Ülke olarak bizi derinden sarsan 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin yaralarını sarmaya çalıştığımız bu günlerde girdiğimiz Ramazan ayı ile birlikte kalplerimizde hüznün ve kederin yerini sevinç ve umudun almasıyla ferahlamış olduk elhamdülillah. On bir ayın sultanı Mübarek Ramazan ayında Yüce Rabbimizin üzerimize indirdiği rahmet, mağfiret ve bereketle inşallah çok güzel günler geçirerek bayramı da daha bir coşku ve sevinçle karşılayıp, aradığımız huzur ve mutluluğu bulacağız Allah’ın izniyle. Toplumumuzun bugünlerde çok daha ihtiyaç duyduğu huzur ve mutluluğu yanlış yerlerde ve yanlış zamanlarda arayanlar için büyük bir fırsat olan Ramazan ayını inşallah en güzel şekilde değerlendirip içinde Kur’an-ı Kerim’in indirildiği Kadir gecesinin bulunduğu bu ayı istikametimizi düzeltmek için fırsata çevireceğiz.
Yanlış eğitim, bozuk hukuk, Batılılaşmanın sebep olduğu İslam’la bağdaşmayan hayat tarzı, etkisinde kalınan, İlahi düsturla zıtlaşmış sapık ideoloji ve inanışlar ve tüm batıl inanç ve hurafelerin etkisiyle Rahmani yoldan çıkarak heva ve heveslerine kapılıp Şeytani yollarda sağa sola savrularak ifsat çukurlarında çırpınanlar için büyük bir fırsattır Ramazan ayı. İşte bu mübarek ay ki, Hayat Rehberi Kitabımızda: “ O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur’ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun…” (Bakara Suresi,185.Ayet) diye anlatılmıştır. Yüce Kitabımızın nazil olduğu bu Mübarek ayın hürmetine Rabbimiz bu ayda oruç tutmamızı emretmiştir. Oruç tutmanın hikmetine gelince, bu konuda Yüce Rabbimizin : “ Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara Suresi, 183.Ayet) buyruğunda belirttiği: “korunursunuz”; yani müttakilerden, takva sahibi kimselerden olursunuz, Allahü Teâlâ’nın emirlerini titizlikle yerine getirir, yasakları konusunda O’ndan korkar, çekinirsiniz emri ilahisinde bulunmaktadır. Elbette Âlemlerin Rabbi, mülkün gerçek sahibi Allahü Azimüşşan’ın bizim hiçbir ibadetimize asla ihtiyacı yoktur. O, ibadet edilmeye layıktır, ancak ibadetlerin asıl faydası her iki cihanda bizim içindir. İşte, içinde bulunup idrak ettiğimiz bu mübarek ayda tuttuğumuz oruçlar bizi O’na yaklaştırarak nefsimizin ve şeytanın süfli isteklerinden uzaklaştırır. O halde gelin bu Ramazan ayını fırsata çevirelim, bu ayda çok kâr edelim, bu aydan çok kazançlı bir şekilde ayrılalım inşallah. Ramazan ayını nasıl değerlendirip bu ayı kurtuluşumuz, huzur ve mutluluğumuz için bir vesile kılabiliriz? Öncelikle Ramazan’dan önceki takvaya sığmayan alışkanlıklarımızı terk edeceğiz. İbadetlerimizde daha dikkatli olacağız, onlara daha çok zaman ayıracağız. Dinin direği olan namaz konusunda çok hassas olacağız. Namazlarımızı vaktinde ve mümkünse cemaatle kılacağız. Farz namazlar dışında sünnet, nafile, müstehap ve mendub olan namazları da kılmaya gayret edeceğiz. Varsa kaza namazlarımızı da kılıp bitirmeye gayret edeceğiz. Namaz kılmadan tutulan bir orucun temeli olmayıp havada duran bir bina gibi en ufak bir sarsıntıda yıkılıp gideceğini de unutmacağız.
Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu bu Kur’an ayı, Kur’an’sız geçirilir mi hiç? Kerim Kitabımızı baştan sona okuyup hatmetmek, Hazreti Peygamber (S.A.V.) ile Vahy meleği Cebrail Aleyhisselam’ın her Ramazan ayında gerçekleştirdiği mukabele sünnetini terk etmektir ki, bu asla caiz değildir. Her Müslüman Rabbinin kendisine Hayat Rehberi olarak gönderdiği İlahi mesajları mutlaka okumalı ve anlamalıdır. Günümüzde Kur’an öğretiminin bu kadar yaygın ve kolay olduğu şartlarda Kur’an okumayı öğrenmemenin büyük bir vebal ve günah olduğunu da unutmayalım. Yüce Kitabımızı okuduğumuzda elbette ondan sevap kazanacağız, ancak O’nu anlamak ve uygulamak da çok çok önemlidir. Kur’an’dan uzak bir hayat, Kur’an’la uyuşmayan fiil ve ameller, biz yaratılmış insanlar için Yaradan’ına bir isyan ve tuğyandır. Bu nedenle Kur’an tilaveti yanında mealini ve hatta tefsirini de okuyup anlamak, ayetleri kalbimize ve zihnimize nakşetmek gerekir.
Kur’an ayı olan Ramazan ayında elbette Kur’an’ı yaşamak da gerekir. Yüce Kitabımızın emir ve yasaklarını yerine getirme hususunda titiz davranarak; infak etmek, sıla-i rahim yapmak, söz ve davranışlarımıza dikkat etmek, gıybetten, sui zandan, boş ve faydasız söz ve davranışlardan uzak durmak gerekir. Zorunlu işlerimiz yanında vaktimizi ibadet ve ilim öğrenmeye ayırarak, televizyon izlemekten, sosyal medyada oyalanmaktan ve boş insanlardan ve faydasız işlerden uzak durmamız gerekir ki, bu ayı hakkıyla idrak etmiş olalım. Ramazan ayında kendimizi resetleyerek yeni bir format atalım; Kur’an ve sünnetin formatıyla yeni bir hayata başlayalım, Rabbimize yönelim, nefis ve şeytanın kötü emirlerini terk edelim. Bu fırsatı kaçırmayalım. Rabbim hepimize bu şuuru nasip eylesin. Ramazan ayını hakkıyla değerlendirip bu ayda arınmayı, Rabbimizin rızasına uygun olarak değişmeyi, rahmet ve mağfirete nail olmayı cehennem azabından azat olmayı Rahman ve Rahim olan Allah’ımız hepimize nasip eylesin. Âmin.