HABİB KARAÇORLU
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. YAZAR
  4. HÜRRİYET SEMBOLÜNDEN UTANÇ TABLOSUNA BÜYÜK ŞEYTAN

HÜRRİYET SEMBOLÜNDEN UTANÇ TABLOSUNA BÜYÜK ŞEYTAN

Çok uzun bir zamandan beri hem dünyanın hem de ülkemizin kaderi üzerinde egemenlik kurmaya çalışan Amerika, diğer adıyla ABD’de ilginç olaylar ardı ardına gelişmeye başladı. Bu yılın Kasım ayında yapılacak seçimlerde Cumhuriyetçi Partinin Başkan adayı ve eski Başkan Trump’a yapılan silahlı saldırının ardından mevcut Başkan Bıden adaylıktan çekildiğini ve yardımcısı Kamala Harris’i aday olarak desteklediğini açıkladı. İşte tam bu toz duman içinde neler olup bittiğini anlamaya çalışan Amerikalılar ve dünya kamuoyu için hayret verici bir gelişme daha yaşandı. Yaptığı katliamlar ve işlediği soy kırım suçu nedeniyle Uluslararası mahkeme tarafından suçlu ilan edilen ve hakkında tutuklanma kararı bulunan, bütün dünyanın nefret ettiği sözde İsrail devletinin Başbakanı Amerika’ya gitme cesaretini gösterdi ve ABD Kongresinde bir de konuşma yaptı.

Kongrede yaptığı konuşmada yalanları peş peşe sıralayıp utanmaz ve sıkılmaz bir tavır sergileyen aşağılık zalim kan dökücü, bebek katili Netenyahu (la’netullahi aleyh) yine kendisiyle aynı seviyede olan Kongre üyeleri tarafından ayakta alkışlandı. Hey gidi Amerika hey! Sen ki, dünyada insan haklarının savunucusu idin.  Sen ki, dünyada hürriyetin bekçisi idin. Sen ki, dünyada jandarmalığa soyunmuş bir koruyucu idin. Sen ki “özgür dünya” nın sembolü idin. Sen ki, Hollywood filmleri kahramanlarıyla dünyanın kurtarıcısı idin. Sen ki tüm dünyanın gençlerini ülkene davet edip, “fırsatlar ülkesi” markasıyla insanlara güzel gelecekler vaat ediyordun. Sen ki demokrasi havariliğinde birinciliği kimseye kaptırmazdın. Ne oldu sana, ne oldu böyle? Halkı tarafından bile istenmeyen, hakkında bir sürü yüz kızartıcı suçlar bulunan, uluslar arası mahkemede yargılanarak hakkında soy kırım suçu işlediğine dair karar bulunan bu tescilli katili acaba tüm Amerikan halkını temsil eden meclisinizde ne adına alkışladınız?

Ey Amerika! Sen aslında özgür değil, esirmişsin. Sen Siyonizmin esiri olmuşsun. Sen insan hakları savunucusu değil, gerçekte insanlığın düşmanıymışsın. Sen dünyanın koruyucusu değil, mahvedicisi imişsin. Sen fırsatlar ülkesi değil, cellâtlar ülkesi olmuşsun.

Amerika! Aslında biz seni çok iyi tanıyorduk ama bazıları senin Hollywood filmleriyle cilaladığın çirkin şeytani yüzünü göremiyordu. Cilaların döküldü, çirkin melanet yüzün ortaya çıktı. Katil sever Amerika! Sen de insanları katletmeyi çok seversin. Önce topraklarını işgal ettiğiniz kıtanın milyonlarca yerli insanıyla işe başladınız. Onlara esmer olmalarından dolayı “Kızılderili” dediniz. Çevirdiğiniz filmlerde onları barbar, kendinizi medeni gösterdiniz. Bu fakir gariban insanların kökünü kazıdınız. Afrika kıtasından köle tüccarlarının esir edip getirdiği milyonlarca siyah derili insanı acımasızca tarlalarda çalıştırıp onların sırtından zengin oldunuz. Bu da yetmedi Ku Klux Klan gibi ırkçı örgütler kurup onları teker teker katlettiniz. Sonra Vietnam’da binlerce masumun kanına girdiniz.

Amerika! Biz seni 1800’lü yıllarda Osmanlı topraklarında açmış olduğun misyoner okullarından tanıyoruz. Bu okullara aldığın Ermeni gençlerinin beynini yıkayıp nasıl devlet düşmanı yaptığını, onları azdırarak büyük felaketlere sebep olduğunu çok iyi biliyoruz. Sen ve gayrı meşru baban İngiltere’nin Filistin ve Orta Doğu topraklarını Siyonistlere peşkeş çekmek için ne oyunlar oynadığını da artık herkes biliyor.

Amerika! İki yüz yıldan beri elini ülkemizden çekmedin. İkinci dünya savaşı sonrası Marshall planı adı altında bize içinde ne olduğu bilinmeyen süt tozlarını içirdin, birçok çocuğumuz felç olunca bize çocuk felci aşısı sattın.  Elindeki hurda silahları bize göndererek yerli savunma sanayimizi çökerttin.  Fulbright anlaşması adı altında eğitimimize el koydun. Bu sayede eğitimimizi de felç ettin. Rusya’yı üzerimize kışkırtarak bizi NATO’ya girmeye zorladın. NATO’ya girdikten sonra fiilen tüm devlet kurumlarını işgal ettin. “Gladyo” adı verilen gizli teşkilatınla ülkemizde anarşi hareketlerini başlattın. Binlerce gencimizi sağcı solcu diye birbirine vurdurdun. 27 Mayıs, 12Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerini yaptırtın. O da yetmedi FETÖ/PDY adı altında 15 Temmuz darbesini yaptırıp ülkemiz insanına çok büyük acılar yaşattın.

Amerika! Sen Irak’ta bir buçuk milyon insanı katlettin. Afganistan’da, Suriye’de, Libya’da ve Yemen’de yine yüz binlerce Müslüman’ı katlettin. Sen “Büyük Şeytan”sın. Şeytan son yüz yılda karargâhını Amerika’da kurdu. Oradan insanlığın kötülüğü ve felaketi için plan ve projelerini yürütüyor. Kovid-19 virüsünü icat edip dünyaya yayan yine sizsiniz. İnsanlığın sonunu getirmek için türlü türlü şeytanlıklar yapıyorsunuz. Ama Rabbimiz Kerim Kitabında: “ İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inkâr edenler ise tağut yolunda savaşırlar; öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır.” (Nisa Suresi, 76.Ayet)  Diye Şeytanın hile-düzenin zayıf olduğunu buyuruyor. İşte tüm mesele burada; mesele, gerçek Müslüman olmak, gerçek iman etmiş olmakta. İslam âlemi gerçek manada dinine sarılıp, Allah’ın yolundan gitmiş olsa, buyrulduğu gibi aslında zayıf olan şeytan ve taraftarlarını mağlup edecekler. Ama biz Kur’an ve Sünnet ölçeğinde ne kadar Müslüman’ız? İşte sorun tam da burada. Bize İslam diye efsane, hikâye ve masal anlatanların peşini bırakıp Allah’ın Kitabına sarılsak, Elçisi (S.A.V)’nin izinden gitsek bütün sorunları çözeceğiz, düşmanlarımızı mağlup edeceğiz. İşte, mesele kendimiz olmakta, gerçek bir Müslüman olmakta! Rabbim bize hidayet versin. Şeytanın ve taraftarlarını şerrinden emin eylesin Âmin.

 

 

 

HÜRRİYET SEMBOLÜNDEN UTANÇ TABLOSUNA BÜYÜK ŞEYTAN
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin