Esma-i Hüsna’nın (Allah’a ait en güzel isimlerin) en fazla tebarüz ettiği varlık; insandır. İşte bundan dolayı “Dünyada bir mümin kalsa kıyamet kopmaz.”
Mümin; bütün hücreleri Allah’ı zikreden adamdır.
Adalet mi mülkün temeli, mülk mü adaletin temelidir. Ömer’e göre birincisi.
“Dindarlığını Allah’a göster, bana senin insanlığın lazım.”
Harput’ta İmam Efendi olarak bilinen ve saygı duyulan Osman Bedreddin Erzurumî, mutasavvıfların penceresinden yeryüzünün üç bölgeye ayrıldığını ve bu bölgelerin her birinin başka bir zuhûra mazhar olduğunu söylüyor.
Bölgelerden biri Rumeli’dir. Burası mazhar-ı Esma ve Âsâr ) eserler) bölgesidir.
Anadolu Mazhar-ı Sıfat bölgesidir.
Arabistan ise Mazhar-ı Zât bölgesidir.
Mazhar-ı Esma ve Âsâr bölgesi olması dolayısıyla Rumeli’de evliyaullah yoktur. Oysa Anadolu evliya yatağıdır. Çünkü hem Mazhar-ı Zât bölgesi olan Arabistan’a yakındır hem de kendisi bizzat Mazhar-ı sıfat’tır.
Arabistan ise doğrudan Mazhar-ı Zat olduğu için, bütün enbiya hep burada zuhûr etmiştir. (Osman Bedrüddin Erzurumî, Gülzâr-ı Saminî Sohbetler, I/448, Marifet Yayınları, İstanbul, 1993.)
Toplumsal değişime en etkili aksiyonlar; roman ve sinema.
Türk romanında moderniteyi başlatan isim; Halit Ziya Uşaklıgil.
Ahmet Hamdi Tanpınar, topluma “Huzur” hediye eden bir huzursuz entelektüel.
“Romancılar iktisat bilmez, iktisatçılar roman okumaz.” (M. Özel)
Nerden nereye!
Amerikalı iş adamı, bir Çinliye alay ederek sormuş; “Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek?”
Çinli başını kaldırmadan cevap vermiş; “Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.”
Ülkemizde bazı Batılı yazarların çok okunduğunu iliyoruz. Özellikle yaşı ellinin üzerinde olanlarımızın okur-yazar olanlarının önemli bir kısmı aşağı-yukarı dünya klasiklerinin çoğunu okumuştur. Günümüzde İş Bankası Kültür Yayınları, Hasan Ali Yücel Klasikleri adı altında hem dünya klasiklerini hem de Türk roman ve hikayelerini yeniden yayımlıyor.
Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler, Yeraltından Notlar, İnsancıklar, Beyaz Geceler kitaplarının yazarı Dostoyevsky’nin (1821-1881) Türkiye’de çokça okurunun olmasındaki saiklerden biri de Alev Alatlı, Halil İnalcık, Kemal Karpat, İlber Ortaylı ve Adnan Adıvar’ın Rus ekolüne ve Rus edebiyatına olan ilgileri olamaz mı?
Bu ülkenin büyük çoğunluğu Suç ve Ceza’yı, Karamazov Kardeşleri, Kumarbaz’ı, Budala’yı, Beyaz Geceleri, Yer Altından Notlar’ı okumuştur.
Dostoyevsky bir mühendisti. Dört yıl hapis yatmıştı. Dört yıl da kürek mahkûmu olmuştu. Dünyada en çok okunan yazarlardandır. Kendisi Ortodoks inancında olup, aslında kayda değer bir pasif direnişçidir.
Bir diğer Rus yazar; eğitimli bir anne ve babanın çocuğu olan A. Puşkin’dir. (1799-1837) Topu topu 38 yıl yaşamıştır ama ilgili çevreler onu Rus edebiyatının kurucusu olarak kabul ediyor. Puşkin “Gerçeklik” akımını benimser. Biraz da romantizme karşıdır. “Oyun bitince şah da, piyon da aynı kutuya konur” cümlesi oldukça meşhurdur.
Anna Karenina, Savaş ve Barış (Harp ve Sulh), Diriliş gibi eserlerin sahibi olan Levi Tolstoy (1828-19109 arada unutulmasın. Tolstoy kurumsal dini reddediyor. Devlete ve mülkiyete mesafelidir. J. J. Russo’nun etkisinde kaldığı söylenir. Tolstoy da önemli bir pasif direnişçidir.
İtirazı ve itirafı olmak, biraz da entelektüel olmanın özelliğidir. Her Şeye kafa sallayan adamın torbaya kafa sallayan attan ne farkı kalır? Ne kadar da çok pasif direniş / sivil itaatsizlik taraftarı meşhur var. M. Gandhi, Martin Luther, Cevdet said, Mehmet Akif, Saidi Nursi, Nelson Mandela, Nurettin Topçu, Muhammed İkbal, Ali Şeriati ve daha birçokları. Hindistan’ı kuran adam.
Gandi’nin ki “hasbi bir direniş” yani sırf toplum yararına. Böyleleri az bulunur.
Aliya İzzetbegoviç, hareketine “Doğrulukta sebat” diyor. Başarılı bir entelektüel.
Nurettin Topçu ve Saidi Nursi’nin direnişleri daha çok sufi bir tarz içerisinde. Nurettin Topçu Avrupa’da (Sorbon’da) üniversitedeki başarısından dolayı, Fransız semalarına 24 saat Türk bayrağı çektiren bir entelektüelimiz.
Bu ve benzeri isimler şiddeti reddederler ama şiddet içermeyen itiraz ve itirafı olumlu görürler.
Elbette bilgi yetmez, zarafet de gerekir. “Söz sahibini tarif eder.” Onun için insan zarif ve nezaket sahibi olmalıdır.
Garabete bakar mısınız; insanları söz ile beslerken, av köpeklerine her gün et veriyorlar. Genel bir kabuldür; elde edilmesi zor olan şeyler, sıradan insanlar tarafından dışlanır.