HABİB KARAÇORLU

MİLLETİN MÜZMİN DERDİ

Yedi aydan beri her gün acı haberlerin geldiği ve sistematik bir soy kırımın yapıldığı Gazze’ye tüm dikkatimizle odaklanmamız nedeniyle yazılarımızda ülkemizin gündemindeki önemli meselelere ancak kısmen değinebilmiştik. Geçen hafta yüksek enflasyon ve fahiş fiyatların neden olduğu maddi ve manevi tahribatı ele almış ve ülkemizde artmakta olan ahlaksız davranışlardan bahsetmiştik. Aslında ahlaksızlığın artmasındaki en önemli nedenlerin başında cehaletin olduğunu hepimiz çok iyi bilmekteyiz. Ülkemizin en ciddi sorunlarının başında eğitim meselesinin geldiğini bugün herkes ve her kesim yüksek sesle dillendirmekte ve eğitim sistemi en çok eleştirilen konuların başında gelmektedir.

Ahlaksızlık ve vicdansızlık bugün tüm dünyanın muzdarip olduğu konuların başında gelmektedir. Gazze’deki soykırım ve yıkımın baş müsebbibi İsrail başbakanı Netanyahu (la’netullahi aleyh) da ülkesinde yüz kızartıcı suçlardan yargılanan ahlaksız bir siyasetçidir. İsrail Başsavcısı Avichai Mandelblit, 21 Kasım 2019’da Netanyahu hakkında üç ayrı yolsuzluk dosyasında, “rüşvet, emanete ihanet ve kişisel amaçlar için görevi kötüye kullanma” suçlamalarıyla dava açılmasını talep etmiş ve ilgili mahkeme davaları kabul ederek onu yargılamaya başlamıştır. Bu mel’un şahsı Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) de işlediği cinayetler sebebiyle suçlu ilan etmiştir ve hakkında tutuklama kararı verilmesi yakındır. UCM’nin tutuklama kararı almasını önlemek için ABD senatosundan 12 senatör UCM Başsavcısı Kerim Han’ı resmen tehdit ederek katilleri himaye etme gibi bir ahlaksızlığı da ayrıca sergilemekten utanmamışlardır. Demek ki dünyada ahlak ve vicdan sahibi insanlar sessiz kalınca meydan ahlaksız ve vicdansızlara kalıyor. Adaletin ve hakkın tecellisi için namuslu insanların da namussuzlar kadar cesur olması gerekiyor.

ABD ve Avrupa ülkelerindeki birçok üniversitede öğrenciler Filistin’e destek ve İsrail’i protesto için eylemler başlattılar. Hatta bu üniversitelerin bazı dekan ve rektörleri de öğrencilerinin yanında eylemlere katılarak destek verdiler. Polisin kendilerine uyguladığı şiddete aldırmayan ve üniversiteden atılmaya dahi göze alan bu öğrenciler ve öğretim üyelerinin bu övünülecek durumu zillet içinde olan biz Müslümanları utandırmalı ve harekete geçirmediler. Bizim yapmamız gereken eylemleri Hıristiyanların yapması ve aksine bizim zulüm karşısındaki izah edilemeyecek sessizliğimiz onlarla bizim aramızdaki eğitim farkını da böylece ortaya koymuş oluyor. Özgür düşünemeyen ve özgürlüğün öneminin farkında olmayan, sömürge zihniyetine sahip kimselerden pek fazla bir şey çıkmadığı da iyice anlaşılmıştır.

Asıl konumuza dönecek olursak; eğitimden ve cehaletin yol açtığı olumsuz durumlardan bahsederek konuya güncel olaylarla devam edelim. Ülkemizde eğitimin en önemli unsuru olan öğretmenlerimiz artık sadece kendilerine yapılan saldırı veya şiddetle gündeme gelebiliyorlar. Son olarak bir okul müdürünün öğrencisi tarafından okulda öldürülmesiyle öğretmenlerin içinde bulunduğu vahim durum yeniden tartışılmaya başlandı. İstanbul Özel Eyüpsultan Final Akademi Anadolu Lisesi okul müdürü İbrahim Oktugan beş ay önce disiplinsizlik gerekçesiyle okulda atılan bir öğrencisi tarafından odasında vurularak öldürüldü. Bu menfur olaydan önce de birçok ilde birçok idareci ve öğretmen öğrencileri tarafından ya öldürüldüler ya da yaralandılar. Sağlık çalışanlarına uygulanan şiddetin önlenmesi için yasa çıkarıldı, ancak eğitimcilere uygulanan şiddet için henüz bir yasa çıkarılmadı.

Ülkemizin en önemli sorunlarının başında eğitimin geldiğini yukarıda zikretmiştik. Bu konuda millet olarak görüş birliği içindeyiz. İlkokul öğrencilerinden üniversite öğrencilerine, öğretmenlerden Milli Eğitim Bakanına ve velilerden Cumhurbaşkanına kadar hepimiz eğitimden şikâyetçiyiz. Sistemler, bakanlar, idareciler velhasıl eğitimde birçok şey değişiyor, ancak ne hikmetse eğitimdeki aksaklıklar, olumsuzluklar, memnuniyetsizlikler, mutsuzluklar ve başarısızlıklar değişmiyor. Bütçeden aldığı 1 trilyon 615 milyar TL’lik en büyük payla, bir milyon 200 bin kişilik dev eğitimci kadrosu ve 25 milyon civarında öğrencisiyle eğitimin ülkeye katkısı ve getirisi gözle görülür bir sonuçtan çok uzaklardadır, maalesef.

2012 yılında kaldırılan zorunlu 8 yıllık kesintisiz eğitimin yerine getirilen zorunlu 4+4+4 sistemi de 8 yıllık kesintisiz eğitim gibi duvara toslamıştır. 1997 yılından 2012 yılına kadar uygulanan zorunlu 8 yıllık eğitim sanayicileri çileden çıkarmış, mesleki eğitimi bitirmiş ve en sonunda “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” durumuna getirmişti. 12 yıldan beri uygulanan zorunlu 4+4+4 sistemi de artık sanayicilerin kâbusu olmuş, onları Suriyeli işçi ve ustalara mahkûm etmiştir. Bugün Suriyeli göçmenlerin geri gönderilmesine en çok karşı çıkanlar sanayicilerdir. Sanayiciler çırak ve kalfa ihtiyaçlarını maalesef başta Suriyeliler olmak üzere göçmenlerden karşılamaktadırlar. Tarım ve hayvancılık alanında da durum aynıdır. Tarlada ve bahçede çalıştıracak işçi bulmakta zorlanan üreticilerin de son umudu göçmenlerdir. Ülkemizde işsizlik sorunundan ziyade iş bilememezlik sorunu vardır. İnşaat sektörü başta olmak üzere birçok sektörde kalifiye eleman sıkıntısı yaşanmaktadır.

Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması ve ardından üniversite sayısının çoğaltılarak üniversiteye girişin kolaylaştırılması bu ülkeye yapılan en büyük yanlıştır. Bu yanlışın bir an önce düzeltilmesi, mesleki eğitime ağırlık verilmesi, sanayi ve teknoloji alanında ara eleman yetiştirilmesi için acil tedbirlerin alınması elzemdir. Tarım ve hayvancılık alanında boşluğun doldurulması için köylere dönüşün sağlanması, köy okullarının açılması hayati bir meseledir. Eğitim sorunu artık ülkemizde bir beka sorunu haline gelmiştir. Eğitim sürekli acil SOS sinyalleri vermektedir. Milli Eğitim Bakanlığı müfredat değişikliği yerine önce sistem değişikline gitmeli, eski 5 yıl zorunlu ve zorunlu olmayan 3+3 sistemine geri dönülmelidir.

Eğitim sorununu sayfalarca yazsak bitiremeyiz. Şimdilik bu kadarla yetinerek, sonuç olarak şunu belirtelim: eğitim sorununu çözmeden hiçbir sorunu Ç Ö Z E M E Y İ Z. Rabbim bu şuuru tüm yetkili ve etkili kimselere nasip eylesin. Âmin.

MİLLETİN MÜZMİN DERDİ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin