BİR DELİNİN KALEMİNDEN

HUZUR VE SÜKÛNET MAHKEMELERİ KURULMASI HAKKINDA

Değerli dostlar bugün size, huzur ve sükûnet mahkemeleri kurulması hakkında görüş ve önerilerimi sunacağım.

Bilmiyorum farkında mısınız ama toplumsal bir cinnet geçiriyoruz. Kasten adam öldürmeler, işletmelerde yaşanan silahlı çatışmalar, adam yaralamalar, kadın cinayetleri, ensest ilişkiler, çocuk tacizleri, hırsızlık, gasp, adam yaralamalar, insan kaçakçılığı, sokak ortasında yaşanan ve birçok masum insanın ölümüne/yaralanmasına neden olan silahlı çatışmalar, sosyal medyadan yapılan teşhirler, işkence yapıp sosyal medyadan yayınlamalar, yollarda arabaların önünü keserek mala/cana zarar vermeler… inanın bu listeyi polis kayıtlarına göre düzenlesem sayfalarca yazmam gerekir! Ayrıca suç/lara ilişkin polis tutanaklarını okuduğunuzda durumun vahametini emini ki daha iyi anlayacaksınız!

Peki sorun nerde? Bence üç noktada sorun var;

1.Ceza kanunlarının Türk toplum yapısına uygun olmaması

2.Ceza kanunlarının hızlı bir şekilde karar verilemeyip, ceza infazının gecikmesi

3.Ceza Evlerinin ıslah etme eyleminden uzaklaşıp, suçluların eğitim ve uzmanlaşma bölgeleri haline gelmesi

Birinci ve üçüncü maddelere ilişkin görüş ve önerilerimi daha önceki yazılarımda ifade etmiştim. Bugünkü yazımın konusu ikinci madde yani ceza kanunlarına ilişkin hızlı bir şekilde karar alıp infaz edecek, huzur ve sükunet mahkemelerin kurulması hakkında olacaktır.

Hali hazırdaki ceza mahkemeleri yukarda saydığım suç biçimine ve yaşa göre farklı ceza mahkemelerinde yargılama yapılmaktadır. Asliye ceza, Ağır ceza Çocuk mahkemeleri gibi.

Ceza mahkemelerinde ve çocuk mahkemelerinde davalar maalesef uzun süreler almaktadır. Bence bunun temel nedenleri;

Kanunlarımızda bulunan boşluklar

Mahkemelerin iş yükü

Yargılama sonucunun hep bir üst mahkemeye taşınmasının bir sonucu olarak hükmün kesinleşmesinin ve de infazının gecikmesi

Hükmün kesinleşmesinin ve infazın gecikmesinin yanı sıra ceza evlerinde yaşanan yoğunluktan dolayı “ Denetimli Serbestlik” uygulamasının yürürlükte olması, suçluları, suç işlemekte daha cesur hale getirmektedir. Bana göre, bir suç/günah ilk işlendiğinde, insan utanır, aynı suçu/günahı iki veya üç defa daha yaptığında alışır ve daha sonrasında arsızlaşır. Arsızlık seviyesine varmadan suçluya, gerekli caydırıcı cezalar verilir ise o suçun toplumdaki oranı hızlı bir şekilde düşecektir.

Benim önerime gelince, yukarda saymış olduğum suçlara ilişkin hızlı bir şekilde karar alan, kararları kesin olan ve infazın hemen gerçekleşmesini sağlayan huzur ve sükunet mahkemelerinin kurulması.

Huzur ve sükunet mahkemelerinin yapısı;

5 kişiden oluşan Hakimler

1 özel yetkili savcı

41 kişiden oluşan halk jürisi

Halk jürisi içerisinde, emekli olan Hakimler, Savcılar İslam hukuku çalışan Akademisyenler, Emekli Emniyet Mensupları, Suçtan zarar gören kişi/lerin yakınları ve 18 yaşını doldurmuş olup rastgele seçilmiş kişiler.

Huzur ve sükunet mahkemelerinde avukata yer verilmeyecektir. Suçlu kendini sadece ve sadece kendisi savunacaktır.

Huzur ve sükunet mahkemelerinde, kararlar halk jürisi tarafından oy çokluğu ile verilecek ve kararlar kesinleşmiş nitelikte olacaktır. Kararın verilmesini takip eden 7 iş günü içerisinde kararın infazı yapılacaktır.

Uluslararası göç ve çeşitli nedenler ile ülkemiz içerisinde yaşanan göç hem ülkenin hem de şehirlerin sosyo-demografik ve kültürel yapısında önemli bozulmaların yaşanmasına neden olmuştur.  Yaşanan süreç göz önüne alındığında, önümüzde ki 5 yıl içerisinde, Huzur ve sükunet mahkemelerinin kurulması bir gereklilik değil bir ZARURETTİR!

 

Umutlarla nice güzel yarınlara…

 

HUZUR VE SÜKÛNET MAHKEMELERİ KURULMASI HAKKINDA

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin