HABİB KARAÇORLU

ÇOK GEÇ OLMADAN

7 Ekim 2023 tarihinden beri Gazze’nin mazlum insanları fecaat üstüne fecaat, vahamet üstüne vahamet ve dehşet üstüne dehşeti yaşamaya devam ediyorlar.  İnsanlık tarihindeki en büyük katliam ve mezalimin yaşandığı bu küçücük kara parçası 190 günden beri hangi acı tablolara tanıklık etmedi ki? Gazap edilmiş kavmin mel’un elebaşları arkalarına aldıkları ABD ve Avrupa’nın desteğiyle akıl almaz, kan dondurucu mel’anet ve şenaatlerine devam ederken dünyanın diğer devletleri de bir kaçı hariç pes dedirtecek bir sessizlik içinde üç maymunu oynamaya devam ediyorlar.

Savaşla hiçbir alakası olmayan masum 25 bin çocuk ve annenin ve on binden fazla masum ve mazlum insanın atılan bomba ve füzelerle hunharca katledilmesini ve binlercesinin yaralanmasını ve sakat kalmasını sadece ve sadece kınamakla ve eleştirmekle geçiştiren bölge ülkelerinin yöneticileri daha ne zamana kadar bu vahim durumu görmemezlikten gelecekler?  Müslümanlık iddiasında olanlar çok iyi bilmeli ki Kur’an ve Sünnette böyle bir Müslümanlık şekli yoktur. Şeklen Müslüman görünen bu kimseler Hazreti Peygamber (S.A.V.)’in: “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona hiyanet etmez, yalan söylemez ve yardımı terk etmez. Her Müslüman’ın, diğer Müslüman’a ırzı, malı ve kanı haramdır. Takva buradadır. Bir kimseye şer olarak Müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi yeter.”  (Tirmizî, Birr 18) diye tarif ettiği Müslümanlıkla tenaküz içindedirler.

Halen daha İsrail’le ticari ve diplomatik ilişkilerini sürdürmeye devam eden Müslüman ülkelerin, içinde bulundukları bu zillet ve rezalet durumunu izah etmek için çeşitli bahane ve mazeretlerin arkasına sığınmaları asla inandırıcı değildir. Kamuoyundan gelen baskı ve kınamalar sonrasında Türkiye’nin İsrail’e gönderdiği 54 kalem ihraç ürününe kısıtlama getirmesi kamuoyunca yeterli görülmemiş, ticaretin tamamen durdurulması talebi tekrar edilmiştir. Zulme rıza zulüm ise, zulme destek olmanın hükmü nedir? Zalimlerle işbirliği içinde olanlar, dünyada hesap vermekten belki kurtulsalar da ahretteki hesabı nasıl verebilecekler,  Mahkeme-i Kübranın hakimine aynı mazeretleri kabul ettirebilecekler mi? Cenabı Allah’ın Azizün Züntikam (En üstün intikam alıcı) olduğunu hem dünyada hem de ahrette intikam alacağını asla unutmayalım. Safımızı net olarak belirleyelim.

Filistin topraklarında ve özellikle Gazze’de her gün kan ve gözyaşı akmaya devam ederken son olarak bayramın birinci günü Gazze’den gelen çok acı bir haberle bir kez daha sarsıldık. Gazze yönetimini elinde bulunduran HAMAS’ın siyasi lideri İsmail Heniye’nin üç oğlu ve dört torunun Gazze kentinin batısındaki Eş-Şati Mülteci Kampı’nda kamp sakinleri ve yakınlarının bayramını kutlamak için dolaştıkları sırada içinde bulundukları araç Siyonist katiller tarafından hedef alınarak vuruldu ve araçtakilerin tamamı şehit edildi. Filistin cihadının en büyük kahramanlarından bir olan İsmail Heniyye,  Hazım, Emir ve Muhammed isimli oğulları ile torunları Muna, Amal, Halid ve Rezzan’ın şahadet haberini büyük bir metanetle karşıladı ve bu saldırının direnişlerini asla kıramayacağını ifade etti. Aynı şekilde onun mücahide hanımı da büyük bir sabır ve metanet göstererek çocuklarının ve torunlarının şahadetini Allah’a şükür ederek memnuniyetle kabullendi ve asla şikâyetçi olmadı. Bu sarsılmaz imanın elbette mükâfatı çok büyük olacaktır.

Havadan, karadan ve denizden yaptıkları binlerce bombardımanla yerle bir ettikleri Gazze’nin imanlı halkı karşısında kirli emellerine bir türlü ulaşamayan kuduz katillerin aşağılık elebaşları her cinayetlerinden sonra daha da kudurarak zulümlerini kat be kat artırmaya devam ediyorlar. Yeryüzünde imtihan gereği küfür devamlı olsa da zulüm devamlı olamaz. Yüce Rabbimiz zalimler için imhal eder (mühlet verir) ancak ihmal etmez. Hayat rehberimiz Kerim Kitabında: “ (Resûlüm!) Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” ( İbrahim Suresi, 42.Ayet) buyurmaktadır.

Mısır’daki Nil nehrinden topraklarımızdaki Fırat nehrine kadar olan coğrafyada Büyük İsrail Devletini kurma emelinde olan Siyonist Yahudiler ve işbirlikçileri Evanjelist Hıristiyanlar şimdi yeni bir sinsi planın peşindeler. Filistin’deki savaşı tüm Ortadoğu bölgesine yaymak suretiyle buraya gelen yardımların tamamen önünü kesmek ve böylece Kudüs ve tüm Filistin topraklarında kesin hâkimiyeti sağlamak gibi bir planı sahaya sürmüş bulunmaktalar. Geçen hafta İran’ın Şam büyükelçiliğine yaptıkları saldırı ve son gelen haberlere göre Beşar Esad’a ve yakınlarına düzenlenen suikastlar bu amacı hedeflemektedir. ABD, Rusya-Ukrayna savaşı öncesinde yaptığı gibi şimdi de aynı şekildeki kışkırtıcı açıklamalarıyla İran’ın yapılan saldırıya karşılık vereceğini ısrarla vurgulamakta, İran yönetimini tahrik etmektedir.

Yukarıda sıraladığımız bütün bu gelişmelerden sonra anlaşılan o ki, bölgemizde sular giderek ısınmaktadır. ABD’de her iktidara geldiklerinde Ortadoğu bölgesinde büyük fitneler ve fesatlar çıkaran Demokrat Partili başkanlar ve hükümetleri bu kez çemberi biraz daha genişleterek fitne-fesat ateşinin içine Lübnan, Suriye, İran ve diğer bölge ülkelerini de sokmak istiyorlar. Orta doğuda bir çıbanbaşı olarak bölgemizin eli kanlı eşkıyası olan İsrail terör şebekesine elbette haddinin bildirileceği bir gün gelecektir ve o gün yaklaşmıştır. Siyonist-Haçlı ittifakı ve onların hain işbirlikçileri işledikleri zulmün hesabını günün birinde elbette vereceklerdir ve o gün çok yakındır.

Cenabı Allah’ın kendilerine lütfettiği petrol, doğalgaz ve diğer nimetlerle giderek şımaran, lüks, konfor, şatafat ve sefahat hayatı yaşamaya başlayan yüksek gökdelenlerin sahipleri ile halklarına sefalet hayatı yaşatan diğer zalim diktatörler için karar günü gelmiştir. Ya Hakktan yana saflarını belirleyecek ya da Batılın safında onlarla birlikte aynı feci akıbeti yaşayacaklardır. Yüce Rabbimizin bu konudaki mesajı gayet nettir:   “De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım-akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından endişe ettiğiniz ticaretiniz ve hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah buyruğunu gerçekleştirinceye kadar bekleyin. Allah günaha saplanmış kimseleri hidayete erdirmez. (Tevbe Suresi, 24.Ayet)

İslam ümmeti olarak aklımızı başımıza almanın zamanı gelmiştir. Şimdiye kadar çeşitli doğal afetler ve iç savaşlarla bela ve musibetlere maruz kalan Müslümanlar kendi asıllarına dönerek Batı / Batılın kuyruğundan ayrılmalı, rehberimiz Kur’an ve önderimiz Hazreti Muhammed (S.A.V.)’in gösterdiği doğru yola girerek bir ve beraber olarak, küfür milletine karşı tek ümmet olmalıdır. Filistin, Arakan, Doğu Türkistan, Keşmir ve diğer mazlum İslam coğrafyalarının tek kurtuluş reçetesi budur. Rabbim bizlere Kur’an’ın bu ümmet ve cihad şuurunu nasip eylesin, düşmanların ve hainlerin şerlerinden muhafaza eylesin. Amin.

 

ÇOK GEÇ OLMADAN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin