Ülkemizin son yüz yılını değerlendirdiğimiz yazılarımızın sonuna gelmiş bulunmaktayız. Aslında yüz yıl önceki ve hatta iki yüz yıl önceki ülkemizin gündemiyle günümüz arasında fazla da bir farkın bulunmadığını da hem tarihten okuyup ve hem de yaşayıp görmekteyiz. Milletlerin değişim ve dönüşümleri insan hayatına kıyasla daha uzun bir zaman içerisinde gerçekleşmektedir. Olumlu ve olumsuz değişim ve dönüşümler öncelikle kalpte başlayıp oradan zihne, zihinden de davranışlara yansımaktadır. Kalp, inancın, sevginin, saygının ve tüm duyguların kaynağıdır. Kalp bozulunca hem zihin hem de davranışlar bozulur. Kalp düzelince her ikisi de düzelir. Yüce Rabbimizin tertemiz, berrak ve saf şekilde yarattığı fıtrat ancak olumsuz insanlarla etkileşim ve ilişkiler sonucunda bozulup aslından uzaklaşmaktadır.
Bireylerden oluşan toplumun takip edip örnek aldığı iki sınıf insan vardır ki, bunlar âlimler ve emirlerdir. Bu iki sınıfın düzgün olması demek toplumun da düzgün olması, bu iki sınıfın bozulması demek toplumun da bozulması demektir. İnsanların yeryüzünde yaratılış gayesine uygun bir şekilde yaşamaları için peygamberler ve onlarla birlikte vahy gönderen Yüce Rabbimiz son elçisini ve son kitabını göndermiştir. Peygamberlik görevi Hazreti Muhammed (S.A.V.) ile sona erdiğinden bu görevi âlimler yerine getirecektir. Bu konuyla ilgili bir hadiste Hazreti Peygamber (S.A.V.): “… Âlimler, peygamberlerin varisleridir…” buyurmuştur.
Tarihte âlimlerinin Hazreti Peygamber (S.A.V.)’i kendilerine örnek alarak çalışıp hizmet ettiği ve idareciler üzerinde etkili olduğu İslam toplumları her yönüyle ilerlemiş, saadet ve selamete ermişlerdir. Âlimlerin tebliğ, irşad, davet ve emri bil-ma’ruf ve nehyi ani’l-münker görevlerini terk etmeleri veya ihmal etmeleriyle de devlet ve toplum düzeni bozulmuştur. Amirlere hakkı tavsiye etme görevini ihmal eden âlimlerin ve âlimlerle istişare etmeyen amirlerin bulunduğu İslam toplumlarının günümüzdeki vahim durumu ortadadır. İslam ümmetinin 2 milyarlık nüfusuna kıyasla bir avuç Siyonist Yahudi Filistin’de Müslümanları katletmeye devam etmektedir. Müslümanların topraklarını işgal etmekle yetinmeyip bir de onları soykırımla yok etmeyi amaçlayan Siyonist işgal teröristlerinin asla İslam âleminden bir çekincesi ve korkusu yoktur. Müslümanlar nasıl oldu da böyle aciz ve zelil bir hale geldi? Bu da ayrıca ele alınması gereken önemli bir konudur.
Yukarıdaki bilgiler ışığında ülkemizin yaşadığı son yüz yılın muhasebesini yapmaya devam edelim. Bu yazımızla birlikte bu konuyu tamamlamış olacağız. Son olarak 2021 yılında meydana gelen çeşitli gelişmelerle yazımızı sonlandırmıştık. 2022 yılı Türkiye açısından dış diplomasinin çok yoğun yaşandığı bir yıl oldu. 2020 yılı sonunda Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’daki işgaline son vermek için harekete geçen Azerbaycan, Türkiye’nin de yardımıyla topraklarını geri almayı başarmıştı. Bu arada Türkiye Ermenistan’a ambargo uygulamış, tüm ilişkilerini dondurmuştu. 2022 yılının hemen başında Türkiye Ermenistan’a uyguladığı ambargoyu kaldırdı. 2 Şubat tarihinde ise Ermenistan ve Türkiye arasında normalleşme sürecinin başlamasının ardından, iki ülke arası uçuşlar başladı.
2022 yılında yine ülkemiz çeşitli afetler ve kazalarla çok üzücü olaylar yaşadı. Maden, sel, yangın ve çeşitli kazalarda birçok insanımızı kaybettik.
2022 yılında dış politikada yaşanan en önemli gelişme 9 Mart tarihinde İsrail Cumhurbaşkanı Yitzhak Herzog ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara’da yaptığı görüşme oldu. Herzog Ankara’da büyük bir törenle karşılandı. Tam 14 yıl sonra iki ülke arasında yapılan ilk üst düzey ziyaret olan bu görüşmede, bölgesel gelişmeler ve ikili işbirliği konuları görüşüldü. Bu görüşme 2010 yılındaki Mavi Marmara gemisi baskınının ardından bozulan İsrail-Türkiye ilişkilerinin düzeltilmesi açısından büyük bir öneme sahiptir. Aynı zamanda dış politikada diğer önemli bir gelişme 7 Nisan tarihinde gerçekleşti. 2 Ekim 2018 tarihinde İstanbul S. Arabistan Başkonsolosluğunda gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin açılan dava dosyası Suudi Arabistan’a devredildi. Bu gelişmenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kral Selman bin Abdülaziz’in davetlisi olarak Suudi Arabistan’da Veliaht Prens Selman ile bir araya geldi. 2022’nin diğer bir önemli dış meselesi ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Recep Tayyip Erdoğan’ın Soçi’de görüşmeleri oldu. Görüşmede Tahıl Krizi, Ukrayna’nın istilası ve Suriye konuları görüşüldü. Böylece Rusya ve Ukrayna’dan yapılacak tahıl ithalatının önü açılmış oldu.
2022 yılında ilgi çeken diğer iç meseleler, 29 Ekim tarihinde Türkiye’nin yerli otomobili TOGG’un seri üretime başlaması oldu. Diğer önemli bir gelişme ise YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılmış olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na 15 Aralık tarihinde 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmesi oldu. Yılın son önemli olayı ise 26 Aralık tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Karadeniz’de 170 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunduğunu açıklamasıydı. Böylece Karadeniz’de bulunan toplam doğalgaz rezervi 710 milyar metreküpe ulaşmıştı.
2023 yılı için belki Cumhuriyet tarihinin en önemli yılı diyebiliriz. Cumhuriyetin 100.yılının kutlanacağı bu yıl çok üzücü olaylara sahne oldu. 6 Şubat günü maalesef “Asrın Felaketi” adı verilen depremler yaşandı. Kahramanmaraş’ta saat 04:17’de merkez üssü Pazarcık ilçesi olan 7,7 büyüklüğünde ve bu ana şoktan yaklaşık 9 saat sonra saat 13:24’te merkez üssü Ekinözü ilçesi olan 7,6 büyüklüğünde artçı şok depremler meydana geldi. Bu depremlerden sonra bölgede en büyüğü 6,7 şiddetinde olmak üzere 33.777 artçı deprem meydana geldi. Depremlerde toplam 53 bin 537 kişi vefat etti, 107.204 kişi ise yaralandı. 301.000 bina hasar aldı veya yıkıldı.
On bir ili etkileyen depremler en çok, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve Adıyaman’da büyük afetlere neden oldu. Tüm Türkiye depremzedelere yardım için seferber oldu. Yurt dışından birçok ülkeden yardımlar geldi. Devlet ve milletimiz hala deha bu depremlerin yaralarını sarmaya devam etmektedir. Ancak bu depremlerden dört gün önce 2 Şubat günü İstanbul’daki Hollanda, Almanya, İngiltere , Fransa, Belçika, İsveç, İtalya ve İsviçre’nin başkonsolosluklarını güvenlik nedeniyle kapatmaları depremin oluşu ile ilgili akıllarda birçok soru oluşturdu.
Depremlerin yol açtığı acılar ve kayıplar devam ederken bir yandan da 2023 yılında yapılacak seçimler gündeme geldi. 10 Mart tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerin yenilenmesiyle ilgili kararnameyi imzaladı ve YSK 14 Mayısta seçimlerin yapılmasına karar verdi.
7 Mart günü Altı siyasi partinin ittifakıyla kurulan, kamuoyunda 6’lı Masa olarak bilinen Millet İttifakı, yapılacak seçimde CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak açıklamıştı. AK Parti ve MHP ise Cumhur İttifakının adayı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aday olarak ilan etti. Türkiye’de bir anda gündem depremden seçime evirildi. 14 Mayıs Pazar günü Cumhurbaşkanlığı seçimi birinci turu ve genel seçimler gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde hiçbir aday %50’lik oranı geçemeyince seçim ikinci tura gitti. 28 Mayıs –Pazar günü Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçerli oyların %52,18’ini alarak yeniden cumhurbaşkanı seçildi.
14-28 Mayıs seçimlerinin ardından yeniden oluşturulan hükümette görev alan ekonomi ekibi bozulan mali dengeleri düzeltmek için çok radikal kararlar aldı. Ek vergilerin konulduğu ve temel tüketim maddelerine çok yüksek zamların yapıldığı ekonomik kararların ardından emekli maaşlarının çok düşük miktarlarda kalması kamuoyunda ciddi eleştiri konusu oldu.
7 Ekim Cumartesi günü Filistin’in Gazze şeridinden HAMAS’a bağlı Kassam Tugaylarının işgalcilere karşı başlattığı Aksa Tufanı adlı askeri harekâtı Siyonistlerin çok şiddetli karşılık vermesiyle beş aydan beri bir soy kırıma dönüştü. Bu vahşi soy kırımı önlemek için başta Türkiye olmak üzere diğer İslam ülkelerinin ciddi bir karar ortaya koymamaları ve Siyonist devletle hala daha ticari ilişkilere devam etmeleri hem Filistinli kardeşlerimizde hem de İslam âleminde büyük bir hayal kırıklığı ve üzüntüye neden oldu.
31 Mart tarihinde yapılacak yerel seçimlere çok az bir zaman kala ekonomi ülkemizde yine en çok konuşulan konuların başında geliyor. Sürekli artan enflasyon, faiz, döviz ve altın fiyatları vatandaşta gelecek ile ilgili büyük endişe meydana getiriyor. Hem Gazze’deki soy kırımın devam etmesi ve hem de ekonomik sıkıntıların seçime etkileri ne derecede olacak, 31 Martta göreceğiz.
On dört haftadan beri devam eden konumuzu sonlandırırken kısaca şunu belirtelim: Toplumlar layık olduğu şekilde yönetilirler, toplum kendini düzeltmedikçe durumu da düzelmeyecektir. Rabbim nefislerimizi hayırla ıslah eylesin, ayaklarımızı sıratı müstakimi üzere sabit kılsın. Âmin.