HABİB KARAÇORLU
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. YAZAR
  4. KİMLER KİMLERLE BERABER

KİMLER KİMLERLE BERABER

featured

Aylardan beri Siyonist işgalcilerin dehşet verici zulmü altında fert fert, adım adım her gün, her saat yok olan Gazze’de artık açlıktan ve ilaçsızlıktan ölümler başladı. Bebekleri beslemek için bir kutu mamanın, çocukları doyurmak için bir dilim ekmeğin bulunamadığı Gazze, bir açık hava hapishanesinden öte bir ölüm kampına dönüşmüş durumda maalesef. Her gece Siyonist jetlerin üzerlerine alçakça yağdırdığı bombalarla onlarca çocuk, kadın ve masum Müslüman şehit düşmeye devam ediyor. Gazze’de ayakta kalan son hastaneler de bombalanmakta, insanların sığındığı çadırlar ve binalar füzelerle yerle bir edilmekte, bebekler, çocuklar, anneler, babalar, yaşlılar korkunç şekilde can vermekteler. Siyonist canavarların uyguladığı abluka sonucunda Birleşmiş Milletler eğer yardım ulaşmazsa Gazzede 48 saat içinde 14 bin bebeğin öleceğini duyurmuştu. Gazze’de yaşanan bütün bu soy kırım ve insanlık dramına Avrupa ülkelerinden verilen tepkiler İslam ülkelerinden daha fazla maalesef. İspanya bu konuda Gazze’deki zulme duyarlı ülkelerle 25 Mayısta bir toplantı yapmaya hazırlanırken İngiltere İsrail Büyükelçisini geri çağırdı ve ticaret görüşmelerini askıya aldı. Daha önce de İtalya da İsrail’e yapılacak tüm silah satışlarını durdurmuştu.

Hıristiyan Avrupa ülkelerinin halkları Gazze’deki soy kırım ve zulmü her fırsatta protesto ederken ve bu konuda hükümetlerine baskı yaparken İslam ülkelerinde Gazze ile ilgili durumlar nasıl? Uzun yıllardan beri Filistin ve son dönemde Gazze ile ilgili en fazla duyarlı olan Müslüman ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. 7 Ekim 2023 tarihinden beri tüm Türkiye’de yüzlerce miting ve İsrail karşıtı binlerce aktivite düzenlendi. Halkımız Siyonist katillere her platformda, her yerde büyük bir tepki ortaya koydu, İsrail ve Yahudi malları boykot edildi.  Ancak bütün bu eylemlerin hükümet bazında beklenen karşılığı pekte görülemedi. Türkiye, İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesmedi, hava sahasını kapatmadı.  Türkiye’den İsrail’e yapılan ihracat resmen durdurulsa da fiilen devam ediyor, son olarak İsrail’in ZİM adlı şirketinin tırları Malatya’da görüntülendi. Öte yandan Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattından İsrail’e petrol aktarımı devam ediyor. İsrail’e en büyük desteği veren ABD’nin Türkiye’deki üsleri halen faaliyetlerine devam ediyor. Bu arada kardeş Azerbaycan’ın İsrail aşkı da kesintisiz devam ediyor. Geçen hafta İsviçre-Basel’de düzenlenen 69.Eurovision şarkı yarışmasında seyircilerin İsrail aleyhine gösteri yapması ve Filistin bayraklarıyla İsrailli yarışmacıyı protesto etmesi yarışmaya damgasını vurmuştu. Ancak İsrail aleyhine oluşan bütün bu olumsuz havaya rağmen yapılan halk oylamasında Azerbaycan jürisi İsrailli şarkıcıya en yüksek puan olan 12 puanı verdi.

Türkiye Müslümanları muhafazakâr iktidardan Gazze’deki soy kırım ve zulmün durdurulması için daha ciddi adımlar atmasını bekliyor. Bu ciddi adımlar atılmadığı sürece yapılan hamasi konuşmalar yerini bulmayacaktır. Son olarak Meclis’te Saadet, Gelecek ve DEVA Partisi’nden oluşan Yeni Yol Grubu, Gazze’de işlenen suçların cezasız kalmaması adına gerekli ulusal ve uluslararası politikaların belirlenmesi amacıyla TBMM’de genel görüşme açılması önergesi verdi. Ancak önerge Cumhur İttifakı milletvekillerinin oyları ile reddedildi.

İslam dünyasını üzen başka bir gelişmede Trump’ın körfez ülkelerini ziyaretinde gerçekleşti. Trump’ın Körfez ülkelerine düzenlediği gezinin en önemli çıktılarından biri toplam değeri 3,2 trilyon doları bulan yatırım anlaşmaları oldu.Trump’ın bu ziyaretinde Suudi Arabistan’la ABD arasında silah alımı, enerji işbirliği, Suud ordusunun eğitimi gibi başlıklarda yaklaşık 600 milyar dolar değerinde anlaşma imzalandı. ABD Başkanı Trump’ın, Orta Doğu turu kapsamında ziyaret ettiği ikinci ülke Katar, ABD ile 1,2 trilyon dolarlık ticari anlaşma imzaladı ve Katar Emiri Tamim bin Hamad es-Sani ABD Başkanı Trump’a yaklaşık 400 milyon dolar değerinde Amerikan basınının “uçan saray” diye nitelediği bir Boeing 747-8 uçağı hediye etti.

Trump’ın ziyaretindeki son durak Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) oldu. BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan tarafından diğer duraklarında olduğu gibi görkemli biçimde karşılanan Trump, buradan da yaklaşık 1,4 trilyon dolar değerinde anlaşmalarla döndü. Trump’ın BAE gezisine damga vuran olay ise saraydaki karşılamada Arap kızlarının yaptığı şov oldu. Uzun saçlarını sağa sola sallayarak Trump’ı karşılayan kızların bu dansının cahiliye Araplarından kalma bir gelenek olduğu vurgulandı. Sonuç olarak Trump batmakta olan ABD ekonomisini kurtarmak için gittiği üç ülkeden üç gün içinde üç trilyon dolardan fazla kazançla döndü. Türkiye’nin bir yıllık toplam ihracatının 260 milyar dolar civarında olduğu baz alınırsa üç körfez ülkesinin Tump’a ne denli büyük bir kıyak geçtikleri daha iyi anlaşılır. Peki Suudi, Abu Dabi ve Katar yöneticileri ABD’ye bu müthiş kıyağı niye yapıyorlardı? Cevap çok kısa ve basit: Çünkü bu hanedanlar saltanatlarını ve tahtta kalmalarını ABD’ye borçlular. Aslında onlara bu saltanatı İngilizler bahşetmişti. Osmanlı yönetimindeki Arap yarımadasını ve diğer Arap coğrafyasını Osmanlıdan koparmak için bölgede uzun yıllar çalışmalar yapan İngilizler Vehhabilik ve Arapçılık akımlarıyla ayrılık ve fitne tohumlarını ekmiş ve Birinci Dünya savaşında istedikleri sonuçları elde etmişler, bölgenin petrolüne konmuşlardı. İkinci Dünya savaşı sonunda küresel emperyalizmin patronluğu İngiltere’den ABD’ye geçince yeni efendi ABD olmuştu.

Suudi Arabistan, BAE ve Katar ABD’nin İsrail’den sonra Ortadoğu’daki önemli karakollarıdır. Burada Katar’ı bazı durumlardan istisna tutarsak özellikle diğer iki ülke bölgede adeta ABD’nin maşası olarak hareket etmektedir. 1948 yılından beri İsrail’e tek kurşun sıkmamış olan bu iki ülke 1980-88 yılları arasındaki İran-Irak savaşında Irak’ı desteklemiş ve savaşın uzun süre devam etmesine neden olmuşlardır. Irak’ın Kuveyt’i işgali üzerine I.körfez savaşında ABD ve müttefikleri ile beraber savaş uçaklarıyla Irak’ı bombalamışlardır. İkinci Körfez savaşında da ABD ve müttefiklerine büyük destek sağlamışlardır. 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşında yine ABD ile birlikte muhaliflere destek sağlamış, ancak Özgür Suriye ordusunun nihai zaferini engelleyerek el-Kaide kaynaklı gruplara destek vermiş ve İdlip’teki eski IŞİD komutanı Ahmet Eş-Şara’yı gözeterek geleceğe hazırlamışlardır.

Ortadoğu’da neresinde ABD’nin başını çektiği bir fitne ateşi varsa ellerindeki petrolü o ateşe dökerek yangını büyüten Suudi ve BAE Yemen’deki iç savaş sonrası bölünen ve şu anda israil’le savaşan Husilere de defalarca saldırlar düzenlemiş ve binlerce masum Müslüman’ı katletmişlerdir. Aynı şekilde Libya iç savaşında ABD’nin kuklası General Hafter’e destek veren bu iki maşa Libya’da Türkiye’nin desteklediği meşru hükümete karşı savaşmışlardır. Son olarak Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişiminde BAE’nin darbecilere finans sağladığı tesbit edilmiştir. Daha önce Gezi Parkı olaylarında adı geçen BAE’nin ajanı Muhammet Dahlan 15 Temmuz darbe girişiminde de önemli rol oynamıştır.

Mısır’da Cumhurbaşkanı Mursi hükümetine yapılan darbede de rol oynayan Suudiler ve BAE darbeci Sisi’ye destek için 15 Milyar dolar yardım göndermişlerdir. Ayrıca kendilerine Selefi denilen Suudi destekli gruplar Mursi aleyhindeki gösterilere destek vermişlerdir.  Darbeci Sisi Akdeniz kıyısındaki bir tatil köyünü 22 Milyar dolar karşılığında BAE’ne satmış ve kendisine üç milyar dolar değerinde bir saray yaptırmıştır. Sudan’da yaşanan iç savaşın arkasında da BAE’nin olduğu söylenmektedir. Afganistan, Çeçenistan ve Arakan’daki cihat hareketlerine fitne karıştırarak sabote eden de yine Suudi destekli IŞİD benzeri terör örgütleridir. Suriye’deki PYD/YPG terör örgütüne BAE’nin destek sağladığı da bilinmektedir.

Suudi Arabistan, BAE ve Mısır bugün Ortadoğu’daki Müslüman katliamının baş sorumluları ve BOP’un en sadık uşaklarıdır. Son 40 yılda bölgedeki işgal ve terör olaylarında tam on bir milyon Müslüman can vermiştir. Bugünde Gazze’de işlenen soy kırımın asıl müsebbipleri bölgedeki İsrail’e açık ve gizli destek veren Müslüman ülkelerin yönetimleridir. İsrail en büyük desteği ne ABD’den ne de Avrupa’dan almaktadır. İsrail’in en büyük destekçisi bölgedeki işbirlikçi Müslüman yönetimlerdir. Körfez ülkeleri ve Mısır’ın en büyük korkusu İhvan-ı Müslimin hareketi ve HAMAS’dır.

Ortadoğu bölgesinin bugün içler acısı halinin en büyük nedeni İngilizlerin ve Siyonistlerin bölgedeki ümmet kardeşliği ülküsünü yıkarak ırkçılığı yerleştirmeleri olmuştur. İngiliz ajanı Lawrence’in Arap yarımadasında körüklediği Arap ırkçılığı Arapları Osmanlılardan soğutmuştur. Lawrence’in onlara vaad ettiği “Büyük Arap Krallığı” hülyası ile Araplar yirmi parçaya bölünmüştür. Bu duruma gelinmesinde Türkçülük fikrini savunan İttihatçıların da büyük payı vardır. Suriye ve Irak’taki Arap ırkçısı Baasçılar hem Kürtlere ve hem de Türkmenlere büyük zulümler yapmıştır.

Sonuç olarak Müslümanların uyanık olması lazımdır. Irkçılık ve mezhepçilik bölgemizdeki en yıkıcı ve en tehlikeli akımlardır. Dinimiz ırkçılığı haram kılmıştır. Hücurat Suresi 10.Ayette Yüce Rabbimiz: “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasının düzeltin. Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız.”  Buyurmaktadır. Ayetin başındaki ”innema” ifadesi ancak Mü’minlerin gerçek kardeş olduklarını diğer kardeşliklerin kalıcı olmadığını vurgulamaktadır. İman kardeşliği dışına çıkanların akıbetleri hep kötü olmuştur. Cenabı Allah’ın yardımı her zaman mü’minlerle beraberdir. Tefrikacılığın sonu hüsrandır, kandır, gözyaşıdır. Birbirine ihanet eden Müslümanların akıbeti esarettir, zillettir, hüsrandır. Tarih bunun yüzlerce örneği ile doludur. Yüce Rabbimiz bizlere Kur’an şuuru le Kur’an’a sarılmayı, Ümmet şuuru ile birbirimize kenetlenmeyi, cihat şuuru ile Hazreti Peygamber (S.A.V.) ve ashabının yolundan giderek onlar gibi cihat etmeyi ve küffara karşı zaferler kazanmayı nasip eylesin. Âmin.

KİMLER KİMLERLE BERABER
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin