HABİB KARAÇORLU

SON YÜZ YILIN MUHASEBESİ-I

29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen Cumhuriyet,  bu yıl 100.yaşını tamamlamış oldu. Cumhuriyetin 100.yılına girilecek olması nedeniyle son yıllarda : “Hedef 2023” adı altında 100.yılla ilgili birçok hayaller kuruldu, projeler konuşuldu ve umutlar dağıtıldı. Bazılarına göre, yüzüncü yıl demek, Türkiye’nin tam bağımsızlığına kavuşacağı yıl demekti. Çünkü 24 Temmuz 1923 tarihinde kabul edilen Lozan antlaşmasında kurulacak yeni devletin bazı alanlarda elini kolunu bağlayan maddeler vardı ve bu maddeler yüz yılla sınırlıydı ve 100.yılda bunlar artık geçersiz olacaktı. “100.yıl”  havasına kendisini kaptıran bayağı da vatandaşımız mevcuttu, ancak ne yazık ki 100.yıla 6 Şubat depremlerinin acısıyla girdik ve şimdi de Gazze’de yaşanan soykırım ve onun getirdiği çaresizliğin hüznü ile 100.yıldan çıkıyoruz.

26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi, Anadolu’nun fethinin kapılarının açıldığı bir tarih olarak kabul edilir. Bu muhteşem zaferden önce Anadolu’nun Müslümanlarca fethi 639 yılında II.Halife Hazreti Ömer zamanında Diyarbakır ve Güney Doğu Anadolu’daki şehirlerin fethiyle başlamış ve devam etmişti. Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesi çok öncelerden başlamış ve yüz yıllar boyunca devam etmişti. 1037 yılında İran topraklarında kurulan Selçuklu Devleti Anadolu’da Müslüman Türk kültürünün oluşması yönünde çok büyük çalışmalar ve hizmetler yapmıştı.Büyük Selçuklu devletinin parçalanmasıyla Anadolu Selçuklu Devleti çok zorlu dönemler yaşadı. Önce Haçlı seferleri, sonrasında ise Moğol istilasına karşı çok büyük mücadeleler verildi. Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılmasının ardından Anadolu’da Kayı boyu aşiretinden Osman oğullarının öncülüğünde yeni bir devlet kuruldu. Bu devlet hem Selçuklunun devamı oldu ve hem de iki, üç asır içinde İslam âleminin hamisi ve merkezi oldu. 1402 yılındaki Timur’a karşı alınan mağlubiyetin ardından yaşanan kırılmanın ardından toparlanma fazla uzun sürmedi. 1453 yılında İstanbul’un fethiyle birlikte Osmanlı Devleti dünyadaki güçlü yerini almış oldu.

Fatih Sultan Muhammed Han döneminin Osmanlı Devleti, bilim, fen, sanat, teknoloji, hukuk, kültür ve medeniyet açısından tüm dünyaya örnek teşkil edebilecek bir düzeydeydi. Birbirine kenetlenmiş, dayanışma içerisinde erdemli bir halk vardı. Bir gayrimüslimin şikâyeti üzerine, çağ açıp çağ kapayan koca Sultan Fatih’i mahkemeye çağıracak kadar kudretli olan bir adalet yapısı mevcuttu. Hilafet merkezini İstanbul’a taşıyan Yavuz Sultan Selim ve Avrupa’yı dize getiren Kanuni Sultan Süleyman çok büyük fetihler yaptılar, devleti üç kıtaya ve denizlere hâkim kıldılar. Osmanlı Devleti İslam aleminin ve dünyanınzirvesi oldu. Ancak Kanuni’den sonra gelen padişahlar ordunun başında sefere çıkmadılar, ellerindekiyle yetindiler. Ama bu sırada Avrupa Rönesans ve Reform hareketleriyle atağa geçmiş, yeni coğrafyaların keşfiyle de maddi açıdan çok güçlenmeye başlamıştı.

Avrupa’daki icat ve teknolojiyi önceleri ciddiye almayıp bunun bedelini savaş meydanlarında çok ağır ödeyen Osmanlı Devleti 1699 yılındaki Karlofça Antlaşmasıyla toprak kaybetti ve gerileme dönemine girmiş oldu. Devletin üç sac ayağı; ilmiyye, adliye ve askeriyedeki bozulmalar devleti ve halkı derinden sarsmaya başladı. Lale Devri denilen dönem,  Osmanlı halkının daha doğrusu devlet erkânı, aydınlar ve elit tabakanın Avrupalılara özendiği, yaşantıda onları taklit ettiği dönem olarak anıldı. Devletin toprak kaybı giderek devam etti, üst üste alınan mağlubiyetler, beraberinde birçok Avrupai yeniliğigetirse de bunlar yeterli olmadı. Batıyı memnun etmek için Tanzimat ve Islahat düzenlemeleri yapıldı ve bu dönemlerde de Avrupalılaşma son sürat devam etti. Birçok padişaha ev sahipliği yapan Topkapı Sarayı yetersiz görülerek Avrupa’dan alınan borç paralarla çok büyük ve çok lüks saraylar inşa edildi. Borçlar o kadar büyüdü ki borçların faizini bile ödeyemeyen Osmanlı Devleti 1875 yılında iflasını ilan etmek zorunda kaldı.

Osmanlı Devletinin çok sıkıntılı bir zamanında, 1876 yılında tahta oturan Sultan II.Abdulhamid Meşrutiyeti ilan etti, ancak kötü sonuçlarını görünce  askıya aldı. Çökmekte olan altı asırlık devleti var gücüyle 33 yıl ayakta tutan Ulu Hakan 31 Mart vakası ile tahttan indirildi. Sultan Abdulhamid’i tahttan indirmek için Siyonistler ve Batılılar tarafından kurulmuş olan İttihad ve Terakki Fırkası devleti ele geçirerek muhaliflerini sindirdi.Dokuz yıl gibi çok kısa bir zaman içinde önce Trablusgarb (Afrika), sonra Balkanlar (Avrupa) ve I.Dünya savaşıyla birlikte tüm Orta Doğu kaybedildi.

I.Dünya savaşının galipleri İtilaf devletleriyle imzalanan 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesiylealtı asırlık devlet bir anda düşmanlarına teslim olmuş, payitaht dahi işgal edilmişti. Sultan Vahdettin eli kolu bağlı olduğundan son çare olarak Anadolu’da bir kurtuluş hareketi başlatmaya karar verdi. Bu hareketin başına şehzadelerden birini göndermeyi düşünse de İngilizlerin engeliyle karşılaşacağını bildiğinden çok yakından tanıdığı, yaverliğini yapmış olan Mirliva(Tüm General) Mustafa Kemal Paşayı görevlendirdi. Yanına görevlendirilen yirmi civarında subayla Samsun’da kurtuluş savaşını başlatan Mustafa Kemal Paşa Ankara’da toplanan meclisten alınan destek ve yetkilerle dört yıl süren milli mücadelenin sonunda halkın kahramanı olarak ülkede söz sahibi bir duruma yükselmiş oldu. Önce saltanat kaldırıldı, sonra Cumhuriyet Halk Fırkası kurularak onun öncülüğünde Cumhuriyet ilan edildi.

Cumhuriyet idaresi tam anlamıyla bir reddi miras yaparak Osmanlı Devletine ait tüm kurum ve kuruluşları lağvetti. Hukuk, eğitim, kültür ve yargıda Avrupa örnek alınarak inkılaplar gerçekleştirildi. İslam âleminin başı kabul edilen hilafet kaldırıldı. Yapılan inkılaplara tepki gösterenler kısa sürede saf dışı bırakıldı. Yeni bir devlet yanında yeni bir halk oluşturuluyor, her alanda Batı kriterleriesas alınıyordu. Din, hem devlet yönetiminden hem de sosyal hayattan tecrit ediliyordu. Yazımıza önümüzdeki hafta devam etmek dileği ile Rabbimden tüm insanlık için hidayet ve kurtuluş diliyorum.

SON YÜZ YILIN MUHASEBESİ-I

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin