili katlettiler. Filipinleri işgal ettikleri yıllarda da büyük katliamlar yaptılar. İkinci dünya savaşında Japonya’ya atom bombası atarak binlerce sivili acımasızca öldürdüler. İkinci dünya savaşı sırasında Avrupa kıtasına çıkarma yapan Amerikan askerlerinin Almanlara toplu katliamlar uyguladıkları ve binlerce kadına tecavüz ettikleri tarihi belgelerle ispatlanmış durumdadır.
ABD tarihindeki en büyük katliamlardan birini de Vietnam’da yapmıştı. Çoğunluğu misket ve napalm bombası olmak üzere Vietnam topraklarına tam 70 milyon ton bomba atılmış, on binlerce insan ölmüş ya da sakat kalmıştı. ABD I.Körfez savaşı, Afganistan’ın işgali ve II.Körfez savaşı sürecinde hem Irak’ta hem de Afganistan’da iki milyon civarında masum insanı katletti. Amerikan askerleri tarafından Irak’taki cezaevlerinde binlerce kadına tecavüz edildi. 2011 yılında Suriye’de iç savaş çıkartan ABD şimdiye kadar 700 bin civarında insanın ölümüne ve milyonlarcasının mülteci durumuna düşmesine de sebep oldu.
ABD Suriye’nin kuzeyinde destek verdiği bölücü terör örgütüyle yeni bir sinsi planın içindedir. Büyük Şeytan burada donatıp yetiştirdiği silahlı grupları Türkiye ile çatıştırarak bir Türk-Kürt savaşı çıkarmanın peşindedir. Siyonizmin baş uşağı olan ABD, BOP’un gerçekleşmesi ve Büyük İsrail devletinin kurulması için her türlü oyunda başrolü oynamaktadır. ABD devletinin parasını, silahını, askerini ve her türlü imkânını İsrail terör örgütünün emrine veren ABD başkanları ve bakanları bu durumlarını iftiharla dile getirmekte ve her hangi bir utanma ve pişmanlık emaresi de sergilememektedirler. Çünkü her ikisinin de tıynet ve zihniyeti tıpatıp aynıdır.
ABD son katliam ve soykırıma doğrudan karışarak İsrail’in suç ortağı olduğunu ispatlamıştır ve yargılanmalıdır. Başkan Biden ve ilgili bakanları Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslar arası Adalet Divanında yargılanmalı ve hak ettiği cezaya çarptırılmalıdır. Böyle bir şey mümkün müdür? Evet, zor olsa da mümkündür. Vicdan ve cesaret sahibi hükümetler ve yargıçlar çok az da olsa dünyada mevcuttur.
Orta Doğudaki her savaşın, her kaosun, her fitnenin, her kötülüğün, her katliamın ve soy kırımın bizzat içinde olan Büyük Şeytan’ın artık durdurulma vakti gelmiştir. Büyük Şeytan’ın en büyük darbe vurduğu ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. İkinci Dünya savaşı sonrasında Yalta Konferansında Türkiye’yi kendi egemenlik alanında kabul eden ABD, eğitimden ekonomiye, savunmadan dış politikaya kadar ülkemizi ve devletimizi egemenliği altına alma çabası içinde olmuştur. 1948 Fulbright anlaşmasıyla eğitim sistemiz üzerinde söz sahibi olan ABD, 1952 yılında NATO’ya girmemizle birlikte bütün hücrelerimize yerleşmiştir.
Türkiye’deki tüm askeri darbelerin ve siyasi kargaşaların arkasında ABD vardır. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 ve son olarak 15 Temmuz 2016 darbelerini planlayan ve uygulatan ABD’dir. ABD ülkemiz bölmenin ve parçalamanın planlarını yapmaktadır. Bu amaçla kullandığı üslerin her biri bir fitne yuvasıdır ve kapatılmalıdır. Nitekim 1975 yılında I.Milli Cephe Hükümeti aldığı kararla ABD’nin 21 üssünü kapatmıştı. İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere ABD üsleri derhal kapatılmalıdır. Aksi taktirde ileride bu fitne yuvaları ülkemize çok büyük darbeler vuracaktır.
Rabbim tüm şeytanların şerrinden ve hilelerinden bizleri muhafaza eylesin. Bizlere Kur’an şuuru, cihat şuuru, ümmet şuuru ihsan eyleyip istikamet üzere olmamızı nasip eylesin. Amin.