HABİB KARAÇORLU

YEREL SEÇİM SONUÇLARI VE GAZZE DRAMI

Geçen yıl yapılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin ardından 10 ay sonra 31 Martta yapılan yerel seçimlerin sonuçları başta iktidar kanadı olmak üzere tüm siyasi çevrelerde ve halkta büyük bir sürprizle karşılandı. 1950 yılından itibaren sürekli demokrat muhafazakâr veya milliyetçi partilerin kazandığı belediyelerin önemli bir bölümünü CHP’li adaylar kazandı. 2002 yılından itibaren girdiği tüm seçimlerden birinci parti olarak çıkan AK Parti bu kez birinciliği CHP’ye kaptırarak ilk defa ikinci sıraya düştü. Ekonomik sıkıntılar ve Filistin’deki Siyonist mezalimin gölgesinde yapılacak seçimlerde bu iki önemli konunun büyük bir etkisinin olacağını iki hafta önce bu köşede ifade etmiştik. Aslında Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi, ancak halkın kanaat ve durumunu çok önemsemeyerek kendi yapay gündemlerini gerçek gündemmiş gibi algılatmaya çalışanlar bu sonuçları öngöremediler.

Tanzimat’tan itibaren dönüştürülmeye ve değiştirilmeye çalışan milletimiz yukarıdan dayatılan plan ve projelere karşı çoğunlukla direnç göstermiş özünden kopmamak için büyük mücadeleler vermiştir. Din-ü devlet, mülk-ü millet düsturunu kendine daima pusula edinmiş olan irfan sahibi halkımız ne dininden, ne devletinden, ne ülkesinden ve ne de milliyetinden asla vazgeçmemiş, bu kutsal bildiği dört temel varlık sebebinin her birini diğerlerinin olmazsa olmazı olarak görmüştür. Her ne kadar bu şuura sahip olmayan zümre veya azınlıklar ülkemizde her zaman mevcut olsa da milletimizin çoğunluğu bu prensiplerden asla taviz vermemiştir.

Yöneticiler ve yönetilenler arasındaki kuvvetli bağlar, adalet, hakkaniyet, eşitlik, samimiyet ve güvenle oluşur. Toplum önderleri, kitleleri peşinden sürükleyen liderler, büyük zaferler kazanmış olan komutanlar ve başarılı devlet adamları hep halkın içinde halkla beraber olmuş ve onların güvenlerini kazanmışlardır. Bu konuda en büyük örnek peygamberlerdir. Hatemü’l-enbiya Hazreti Muhammed  (S.A.V.) de son kitabın tebliğcisi ve uygulayıcısı olarak bizim için en büyük örnektir. Medine’de kurduğu devletin başkanı, ordusunun komutanı, yargı erkinin hâkimi ve eğitim kurumunun başöğretmeni olarak ashabına çok güzel örneklik teşkil etmiş, tam bir rol model olmuştur. Onun sade hayatını tüm ashabı örnek almış, hiçbir konuda aşırılığa gitmemiştir. Hazreti Osman (R.A.)’ın hilafeti döneminde yeni fetihlerle zenginleşen ve lüks ve konfora doğru meyil gösteren halkı Hazreti Ebu Zerri’l-Ğıfari  (R.A.) çok uyarmış, ancak ne yazık ki sonuçta haklı çıkmış, korkulan olmuş, büyük fitnelerin ardından İslam ümmeti parçalanmıştır. Asr-ı saadetten sonra yönetime gelerek saltanat ve şatafata yönelen Emevilerin ömrü pekte uzun olmamıştır.

Ülkemizin son çeyrek asrında 28 Şubat post modern darbesi ve 15 Temmuz darbe girişiminin etkisiyle toplumda bir zihniyet ve ona bağlı bir davranış ve değişim yaşanmıştır. Bu zaman zarfında eğitim sistemindeki negatif düzenlemeler, hukuk reformları, ekonomik programlar ve siyasete yapılan müdahaleler sonucunda AB üyeliği serüveniyle birlikte özellikle genç kuşaklar önceki kuşaklardan daha farklı bir zihniyet ve davranışa biçimine sürüklenmişlerdir. Kendini demokrat muhafazakâr, dindar ve milliyetçi olarak ifade eden 22 yıllık iktidar, eğitim, kültür, hukuk ve sosyal alanlarda çoğunlukla kendisinin değil laik Kemalist rejimin yani CHP’nin politikalarını sürdürmüştür. Dolayısıyla batıdan doğuya doğru ülkemizde zihinsel bir değişim ve dönüşümün olduğu, İslam’ı ve milli değerleri savunan cephenin giderek mevzi ve kan kaybettiği ve eridiği gözle görülür şekilde bu seçimde belli olmuştur.

Seçim sonuçlarını kısa vadede etkileyen önemli iki konunun halkın ekonomik durumundaki geriye gidiş ve Filistin/Gazze’de yaşanan soy kırım olduğunu belirtmiştik. Gazze’de yaşanan soy kırım ve dram ne yazık ki giderek çok vahim içler acısı bir duruma gelmiş durumdadır. Siyonist zalim kâfirlerin uyguladığı ambargo ve abluka nedeniyle 2 milyon üç yüz bin kişinin yaşadığı bölgeye çok yetersiz gıda ve ilaç girişi nedeniyle çocuklar açlıktan ölmeye devam ediyor, hamile kadınlar zor anlar yaşıyor, hastalar ölümle pençeleşiyor. Bütün bu drama seyirci kalan, seyirci kalmanın yanında bir de işgalci katillere yardım eden Büyük Şeytan ABD ve Batılı ülkeler ile lojistik destek gönderen Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerdeki yönetimler giderek halkın gözünden düşmeye devam ediyor.

Siyonist işgalci katiller tüm yaptıkları zulmün yanlarına kâr kaldığını gördükçe daha da azıtmaya devam ediyorlar. Gözü dönmüş vahşi canilerin son olarak  Gazze’de yemek dağıtan World Central Kitchen (Dünya Merkezi Mutfağı)  isimli uluslararası gıda yardım kuruluşu araçlarına düzenlediği saldırıda  kuruluşun yabancı uyruklu 7 gönüllü çalışanı hayatını kaybetti. ABD bu saldırıyla ilgili sadece üzüntüsünü bildirerek İsrail’e yeniden silah ve mühimmat göndereceğini de ayrıca ifade etti. Silah, asker ve bombalar ABD ve Batılı ülkelerden, akaryakıt Azerbaycan’dan, demir çelik, barut ve diğer önemli inşaat malzemeleri Türkiye’den, gıda başta olmak üzere çeşitli ihtiyaç maddeleri Mısır, Bahreyn, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kazakistan’dan. Kim engelleyebilir seni, ey kudurmuş İsrail?!  Karşımızda o kadar çok şımarmış ve azıtmış bir güruh var ki, daha dört gün önce Şam’daki İran büyükelçiliğine pervasızca saldırı düzenleyen Siyonist katiller burada bulunan ikisi general altı İranlı görevliyi katlettiler. Bakalım İran bunun cevabını verebilecek mi? İran’ın İsrail’e savaş açması demek bölgede çok büyük bir savaşın patlak vermesi anlamına gelir.

Gazze’de yaşanan insanlık dramı anlaşılan o ki artarak devam edecek. Muhtemelen Ramazan ayından sonra işgalci katiller yüz binlerce çaresiz insanın sığındığı Refah kentine ve civarındaki kamplara barbarca saldıracak ve buralardaki sığınmacıları göçe zorlayacaklar. ABD’nin Gazze’ye bir liman yapma projesinin arkasındaki gizli amaçta tam olarak bu durumu gösteriyor. Limanın yapılması için sahilin doldurulması gerekiyor ve bu amaçla ABD’nin Gazze’ye soktuğu buldozer ve kamyonlar şu anda sahile yıkılan binaların molozlarını taşıyor. Tabi bu molozların içinde çıkarılamamış şehitlerin naaşları da bulunuyor. İki milyondan fazla Filistinli nereye gidecek, onları kim ülkesine kabul edecek? Bu konularda en tecrübeli ülke, tabi ki Türkiye!

Dünyalık çıkarlar, makamlar ve servetler için şimdiye kadar feda edilen; Arakanlı, Doğu Türkistanlı, Keşmirli, Iraklı, Afganistanlı, Suriyeli, Libyalı, Yemenli ve son olarak Filistinli bebekler, çocuklar, kadınlar, masum insanlar! Hesap soracağınız mahkeme-i Kübra yakındır, geliyor. Müslümanlığın ve insanlığın kalmadığı, bitip tükendiği dünyanın ömrü tükenmiş görünüyor, kıyamet geliyor! Bekleyin, çok yakında! Rabbim bizi affet, bizim sesimiz de çok cılız çıktı, gerçeği tam olarak haykıramadık. Gazabından rahmetine sığınıyoruz. Bizi rahmet ve mağfiretinle yarlığa.  Âmin.

 

YEREL SEÇİM SONUÇLARI VE GAZZE DRAMI

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin