İki gün önce yöneticiliğini yapmakta olduğum apartmanımızın asansör bakımını yapan firma yetkilisi beni arayıp odalarının yeni aldığı kararla asansör bakım aylık ücretine zam yapıldığı müjdesini verdi. Daha altı ay önce yılbaşında 120 TL olan bakım ücretini 330 TL’ye yükselten firmalar şimdi de 430 TL’ye yükselterek ikinci bir zam yapmışlar. Önce firma yetkilisine kızıyorum, sonra yaptığı izahata binaen hak veriyorum. Asgari ücretin 8 bin 500 liradan 11 bin 400 liraya, mazotun 19 liradan 26 liraya yükseldiğini ve MTV’nin iki katına çıkarıldığını, bu durumda bakım ücretlerine zam yapmak zorunda kaldıklarını anlatıyor ve ona hak vermek zorunda kalıyorum. Yeni asgari ücret daha çalışanın cebine girmeden piyasalara yaptığı etkiyi görüyor musunuz? Ekonomik girdilerin başında gelen akaryakıta yapılan zamlarının doğrudan piyasaya yansıdığını zaten biliyoruz. Sırada elektrik ve doğal gaz zamları var, onlarda gelince cümbüş tamamlanacak, zam yağmuru sağanağa ve doluya dönüşecek.
Uzun zamandan beri büyük sıkıntılar içerisinde olan Türkiye ekonomisi geçen aylarda yaşadığımız seçim dönemine mahsus uygulanan geçici bir rahatlama döneminin ardından bugünlerde başlayan vergi ve zam sağanağı ile birlikte yeniden eski modlarına döndü. Seçim sonrası kurulan yeni hükümetin maliye bakanı Mehmet Şimşek ve yurt dışından Merkez bankası başkanlığına getirilen Hafize Gaye Erkan’ın giderek kötüleşen Türkiye ekonomisini dar boğazlardan çıkarmak için neler yapmayı planladıkları netleşmeye başladı. İşe, vergileri arttırmakla başlayan bu yeni kurtarıcılarımız, 2023 yılı Motorlu Taşıtlar Vergisine ek ödeme getirerek iki katına, kurumlar vergisini % 20’den yüzde 25’e çıkarıp acı reçeteleri bir bir yazmaya başladılar. 7 Temmuz 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren kararlara göre; Yurt dışından getirilen cep telefonlarının kaydedilmesi için gereken harcın 20 bin TL’ye çıkarılmasına karar verildi. Cumhurbaşkanı Kararı öncesinde bu ücret 6 bin 91 TL’ydi. 2022 sonuna kadar ise 2 bin 732 TL olarak uygulanmıştı. Böylece IMEI harcı 7 ayda 7,3 katına çıkmış oldu. Resmi Gazete’de yayımlanan bir diğer Cumhurbaşkanı Kararı’yla da katma değer vergisi (KDV) yüzde 18 olan ürünlerde yüzde 20’ye, yüzde 8 olan ürünlerde ise yüzde 10’a çıkarıldı. Deterjan, sabun, tuvalet kâğıdı, bebek bezi ve yeme-içme sektöründeki KDV yüzde 10 olacak. Mobilya, beyaz eşya, elektronik ürünler, sigara ve alkolde KDV yüzde 20 olacak. Daha çok gıdayı kapsayan yüzde 1’lik KDV diliminde değişiklik yapılmadı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yürütmesinde, 3605 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 28’inci maddesi gereğince verilen karar, 10 Temmuz 2023 tarihinde yürürlüğe girecek. Ayrıca Maktu harç tutarının yüzde 50 oranında artırılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. Oysa daha bu yılın başında bu harçlar % 126 oranında artmıştı. Buna göre pasaport, noter ve vize harçları yüzde 50 oranında bir daha artırıldı. Yüzde 50’lik artış çalışma izni, ipotek, dava, yargı, gemi-liman, ruhsat ve diploma harçlarını da kapsıyor. KDV artışı, otomotivi de kapsıyor. Otomobillerde KDV, yüzde 18’den yüzde 20’ye yükseldi. Böylece yüzde 80 ÖTV’li otomobillerde ki vergi yüzde 112’den yüzde 116’ya çıktı. Konut fiyatının bedeli üzerinden alınan tapu harcında da yüzde 50 artışa gidildi. Şu an yüzde 4 olarak alınan tapu harcı yüzde 6’ya yükseltildi. Şans oyunları vergisi, spor müsabakalarına dayalı müşterek bahislerde yüzde 5’ten yüzde 10’a, at yarışlarında yüzde 7’den yüzde 14’e ve diğer şans oyunlarında yüzde 10’dan yüzde 20’ye çıkarıldı. Tüketici kredilerinde Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BMSV) yüzde 10’dan yüzde 15’e çıkarıldı. Böylece faiz, komisyon ve ücret gelirleri üzerinden alınan vergi yüzde 50 artacak.Temmuz ayında memur maaş katsayısının yüzde 17,55 oranında artmasıyla birlikte 2023’ün ocak-haziran döneminde 104.084 TL olan bedelli askerlik ücreti temmuz-aralık dönemi için 122.350,80 TL’ye çıkartıldı.
2023 Ocak ayından itibaren uygulanan seçim ekonomisi tedavüldeki para oranının anormal bir şekilde büyümesine neden olmuştu. Merkez Bankası’nın Haziran 2023 sonu itibarıyla yayımladığı verilere göre tedavüldeki 200 TL’lik banknot sayısı Haziran 2022’ye (yıllık) kıyasla yüzde 135, Mayıs 2023’e (aylık) kıyasla yüzde 36 artışla 1 milyar 598 milyon 802 bin 579 adede ulaştı. Bu durum ekonominin kuralları gereği TL’nin zayıflamasına ve sonuçta yabancı paralar karşısında değer kaybetmesine neden olmuştu. Yılbaşında 18,71 TL olan Dolar kuru, 26 TL’yi, 20 TL olan Euro ise şu anda 28,40 TL’yi görmüş durumda. Yılın ilk yarısında yüzde kırk oranında devalüasyona uğrayan Türk Lirasının değer kaybının daha ne kadar devam edeceği ve 500 TL’lik banknotun piyasaya sürülmesiyle nerede duracağı da bilinmiyor. En büyük para birimi olan 200 TL’lik banknotla sadece 7,66 dolar veya 7,04 Euro alınabiliniyor. Bu nedenle kurlardaki artışı durdurmak için hükümet bir buçuk yıldan beri devam eden KKM’ye devam kararı aldı. Kur Korumalı Mevduat hesaplarında şu anda 2 Trilyon 700 milyar TL bulunmakta ve bu mevduatın hazineye aylık maliyeti 11 milyar TL’yi aşmış durumda. Dövizin ateşini düşürmek için çare olarak görülen bu uygulama daha ne zamana kadar devam ettirilecek ve ne şekilde sonuçlandırılacak bu konu da ekonominin meçhulleri arasında. Faiz artışları ve kurlardaki aşırı yükselişler KKM’nin devlete olan maliyetini giderek katlamaya başladı ki, bu işin sonu pek hayırlı görünmüyor. Dış borç miktarının 450 milyar dolar civarında seyretmesi ve dış ticaretteki çok büyük cari açıklar Türkiye ekonomisinin çıkmazları olarak karşımızda durmakta. Genel ticaret sistemine göre ihracat 2022 yılı Ocak-Aralık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %12,9 artarak 254 milyar 172 milyon dolar, ithalat %34,0 artarak 363 milyar 711 milyon dolar olarak gerçekleşti. İhracatla ithalat arasındaki 109,5 milyar dolarlık açığın bir kısmı turizm gelirleri, yabancılara gayrı menkul satışı ve gurbetçilerin yurtdışından gönderdikleri paralarla kapatılmaya çalışılsa da yine önemli kısmı çeşitli ülkelerden alınan borç paralarla kapatılmış gözüküyor.
Ekonomi uzmanları hükümetin aldığı ekonomik kararların palyatif tedbirlerden öteye geçemeyeceğini ve bu kararların mali açıdan sürdürülebilir olamadığını ifade ediyorlar. Zam, vergi ve faiz artışıyla hiçbir zaman ekonominin düzelmediğini uzun yıllardan beri yaşayıp tecrübe ettik. Burada bir kez daha ifade etmek gerekirse, iktisat okuyanların ilk derste öğrendiği gibi, ekonomi eşittir: arz-talep dengesi. Üretim olmadan, piyasalar dengelenmeden bir ekonomi asla düzelmez. Yirmi bir yıldan beri sürdürülen inşaat ve israf ekonomisiyle buraya kadar gelebildik, ancak bundan sonrası artık yok. Yarın ekmeği 7-8, belki de 10 liraya, domatesin kilosunu 30-40, patatesi 20-25, makarnayı 15 liraya ve bir koli yumurtayı da 120-150 liraya satın aldığımızda bu konuyu daha iyi anlamış olacağız. Tarım ve sanayide üretimi artıracağız, başka çare yok. Yol, köprü, tünel, bina ve tüm inşaat harcamalarını kısıp tarım ve sanayide üretimi artırarak, ihracatı çoğaltıp, ithalatı azaltacağız, bu iş kadar basit. Önümüzdeki hafta bu konuya devam etmek dileği ile Yüce Rabbimizden bizleri hayırla ıslah eyleyip israftan ve aşırılıktan korumasını, her konuda iktisat ederek doğru yolda yürümeyi nasip etmesini niyaz ediyorum. Âmin.