Geçen hafta kaleme aldığımız “Küresel Emperyalizmin İfsatları” adlı yazımıza bu hafta da devam edeceğiz. Bütün insanlığı etkisi altına almış olan Küresel Emperyalizm insanların canlarına, mallarına, nesillerine, akıllarına ve inançlarına göz dikerek tüm bu değerleri kendi çıkar ve egemenliği doğrultusunda kullanma ve şekillendirme niyetinde ve yolundadır. Başta ekonomi ve politika olmak üzere, eğitim, kültür, sağlık, hukuk, din ve ahlak alanlarında insanlığı teslim almanın planları yaklaşık beş asırdan beri adım adım uygulanmakta, insanlık farkında olmadan giderek özgürlüğünü ve haklarını kaybedip bir esaret hayatı yaşamaktadır.
İnsanlık üzerinde en belirleyici bir norm olan din konusunda en büyük tahribatlar 16. Yüzyılda Avrupa’da başlamıştır. Avrupa’da yapılan reformlar sonucunda Hıristiyanlık şekilden şekile sokularak cansız ve ruhsuz bir hale getirilip kiliseye hapsedilmiştir. Laikliğin Avrupa ülkelerinde benimsenmesiyle seküler bir toplum oluşturulmuş ve insanların maneviyat ile olan bağları kopartılarak hayvani yönleri ortaya çıkarılmıştır. Tamamen maddenin esiri olan toplumlar bir sürü olarak güdülmeye alıştırılmıştır. 18.yüz yıldan itibaren yavaş yavaş Avrupa’nı etkisi altına giren Osmanlı toplumunda da din ve maneviyat ikinci plana itilmeye başlanmış, İslam ahlakının yerini Avrupa’nın hayat tarzı almaya başlamıştır. Sigara, alkol, kumar, moda, lüks hayat, konfor, flört gibi sefahat hayatını özendiren tüm Batılı adet ve alışkanlıklar tiyatro, gazete, roman ve hikayeler üzerinden özellikle gençliğe benimsetilmeye çalışılmıştır.
Küresel Emperyalizm her türlü teknolojik icat ve yeniliği ifsat faaliyetlerinin bir aracı yapmış ve çok güzel şekilde bunları kullanmıştır ve kullanmaya devam etmektedir. Tiyatrodan sonra basın-yayın, sinema, radyo, televizyon ve internet toplumu ve özellikle gençliği ifsat için kullanılmıştır. Günümüz toplumları sosyal medyanın esiri haline getirilmiş, akıllı telefonlar yüzde yüz insanların hayatını kuşatmış, onları teslim almıştır. Televizyon, internet ve sosyal medya insanların akıllarını ve kalplerini istediği yöne çevirir bir güce ulaşmıştır. İhtiyaç olmayan şeyler önemli bir ihtiyaçmış gibi insanlara kabul ettirilmiş, bilime, kalkınma ve ilerlemeye ciddi bir katkısı olmayan sporcular, aktörler, ses sanatçıları, şovmenler, sosyal medya fenomenleri ve birçok boş beleş politikacılar çok önemli kişilermiş gibi algı oluşturularak kahramanlaştırılmış ve hatta putlaştırılmıştır. ABD’yi bir asır boyunca tüm dünyaya farklı şekilde tanıtan Hollywood yapımı filmler küresel kültür emperyalizminin en önemli bir sacayağıdır. Topraklarını şiddet ve cebirle ellerinden aldıkları Amerikan kıtasının yerli insanlarını “kızılderili” diye tanımlayıp onları vahşi ve kötü, kendilerini ise medeni ve iyi insanlar olarak tüm dünyaya yutturmuşlardır.
Küresel emperyalizmin elindeki en güçlü silahı dolardır. 1971yılına kadar hazinedeki altın miktarı oranında basılan dolar bu tarihten itibaren karşılıksız olarak basılmış ve tüm dünyaya yayılmıştır. ABD’nin 1944 yılında 44 ülkeyle yaptığı Bretton Woods Anlaşmasına göre 1 ons altın = 35 dolar veya 1 dolar = 0.88867 gram altın olarak belirlenmişti. Bu anlaşmaya göre ABD ile ticaret yapan ülkeler istediği zaman elindeki doları ABD merkez bankasına götürüp altına çevirebilirdi. 1971 yılında Başkan Nixon bu anlaşmayı iptal ederek doların basımını serbest bırakan yasayı çıkarttı. Böylece basımı konusunda hiçbir yasal yükümlülüğü bulunmayan ABD Doları tüm dünyada serbestçe dolaşmaya başladı. Dolar basıldıkça altının değeri yükseldi. 1944 yılında 35 dolar olan bir ons altının (31,10 gr) değeri bugün 3 bin dolara yaklaşmıştır. Altın fiyatlarının sürekli yükselişi ABD ve dünya ekonomisindeki derin krizlere işaret etmektedir.
Küresel Emperyalizm dünya egemenliğini kurmak için şeytani planlarını yürütmeye devam ediyor. ABD halkına dünyaya barışı getirmek, ekonomide adil bir denge kurmak gibi vaatlerde bulunan Trump ilk etapta İsrail zulmüne onay vererek katil Netanyahu’yu Beyaz Saray’da ağırlamış ve utanç verici bir şekilde adi katile çok büyük değer vermiştir. Ukrayna konusunda da geniş bir viraj alan Trump Putin’le pazarlığa girişip Ukrayna’nın madenlerine göz diktimiştir. Dünyanın en zenginlerinden bir olan Elon Musk’ı ABD ekonomisinin başına getiren Trump “kolay sömürü çarklarını nasıl kurar ve çalıştırırız” planını uygulamanın peşindedir.
7 Ekim 2023 tarihinden itibaren on beş ay boyunca Gazze’de yaşanan insanlık dramı ve soy kırım karşısında etkisiz kalan dünyanın durumu gerçekten çok ürkütücüdür. Siyonizmin arkasındaki küresel aktörlerin dünya yönetimi, ekonomisi ve siyaseti üzerinde ne denli etkili oldukları somut bir şekilde görülmüştür. Binlerce çocuğu, kadını, masum insanı acımasızca katleden, katliam yaparken hiçbir kural ve kanuna asla aldırış etmeyen bir canavarı kimse durdurma cesaret ve insanlığını gösterememiştir. Hastaneleri, sağlık çalışanlarını, basın mensuplarını, yardım kuruluşu gönüllülerini, camileri, kiliseleri, BM kuruluşlarını ve çalışanlarını gözünü kırpmadan pervasızca bombalayıp yok eden Siyonist katiller bu destek ve cesareti nereden almaktadır? Bütün dünya ülkelerinin liderleri nasıl böyle siyonizme teslim bayrağını çekmektedir? Bu nasıl bir güçtür? İnsanlık nasıl böyle aşağılık derecelere düşürülmüştür?
Gazze’deki amansız soykırım devam ederken bu koyu zulme direnen Gazze halkı için birçok basın mensubu ve bilim adamı aynı kanaati dile getirdiler: “Yeryüzündeki tek özgür kara parçası Gazze’dir.” Gazze halkı gerçekten özgür olduğunu, küresel emperyalizmin tehditlerine ve zulümlerine hiç aldırmadığını, insanlığın değer verdiği hayat standartlarını hiçe saydığını, insanlık onurunun her şeyin üzerinde olduğunu ve vatana sahip olmanın bir bedelinin olduğunu en mükemmel şekilde ispat etmiştir. Onlara bu üstün hasletleri kazandıran, bu eşsiz erdemi veren, bu yüksek onurun sahibi yapan onların sarsılmaz imanlarıdır. Bu iman onları yenilmez yapmış ve tüm dünyayı kendilerine hayran bırakmıştır. İşte bu nedenle Küresel emperyalizm İslam’ı hedef tahtasına oturtmuştur. Küresel Emperyalizmin önündeki en büyük engel İslam’dır.
Ülkemizde de üç asırdan beri İslam, dış düşmanlarının ve içerideki hain münafıkların hedefindedir. Müslüman toplumun ahlaki değerlerini çürütmek, inancını zayıflatmak ve kendine olan güvenini yıkmak için Jön Türkler denilen Batıcı züppelerin başlattığı hareket her dönemde değişik isim ve kadrolarla devam ettirilmiştir. Bu amaçla hürriyet, adalet, eşitlik diye yırtınarak Meşrutiyeti dayatan İttihatçılar, amaçlarına ulaşıp iktidar olunca Osmanlı Devletini yıkmışlardır. Cumhuriyet tarihi boyunca Müslümanları gerici kendilerini ise ilerici olarak tanıtan mutlu ve putlu azınlık her fırsatta İslam’a saldırmıştır ve çeşitli maskelerle de saldırmaya devam etmektedir.
Bugün hem insanlık ve hem de halkımız her yönüyle çok büyük tehditler altındadır. Toplumların can güvenliği yoktur, çünkü gıda güvenliği yoktur, iş güvenliği yoktur, doğal afetlere karşı tedbirler yoktur, koruyucu hekimlik yoktur. İnsanlar çok kolay hasta olmakta ve tam olarak da tedavi olamamaktadırlar. Sağlık alanı bir sektör haline getirilmiş ve insan vücudu sermaye yapılmıştır.
Akıl güvenliği yoktur. Akla çok büyük zarar veren alkol ve uyuşturucu kullanımı giderek artmaktadır. Neslin devamı tehlike altındadır. Nüfus artışı durma noktasına gelmiştir. Evlilikler azalmaya, boşanmalar artmaya başlamıştır. Televizyon ve sosyal medya gayrı meşru hayatı özendirmektedir. Planlı olarak çıkartılan ekonomik krizler toplumları yoksullaştırmaktadır. Sermaye belirli bir zümrenin elinde toplanmaktadır. Ve son olarak toplum dinden soğutulmakta ve uzaklaştırılmaktadır. Bütün bunların hepsi planlı olarak yapılmaktadır. Amaç maddi ve manevi yönden tükenmiş bir toplum oluşturarak ülkemizi ve diğer İslam ülkelerini kolayca yutmaktır. Yüce Rabbimiz iç ve dış düşmanların tüm tuzaklarını kendi başlarına geçirsin, bize de Kur’an şuuru nasip eylesin. Âmin.
