Ekonomi; bireyin ve toplumun hayat biçimini değiştiren, değer yargılarını şekillendiren bir belirleyicidir. Ekonomik işleyişe yön veren de siyaset kurumudur. Onun için vizyon oluşturabilme yeteneğine sahip insanlara mesafeli durmak değil, onları aramak gerekir.
Dünyada da ülkemizde de ekonomik problemler var ve galiba olmaya da devam edecek. Problemlere çözüm aranırken, çözümlerin insan odaklı olmasına dikkat etmek gerekir. Çünkü evrende hürmete en layık varlık insandır.
Bu problemlerin önemlilerinden biri de işsizliktir. Çare aranıyor elbette.
Türkiye’de işsizliğin temel nedenleri:
1-Yapısal sorunlar:
Eğitimsizlik
Yavaş sanayileşme
Göçler
Kadın istihdamındaki çarpıklıklar
Plansız şehirleşme
2-Yüksek işgücü maliyeti:
Ücretler
Vergiler
Yatırımın azlığı
Ücret-talep yetersizliği
Yatırımın finansmanında faiz olgusu
3-İstihdam meydana getirmeyen büyüme:
Emek yoğun yatırımın azlığı
Beşeri sermayenin kalitesi
Üretimde olmayan hizmet sektörünün öncelenmesi
İhracatın dışa bağımlı olması
Emek-sermaye dengesinin kurulamaması
4-İç ve dış borçlanma:
Faiz ödemeleri
Gereksiz iç borçlanmalar
Açık bütçenin normal kabul edilmesi
Her toplumun imkânları da açmazları da kendine özgüdür. İmkânları ve açmazları birlikte tartışmak gerekir.
Konuları tartışırken insanın özne olup-olmaması önemlidir. Tartışmalarda ve planlamalarda insan merkezlilik yoksa çıkmaz sokaklara girilmiş demektir.
Hukuk siyasetten üstün olmalıdır. Eğer hukuk siyasetten üstün değilse, yönetimin isminin önemi kalmaz.
Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesinde sembol isim olan Gandi’nin yedi günah anlayışı oldukça dikkat çekicidir:
-Ahlaki ilkelere dayanmayan siyaset etme biçimi,
-Üretmeden kazanmak,
-Kişilik kazandırmayan eğitim,
-Ahlak tanımayan ticaret,
-Bilinçsiz, şuursuz eğlence,
-İnsan merkezli olmayan bilim,
-Takvasız ibadet.
Mutluluk getirmeyen sistemleri ölümüne savunmak yetersiz bilgiden kaynaklanmıyorsa “mazoşizm” değil midir acaba?